Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

204 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
why so serious?
Okuduğumuz kurgusal eserleri anlama, yorumlama, o eserler üzerinde derinleşme noktasında kurgu dışı eserlerin, araştırma metinlerinin, kitap veya karakter incelemelerinin katkısı inkâr edilemez. Bununla ilgili yaşadığım en somut deneyimi Anayurt Oteli kitabına yazdığım incelemede sizlerle paylaşmıştım. Edebiyatın bir meselesi üzerine çok yönlü eğilen, konunun detaylarına inen, üzerinde ciddi emek sarf edilmiş araştırma-inceleme kitapları gerçekten de bir okurun düşünce dünyasını zenginleştiren değerli kaynaklar.
Hacer Selçuk
Hacer Selçuk
tarafından kaleme alınan
Kötülük Estetiği
Kötülük Estetiği
adlı çalışmayı elime alırken de beklentim özet olarak bana bu tarz bir katkı sunmasıydı. Bu tür kitapları, kendime koyduğum çok basit bir kriter üzerinden değerlendiriyorum; Kitaba başlamadan önceki durumumla kitabı bitirdikten sonraki durumum arasında bir fark var mı? Bilgi edinme veya fikir sahibi olma noktasında bana bir katkı sundu mu? Bu sorunun cevabı tek kelime ile evet! Ancak bunu nasıl başardığı konusu biraz daha detaylandırılmayı hak ediyor elbette. O halde vakit kaybetmeden biraz da kitabın içeriğinden bahsedelim… ------------------------- Kitabın başında yer alan kısa biyografiden öğrendiğimiz kadarıyla yazarımız İstanbul Üniversitesi’nde, Yeni Türk Edebiyatı alanında doktora eğitimine devam ediyor. Çalışmalarında estetik, negatif estetik, kötülük ve kötü kahramanlar üzerine yoğunlaşıyor. Bu kitapta da edebiyatta kötülük kavramı, kötülüğün estetik ile birleşmesi ve bu etkileşimin kötü karakterler üzerindeki yansıması ele alınıyor genel olarak. İlk bölümde kavramlar, tarihsel süreç, edebiyatta kötünün evrimi ve özellikle aydınlanma dönemi sonrasında kötü karakterlerin kurgu eserlerdeki değişimi/dönüşümü ön planda. Pek çok yazar, düşünür ve eser üzerinden süreç tüm yönleriyle ele alınıyor. Batı edebiyatı ve Türk edebiyatı, bu başlıklar üzerinden ayrı ayrı inceleniyor ve aradaki farkların nedenleri yorumlanıyor. İkinci bölümde ise yazarımızın seçtiği üç kötü karakter üzerinden, kötülüğün nasıl estetize edildiği, nasıl derinleştiği, kötü karakterlerin kurgu içerisindeki rollerinin nasıl güçlendiği gibi konular yine çok detaylı bir şekilde inceleniyor ve kitabın asıl meselesi başarılı bir şekilde örneklendirilmiş oluyor. Seçilen üç kötü karakter,
Faust
Faust
‘un Mephistopheles’i,
Dorian Grey'in Portresi
Dorian Grey'in Portresi
‘nin Lord Henry’si ve
Huzur
Huzur
romanının Suat’ı alelade seçilmiş karakterler değil. Yazarımızın bu seçimleri yaparken ince eleyip sık dokuduğu çok aşikar. Karakterlerin pek çok konuda, özellikle kitabın merkezinde yer alan ‘kötünün eserdeki temsiliyeti’ noktasında oldukça benzer ve ortak özellikleri var. Bu karakterler, özellikle görkemli ve ‘şeytani’ bir netlik içerisinde olmadan, hatta tam tersi daha geri planda kalarak, zekâlarıyla, stratejileriyle, söz sanatlarındaki ustalıklarıyla ve buna benzer pek çok özellikleriyle karşı tarafı etkileme, yönlendirme gücüne sahipler. Bu yönleriyle, spotların altında ışıldamak yerine daha çok kuklayı oynatan gizli eller gibi bir misyon yükleniyorlar. Onların bu estetik kötülükleri hem ana karakterler üzerinde hem de okur üzerinde derin bir iz bırakıyor. Kitabın bana hediye ettiği önemli kazanımlardan biri, işte bu ‘okur üzerindeki iz’ konusunda bir farkındalık yaratmak oldu. Ben kitabın ikinci bölümünde incelenen bu kötücül karakterlerin bulunduğu romanların üçünü de okumuş bir okur olarak şanslı taraftaydım diyebilirim:) Ancak henüz bu romanları okumadıysanız ve ‘spoiler’ kaygınız varsa, kitabın bu bölümüne geçişte tereddüt yaşamanız gayet