Gönderi
Gurur, önyargı ve aşk
Sabahına kitabını akşamına da filmini izledim, aşk ve gurur ile ilgili bir sınava girsem eminim sınıftaki en kendinden emin kişi ben olurdum. Öncelikle hemen filme değinmek istiyorum; film kesinlikle kitapsız bir anlam ifade etmiyor bence iyi ki izlemeden önce kitabı bitirmeyi beklemişim. Kitap zaten kurgusu gereği daha çok mektuplar aracılığıyla bir kompozisyon oluşturuyor. Bunu filme iyi yansıtamamışlar, kitapta daha yüzeysel olup filmde daha iyi anladığım tek karakter Mr. Collinsle evlenen talihsiz Charlotte oldu. Tek bir sahne çaresizliğini hissetmeme yetti. Onun dışında her ne kadar lizzy'i canlandıran Keira Knightley bu rolüyle Oscar'a aday gösterilmeye layık görülmüşse de ben şahsen Mr. Darcy'i canlandıran oyuncu Matthew Macfadyen'in oyunculuğunu bin kat daha beğendim. Mikro mimikleri, duyguyu aktarışı, hissiyatı... Gerçekten müthiş bir aşık rolü yaptı. Elizabeth karakter gereği daha sarkatsik ve içekapanık olduğundan performans olarak sergilenmesi de zor bir karakter bence. Kitap olmasa onu anlayamazdım.
Gelelim kitaba; tek tek karakterlerden bahsedecek olursak.. Elizabeth gerçekten de kıvrak zekalı, iyi gözlemci ve tuttuğunu koparan bir kız. Kendini çok güzel ifade ediyor ayrıca da kendisine saygısı olan ve o dönemin kadınlarının çoğunun aksine evliliği stratejik olarak değil sadece aşık olduğu insanla yapabileceği bir birliktelik olarak değerlendiriyor. Farkındalığı yüksek. Yaptığı tek hata Mr. Wickham'ın anlattıklarına hemen inanmak ki bu da kitabın orijinal adı olan "Gurur ve Önyargı" daki önyargılı temsil eden kısmı.
Jane, gerçekten de çok yüzeysel bir karakter açıkçası içimi boğdu saf, insanları olduğundan daha iyi görmeye meyilli ve etrafındaki dünyadan haberi olmayan tam bir 18. Yüzyıl romantiği.
Mrs. Bennet aptallığı, patavatsızlığı, görgüsüzlüğü ile kitapta en nefret ettiğim ikinci karakter, belki kurgunun bağlamına göre değerlendirdiğimizde verdiği tek düşünülmüş ve işe yarar fikir Jane'in Mr. Bingley'lere yağmura rağmen at sırtında gitmesiydi. Sebebini ondan başkası anlayamazdı çünkü. kitabı okuyan herkes eminim tahmin eder, en nefret edilesi karakter tabiki Mr. Collins. Elizabeth'e evlilik teklif ettiği sahnede adeta Elizabeth'le empati kurdum, sözlerini daha okurken kan beynime sıçradı. Sonra küçük bir detay fark ettim, 19. Yüzyıl romanı olan Jane eyre'de de böyle bir sahne vardı. Oradaki papaz da Jane' e evlenme teklifi ediyordu ve o da "Hayır!" ı bir cevap olarak kabul etmeyen arsız ve anlaması kıt bir karakterdi. Sanırım bu iki romanın da feminist roman olmasını sağlayan ufak detaylar buralarda gizli.
Tabi bir de Mr. Darcy'nin ilk baştaki iğrenç evlilik teklifi... Elizabeth'in cevabı adeta içimin yağlarını eritmişti. Tabiki sonradan bol bol gönlümüzü aldı :)
Her ne kadar elizabeth orda Mr. Darcy'e hak ettiği cevabı verse de Darcy'nin ona bir kere daha aşık olma sebebi de bu cevaptı. Demek ki zengin karizmatik ve soylu erkeğimizin bir kızdan aldığı ilk red cevabında ona aşık olması çok eskilere dayanıyormuş. Gurur; aşk'ın düşmanı mı yoksa mayası mı emin olmak zor.
·
224 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.