Gönderi

88 syf.
·
Puan vermedi
François Marie Arouet. Yazılarında kullandığı mahlasıyla Voltaire. Aklıma ilk gelen, devrim sırasında Fransa'da, katkılarıyla devrime şekil veren düşünür olduğu. Yaşam öyküsünde elit tabakayı hicveden yazılarından dolayı hapis yatmak, kaçmak, saklanmak var. Dili iğneli. Adalet ve özgür düşünce arayışçısı. Yetmiş iki yaşında kaleme aldığı bu kitabıyla cehaletinin; yaşıyla, tecrübeleriyle, okumuş olmaklığıya ilgisi olmadığını söylüyor bize. Yine bu kitabıyla örnek aldığı John Locke'den şüpheciliği tanıdığını ve her şeye baitan başladığını söylüyor. Yani başladığı yer "Arkhe?". Bu yaşında harika bir girişim değil mi? Voltaire, akıllı bir adam ve aldığı eğitim yazılarında kendini belli ediyor. Nereye kadar peki? Bence buraya kadar. Çünkü bu kitapta sadece Spinoza için ayırdığı üç sayfalık düşüncelerinde yaptığı hataların farkında değil. "Spinoza kırmızı çizgimizdir." Bir diğer sorun Voltaire'nin dürüst kalamadığı. Çünkü yaptığı eleştirilerde (bir yerde bu eleştiriler hakaret boyutuna varır) kimi düşünürleri çağına göre eleştiremezken kimilerinde ise yani tarafını tuttuğu düşünürler için 'O çağa bu düşünceler normaldir' demiştir. Örneğin kuantum teorisi üzerine düşünceler bugün belli bir noktaya varmıştır ve Süper Pozisyon İlkesi ciddi biçimde değer verilen bir görüştür. Blaise Pascal'ın bilimselden öte felsefi yaklaşımla savunduğu bu yaklaşık görüşü saçmalık olarak nitelendirir, alay eder onunla. Ama aynı zamanda Pascal'ın çağına göre bu düşüncesi bugün geçerlilik kazanmak üzere olan bir görüştür. Kitaba yayılan en temel düşünce Voltaire'nin Tanrısal görüşleridir. Eleştirdiği kişiler ve düşüncelerini tanrısal bağlamda kabul edilmeyen kişiler ve görüşlerdir. Ona göre küçücük aklımızla tanrıyı tahayyül edemeyiz. Evet, bu bakış açısının doğru olduğunu kabul etsek de Voltaire'nin tanrı savunusu Hıristiyanlık tanrı savunusundan farklı bir hal verir bize. Eleştirdiği ya da katıldığı görüşlere göre; adalet, iyilik, doğruluk, ahlak gibi kavramlar tanrı olmadan da olabileceği gibi kitabında kullandığı şu cümleler ilginçtir. Bu cümlelerde tanrının ona izin verdiği ölçüde yaşamı gerçekleştirebiliriz. Yaptığımız her şey tanrıdan gelir. Şu cümle ile de Tanrı inancını belirtir Voltaire: "Öyleyse insanların Tanrı üzerine kurmuş olduğu tüm sistemler içerisinde hangisini benimsemeliyim? O'na tapınmak dışında hiçbirini." Özgür düşüncenin ona göre Tanrı'nın lütfudur. Spinoza konusuna gelince, onun katı bir ateist olmasının yanında Spinoza'nın Tanrı ile ilgili görüşlerini kendi düşünce sistemine uydurup, Spinoza'yı kibarca eleştiriyor. Spinoza konusuna gelene dek kitapta, Spinoza'nın tam tersi bir anlayışla hareket eden Voltaire, Spinoza'nın, bir şeyin var olabilmesi için gerekli olan şartları hiç görmemiş, duymamış gibi davranarak hareket ettiğini görürüz. Sanki Spinoza'yı Ethica'dan değil de mahalle kahvesinden duymuş gibi. Duydukları asla ama asla doğru değil. Şüphecilikle yola çıkan Voltaire, kitap boyunca şüphecilikle ilgisiz kesin bilgiler olduğunu sandığı şeylerle okuyucuya hem nasihat veriyor hem de okuyucuları bir yöne çekiyor. Hani şüphecilik? Şimdi sadece bu kitabı okuyup, kitabın isminde bir iğneleme mi var diye düşünüyor insan. Sonuçta Voltaire iyi bir iğneleyici. Ama öyle değil. Voltaire gayet ciddi bir biçimde konuşuyoruz.
Cahil Filozof
Cahil FilozofVoltaire · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,025 okunma
·
229 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.