olası. Çünkü bu karakterlerin kendi romanlarına kattıkları değerin hakkıyla incelenebilmesi için her üç eserden de çok kritik alıntılar yapılmış. Burada tabii ki romanların önceden okunması, kötücül karakterlerin romanın bütünü içerisindeki konumlarını daha iyi anlamak adına önemli bir avantaj. Ancak yazarımız, romanları henüz okumayan ve spoiler kaygısı taşımayan okurları da dikkate alarak ele aldığı konuları zaten ölçülü bir şekilde detaylandırarak aktarmış. Bu açıdan bakınca önce inceleme kitabının okunması, daha sonra romanlara gidilmesi de okuma hazzını arttıracak güzel bir seçenek olabilir. Ben üç kitabı da okumuş olmama rağmen bu kitap, özellikle aradan çok uzun yıllar geçtiği için Dorian Grey’in Portresi adlı eseri yeniden okumak yönünde beni oldukça heveslendirdi diyebilirim. Tüm bunların yanında yine kitabın ikinci bölümünde yazarımızın tercih ettiği yazım tekniğine ilişkin dikkatimi çeken ve oldukça beğendiğim bir detayı da paylaşmak isterim. Yazarımız bu bölümde, üç kötücül karakteri üç ayrı bölümde tek tek incelemek yerine, onların ortak özelliklerini alt başlıklara ayırarak bir arada incelemeyi tercih etmiş. Bu yöntem sayesinde biz okurlar, örneğin ‘Şeytani yaratıcılık’ veya ‘cesaret, başkaldırı, isyan’ gibi genel başlıklar altında hem Mephistopheles, hem Lord Henry hem de Suat karakterlerinin nasıl estetize edildiğini veya bu karakterlerin hikayeye nasıl bir derinlik kattığını, bir arada görme ve karşılaştırma imkanı elde edebiliyoruz. -------------------------------
Kötülük Estetiği
Kötülük Estetiği
, iyi ve kötünün kavramsal olarak yeniden ele alınıp tartışılmasında, kötünün ve kötüyü temsil edenlerin edebiyat serüvenindeki dönüşümünün kavranmasında, estetize edilmiş kötülüğün biraz da iyi ana karakterlerden rol çalarak kurguya nasıl bir derinlik kattığının fark edilmesinde okuruna gerçekten de yol gösteren, düşündüren, sorgulatan kıymetli bir çalışma. Tüm bu özelliklerini bir tarafa koyduktan sonra kitap hakkında üç konuda eleştirimi de paylaşmak isterim. Aslında bu yazacaklarım tam olarak eleştiri sayılmaz. Kişisel beklenti ifadesini kullanmak daha doğru olacak belki de. Bu eleştirilerden ilki, kitabın bütününde hissedilen ‘akademik tez’ atmosferi ile ilgili olacak. Yazarımız bir akademisyen olduğu için yayımlanan ilk eserinde bu dili ve bu anlatım tekniğini kullanmasını, çok fazla risk almadan kendince en güvenli yolu tercih etmesini doğal bulmak ve saygıyla karşılamak lazım elbette. Ancak kitabın bazı bölümlerinde kendimi bir okur gibi değil de daha çok bir tez hocası gibi hissettiğimi de söylemek isterim. Aslında bu tip akademik incelemelerde hakim olan dil ve anlatımın bu olduğunun farkındayım. Ancak bir okur olarak, her şeyin belli bir oranda dönüşüme uğradığı bir çağda (buna kötü karakterler de dahil:) özellikle genç akademisyenlerin kendi çalışmalarını üretirken bilhassa anlatımda bu dönüşüme biraz ayak uydurmaları gibi kişisel bir beklentim var. Diğer bir eleştirim ise aslında yine bu ‘güvenli yol’ konusuyla bağlantı kurabileceğim tarzda bir eleştiri olacak. Kitapta konular ele alınırken Platon’dan Hegel’e, Şerif Mardin’den Nurdan Gürbilek’e ve hatta kutsal kitaplara kadar çok sayıda yazar, düşünür, eleştirmen ve aydının görüş ve düşünceleri referans olarak kullanılmış. Buraya kadar hiçbir problem yok. İyi bir araştırma/inceleme kitabından da en öncelikli beklentilerin başında geniş bir tarama yaparak konu üzerine yazılan, çizilen, söylenen sözleri ölçülü ve anlamlı bir şekilde bir araya getirmek gelir öyle değil mi? Bir anlamda puzzle’ı tamamlamak önemlidir. Ancak bu aşamada yine benim kişisel bir beklentim, bu çalışma için yoğun bir mesai ve emek harcayan yazarımızı satırların içinde daha fazla