Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

150 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
2022/79. Kitap: Harflere Bölünmüş Zaman (Edebiyat Haritasında Gezintiler). Ayfer Tunç'tan; Dünya Ağrısı, Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi, Osman, Mağara Arkadaşları, Aziz Bey Hadisesi, Evvelotel-Saklı, Ömür Diyorlar Buna, Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Kırmızı Azap, Suzan Defter, Memleket Hikâyeleri, Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Belki Varmış Belki Yokmuş, İkiyüzlü Cinsellik, Duvarların Arkasında "Cadde-i Kebir'in İçyüzleri" ve Oyuncular'dan sonra okuduğum 19. kitap... Harflere Bölünmüş Zaman (Edebiyat Haritasında Gezintiler); 146 sayfadan oluşan bir deneme kitabıdır. 2007 yılında e-kitap olarak yayımlanan kitapta; Okuryazara Dokunan Hayat, Okuryazarlar İçin ve Yazarlar Hakkında olmak üzere 3 bölüm yer alıyor. Kitap boyunca yazar; insan ilişkileri, okuma, yazma, şiir, şair, yazar gibi kavramlara ilişkin kişisel düşüncelerini ve okuma deneyimlerini sohbet havasında okura aktarıyor. Ayfer Tunç'u daha yakından tanımak ve eserlerini oluştururken üzerinde durduğu hassas noktaları kavramak isteyen herkese gönül rahatlığıyla öneriyorum. Okuyun asla pişman olmazsınız. Kitaptan bazı alıntılar: Her nefes son nefes olma ihtimalini taşır ve son nefesin tutulabildiği ölçüde ömür uzar. Bu da son nefesin son saniye olmadığı anlamına gelir (3). Bir kadının çocuk sahibi olması, anne olmayı seçmesi anlamına gelir. Kadınlar öncelikle, yaşanmadıkça bilinmediği söylenen bu duyguyu tatmak için anne olurlar. Çocuk sahibi olmak konusunda kararsız davranan kadınları da tek bir şey söyleyerek yüreklendirirler: Anlatılamaz bir duygu (19). Anne-evlat ilişkisi bir tür iktidar mücadelesidir. Evlat, varoluşuna sahip çıkmak, bağımsızlığını ilan etmek; anne, evladının hayatında en önemli kişi olmak, onun hayatı üzerinde söz sahibi olmak kavgasını verirler. Bir taraf hayatı verendir ve onların evladı olmanın yarattığı “dayanılmaz ağırlığı”, “doğurdum, besledim, büyüttüm” klişesi işaret eder. Diğer taraf ise verilmiş hayatı, verene rağmen kendinin yapmak ister. Üstelik bu mücadele daha çocukken başlar (19). Çocuksuz-evli kadınların “zorunluluk eşiği” ile çocuklu-evli kadınlarınki aynı değil. Bir anne en azından sinemaya giderken çocuğunu bırakabilmek için kendi annesiyle hiç istemese de iyi geçinmek zorunda kalabilir. Çocuk sahibi olmak öyle bir durum ki, ilişkileri tercih edilir olmaktan çıkarıp zorunlu hale getirebiliyor (20). Bir gün gazetede hayatında bisikletten başka hiçbir taşıta binmemiş yaşlı bir İngiliz’in haberini okumuştum. Ömrü boyunca gidebildiği en uzun mesafe, bisikletle üç-dört saat çeken komşu kasaba olmuş. Adamcağız ölünce tabutunu cenaze arabasına koymamışlar, kasabaya hatırı sayılır bir uzaklıkta olan mezarlığa kadar sırtlarında taşımışlar. Yolculuk nedir bilmemiş adam. Dünyanın olabilecek en küçük parçasını tanımış (35). Hayat aslında tek bir uzun öyküdür. Her defasında değiştirilerek yazılsa da, finali yoktur (41). Yaşamak kendimizin farkında olmaktır, kendimize bir değer biçmek değil, ama varlığımızın farkında olmak (56). Yazmak hayatın hem içinde, hem dışında olan bir eylemdir; hayat yazıyı kapsadığı gibi, yazı da hayatı kapsar (56). Kimileri düşük klişe düzeyini aşamayan vecizelerini kitaplaştırmak isterken, şaşılacak kadar çok sayıda kişi -özellikle emekliler ve yirmili yaşın altında gençler- roman yazıyor. Soru eki mi’leri ve dahi anlamındaki de’leri, da’ları ayrı yazamayan bu yazar adayları, yazdıkları romanların dünya çapında olduğuna samimiyetle inanıyorlar. Yakın çevrelerinin ötesine geçerek, kendilerini toplumda “özel” sanan kişiler, bu özel oluşa öylesine inanmaya başladılar ki, kendilerini “özel” kılan özelliklerinin görmezden gelinmesine tahammül edemiyorlar. Eskiden emekli adayları çalışma hayatları sona erince ufak bir bahçe sahibi olup çiçek yetiştirmeyi, huzurlu, sakin günler geçirmeyi hayal ederlerdi. Bana öyle geliyor ki, emekliliğine çok az kalmış binlerce insanın şu andaki ortak düşü emekli olur olmaz dünyayı sarsacak bir roman yazmak (68). Oysa tarihe torpil geçmiyor, tarih rüşvet yemiyor. Hassas terazisiyle her şeyi tartıyor, bazılarını acımasızca öğütüp geçerken, cevheri açığa çıkartıyor (89). Mutlaka okumalısınız. :)
Harflere Bölünmüş Zaman
Harflere Bölünmüş ZamanAyfer Tunç · Altkitap · 200747 okunma
·
9,1bin görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.