hissedebilmek aslında. Referansların hepsi hedefe giden yolda güvenli birer durak. Ancak direksiyonu tutan kişinin zaman zaman ana caddeden saparak ara yollara girmeye, kendi manzarasını da göstermeye hakkı var diye düşünüyorum:) Son eleştirim ise yine yukarıda kısaca değindiğim ‘dönüşüm çağı’ konusuyla alakalı bir eleştiri olacak. Kitapta kötünün ve kötü karakterlerin ele alındığı süreç modern döneme kadar geliyor ve orada duruyor. Edebiyatın kendi takvimi için belki bu gayet doğal ve kabul edilebilir bir realitedir. Ancak mesleğimiz veya ilgi alanımız her ne olursa olsun genelde dünyanın, özelde ülkemizin son 20-25 yılda yaşadığı değişim ve dönüşümü görmezden gelemeyiz. Çünkü bu dönüşüm, geride kalan tüm insanlık tarihinden bile kalın çizgilerle ayrılan farklı bir dönüşümü temsil etmekte. Teknolojinin gelişimi, dijital dönüşüm, sosyal medya ve diğer tüm enstrümanlar neticesinde ortaya çıkan kaotik toplumlar ve adeta başkalaşan insani değerler, konumuz ne olursa olsun görmezden gelinmeyecek kadar baskın bir güç ile varlığını sürdürüyor. Her şeyin tanımının değiştiği bir çağda, yaşananları anlamlandırmak ve açıklanabilir bir hale getirmek adına pek çoğumuz kendi alanımızda elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Dolayısıyla bu dönüşümün dahil edilmediği her iş/içerik/fikir/hizmet bana yarım bırakılmış, henüz tamamlanmamış izlenimi veriyor. Bu konuyu kitap özelinde ele alırsak, yazarımızın ele aldığı meseleyi edebi takvimle sınırlı tutarak işlemesi bir tercih veya bir zaruriyet olabilir. Neticede bu haliyle de bir kaynak kitap niteliği taşıması bakımından çok değerli. Ancak kitap bir adım daha atarak konuyu bu dönüşüm çağına da taşımayı başarabilseydi bu değerine daha fazla değer katabilirdi diye düşünüyorum. Bunu taşıyabilmenin birkaç farklı yolu olabilirdi. Mesela Emrah Serbes’in popüler anti kahramanı Behzat Ç’yi veya bir benzerini, kitaba dördüncü bir roman karakteri olarak ekleyebilirdi. Ya da tekil bir kötü/anti kahraman eklemek yerine, kitaba ekstra bir bölüm dahil ederek son 20-30 yılda üretilen eserlerin konuyla ilgili bir panoramasını yapabilirdi. Sürekli altını çizdiğim gibi bu yazdıklarım eleştiriden çok aslında benim kişisel beklentilerim. Bunu son kez hatırlatarak bu faslı da burada sonlandırıyorum. ---------------------------------- İncelemeyi sonlandırmadan önce bu yazının başlığı olarak seçtiğim ifadeye de kısaca değinmek isterim. ‘Why so serious?’ ifadesini okuyan herkesin aklında aynı karakterin canlandığına eminim :) Bir çizgi roman karakteri olarak kurgulansa da sinema sayesinde kitlesel olarak tanınan ve evrenselleşen Joker karakteri bu kitap boyunca zihnimde gezindi durdu. Her ne kadar edebiyat dışı bir karakter olsa da Kötünün Estetiği adlı bu kitabın bize anlattıklarına çok yakın bir karakter olduğunu ve konuyu iyi özetlediğini düşünüyorum. 1989 yapımı Batman filminde Jack Nicholson’ın hayat verdiği Joker ile 2019 yapımı Joker filminde Joaquin Phoenix’e en iyi erkek oyuncu Oscar’ını kazandıran Joker arasındaki fark, aslında kötünün kurgu dünyasında kat ettiği rolü de kavramamız açısından gerçekten çok değerli bir örnek teşkil etmekte… Yüz binlerce kişi tarafından telefon ve bilgisayarların masaüstü görsellerini kaplayan, posterleri duvarlara asılan, sokaklara, araçlara, eşyalara resimleri çizilen kurgusal bir karakterin kötü bir karakter olması, kötülerin de artık bu masada eşit bir şekilde oturduğunun kanıtı değil mi? Son olarak, biz kitapseverler için yeni ve farklı bir bakış açısı kazandıracak bu önemli eseri yazan ve kitabını benim adıma imzalama nezaketi gösteren değerli yazarımız
Hacer Selçuk
Hacer Selçuk
‘a ve yine bu kitabın kitaplığıma kazandırılmasına vesile olan değerli dostum
Selman Ç.
Selman Ç.
‘a tüm kalbimle teşekkür ederim. Umarım benim de bu kitabın yeni okurlarla buluşması için küçük de olsa bir katkım olur. Bu kitap sayesinde, yarından itibaren elime alacağım tüm romanları artık daha farklı bir gözle okuyacağım:) Özellikle bugüne kadar ihmal ettiğimi düşündüğüm kötü karakterleri bundan böyle daha sıkı takip edip, onları daha derinden anlamaya ve kavramaya çalışacağım… Bu uzun incelemede bana eşlik eden tüm okur dostlarıma da ayrıca teşekkür ederim. Her ne kadar inceleme boyunca romanlardaki kötücül karakterler üzerine konuşmuş olsak da özellikle gerçek hayatta son kazananın daima iyiler olması dileğiyle… Hepinize keyifli okumalar dilerim…
Kötülük Estetiği
Kötülük EstetiğiHacer Selçuk · Ketebe Yayınları · 202229 okunma
··
7,4bin görüntüleme
Sümeyra Özat okurunun profil resmi
Uygun bir girizgah, kitap kapsamına dair ölçülü bir bilgi aktarımı, kitaba dair ufuk açıcı analizler, hemen akabinde geliştirilebilir geri bildirimlerle oldukça nizami, verimli ve güzel bir inceleme olmuş yine Necip Bey. Tabii bir de çok yönlü bağdaşımlarla incelemenizi hayatileştirmeniz apayrı bir zenginlik.. Joker maskesini takıp "That's Life" parçası eşliğinde dans etmek suretiyle içindeki kötücül duyguları estetize ederek yüceltenlerden olduğum için, Joker vurgunuz özellikle çok hoşuma gitti. Hayatı boyunca annesi tarafından 'Happy' olarak anılan bu mutsuz kötünün hayatının stand up'ındaki başarısızlık öyküsünün, kötülüğe estetik bir boyut kazandırdığı yadsınamaz herhalde. Incelemenizi, mini bir akademik çalışma titizliği ile işlemiş olduğunuz halde üslubunuz fazlasıyla okunulası. Yazarı ve kitabın içeriğini konu aldığınız halde direksiyon kontrolünü mükemmel bir dengeyle sağlıyorsunuz. Demem o ki eleştirdiği noktaları şahsında barındırma talihsizliğine düşenlerden olmamanız ayrıca takdir edilesi :) Emeğinize sağlık Necip Bey. Selam ve saygılarımla..
Necip G. okurunun profil resmi
Sümeyra hanım çok teşekkür ederim dikkatli okumanız ve yorumlarınız için:) Özellikle son cümleniz beni oldukça mutlu etti:) Çünkü bu inceleme, diğerlerinden tarz olarak farklı olduğu için böyle bir riski de içinde taşıyordu. Genç bir akademisyenin ilk kitabını okumak, her şey bir yana, benim için heyecan vericiydi. Çünkü kendi işimde de benim alt kuşağımdaki nesle dahil arkadaşlarımın çalışmalarını takip etmek benim için hobi gibi bir şey:) Buradan başarılı işler/fikirler çıktıkça insanın geleceğe dair umudu artıyor. Ve yeni bakış açıları da öğreniyorum. İnsan kendini bu şekilde diri tutabiliyor... Hacer hanım da edebiyatın pek girilmeyen bir damarına girip oradan çok güzel ve öğretici şeyler çıkarmış. Umarım böyle faydalı eserler üretmeye devam eder... Bu inceleme de biraz bu duygular altında kaleme alındı. Artık tükenmiş ve tüketilmiş şeyler/konular/insanlar yerine bu tarz yeni isimler ve yeni söylemler üzerine yazmak, konuşmak, tartışmak çok daha verimli oluyor benim için... Değerlendirmeniz her zaman olduğu gibi benim için çok kıymetliydi. Tekrar teşekkür ederim. Yeni kitaplarda görüşmek dileğiyle... Selam ve sevgiler...
Neşe okurunun profil resmi
Muhakkak başka okurları da vardır ama bu uygulamada tanımadığım, az okunan kitaplar hakkında güzel incelemeler görmeyi seviyorum. Gerekli her hususa değinmişsiniz. Öncelikle elinize sağlık Necip bey. Okuduğumuz eserlerde sıklıkla unuttuğumuz karakter ve hikâyeler oluyor. En azından benim için böyle:) Kimi karakterler de var ki hiç unutulmuyorlar. Sizin de belirttiğiniz gibi hem bu anlamda hem temaya uygunluğu açısından iyi seçimler olmuş. Edebiyat serüveninde kötülüğü temsil eden karakterler üzerinden bakış açımızı derinleştirelim öyleyse. Kaldı ki hiçbir konuya yüzeysel bakmayan değerli bir dostumuz öneriyor. İlk fırsatta okunmak üzere listeme ekliyorum. Sevgilerimle.
Necip G. okurunun profil resmi
Neşe hanım çok teşekkürler. Keşif kitapları benim için de çok kıymetli. Yeni bir eser olduğu için de inceleme yazmak için ayrıca motive ediyor:) Bu tip detaylı çalışmaların en büyük katkısı, yazıda da ifade etmeye çalıştığım gibi okumalarımızda gözümüzden veya dikkatimizden kaçan bazı konularda farkındalık yaratmak oluyor. Her yeni bilgi, her yeni bakış açısı okuma hazzını arttırıyor. Değerli yorumunuz için tekrar teşekkürler. En kısa zamanda görüşmek ve kitaplar üzerine daha geniş bir şekilde sohbet etmek dileğiyle:) Selam ve sevgiler…
Selman Ç. okurunun profil resmi
Abi öncelikle emeğine sağlık. Yine kendine has incelemelerinden biri olmuş. Kitabı tüm yönleriyle ele almışsın. Eleştiri kısmında ben de sana katılıyorum. Yazarı daha fazla görebilseydik bizim açımızdan veya yazarı tanıma açısından daha iyi olabilirdi. Bunun dışında ikinci bölümdeki anlatımda hemfikiriz. Gerçekten karakterlerin ayrı ayrı incelenmesi yerine iç içe incelenmiş olması karakterler arasında bağlantı kurmamızı da kolaylaştırıyor. Bu açıdan da değerli. Joker örneği vermişsin incelemede, ben de birçok edebi karakterin var olduğu bir dizi olan Penny Dreadful'u yazmıştım incelemede. Belki izlemişsindir ama benim için net olarak kötü ve estetik deyince akla gelen dizi bu oluyor. Daha önce de söylemiştim seninle aşağı yukarı görüşlerimiz olsun edebiyata bakış veya okuduğumuz kitaplar benzer olduğu için neyi sevip neyi sevmeyeceğini az çok tahmin edebiliyorum. Bu kitabı da seveceğini düşünmüştüm yanılmadığıma sevindim :) Kitabı okuyup değerlendirdiğin için de ayrıca teşekkür ederim.
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Selman. Büyük bir keyifle okudum ve uzun süre ara verdiğim için yazarken de oldukça keyif aldım. Dediğin gibi okuma tercihlerimizde çok fazla ortak yön var. Nokta atışı bu kitaplar için tabii ayrıca teşekkür etmem gerekiyor:) En kısa zamanda görüşmek ve biraz da kitaplar üzerinde karşılıklı sohbet edebilmek dileğiyle. Selam ve sevgiler değerli dostum…
2 sonraki yanıtı göster
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Bir sır vereyim: İyi`nin edebiyatı yoktur, o hep Kötü`nün eseridir. Buyursun! İyilikle, en güzel terbiye ile yetişmiş biri, bir "edebi" eser ortaya çıkarsın bakalım! Çöpe gider. Acayip merak ettim bu kitabı.
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkürler hocam katkınız için. Sanıyorum her şey gibi edebiyat da zıtlıktan var edebiliyor kendini. Kötünün cazibesi ve estetiği giderek artıyor. Bu kitap da bunun gelişim sürecini ve nedenlerini sorguluyor. Keyifli okumalar dilerim...
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.