Gönderi

277 syf.
7/10 puan verdi
Bid'at Konusunu Anlamada Faydalı Bir Kitap
Muhammed Gazali'nin "Leyse mine’l-İslam" kitabı Hamza Tekin tarafından Türkçe'ye "Bid'at: İslâm'a Yabancılaşma" adıyla 2005 yılında çevrilmiştir. Gazali'nin bu kitabı ne zaman yazdığına dair bir bilgiye rastlamadım. İnternette araştırma neticesinde iki farklı yayınevinin bu kitabı bastığını öğrendim. İlki Darü’l-Kalem tarafından 270 sayfa hâlinde 1997'de, diğeri ise Darü'ş-Şuruk tarafından 221 sayfa hâlinde 1997 yılında. Darü'ş-Şuruk baskısında Gazali 7. baskı için ön söz yazmış. Gazali 1996 yılında öldüğüne göre bu kitap çok daha önce yazılmış olmalı; fakat tam tarihi maalesef tespit edemedim. İlk önce "Bid'at: İslâm'a Yabancılaşma" kitabının çevirisinden bahsetmek istiyorum. Hamza Tekin tarafından yapılan çevirinin oldukça özensiz, kalitesiz, üstünkörü olduğunu söylemeliyim. 277 sayfa boyunca neredeyse her sayfada anlatım bozukluğu, yazım hatası, noktalama işaretleri eksikliği gibi birçok durumla karşılaştım. Böyle değerli bir kitabın böyle bir çeviriyle yayımlanması çok üzücü. Bu kitabın Darü'ş-Şuruk tarafından basılan hâline baktım. Muhammed Gazali içindekileri dahi bir düzen ile vermiş; ancak çevirmen bunu bile almaktan uzak durmuş. Çevirmen çevirdiği kitabın yayınevi, basım yılı, kaçıncı baskı olduğunu belirtmediği gibi, kitabın orijinal adını bile yazmamış. Ben Arapça ve çeviriyi karşılaştırarak söz konusu kitabın "Leyse mine’l-İslam" olduğunu tespit ettim. Bu çeviriyi okuduktan sonra çevirmenin metni tek seferde çevirdiğini, bir daha da dönüp düzeltme, kontrol etme gibi bir şey yapmadına kanaat getirdim. Kitabın içeriğine gelecek olursam Muhammed Gazali, 6 bölüm hâlinde kitabını düzenlemiş. Elbette böyle bir düzen çeviride yok. Çevirinin içindekiler kısmı hiçbir bölüm olmadan bütün konu başlıklarını içeren alt alta yazılar hâlinde. Birinci bölüm "İslam Şeriatı, Hedefler ve Yöntemler" (s. 10-82) başlığını taşıyor. Gazali, İslâm'ın hedefleri anlamında uzun açıklamalarla şunları sıralıyor: 1) Hoşgörü ve Sevgi 2) Taklit Yok 3) Yücelme ve Yükselmede Yarış 4) Ceza Haktır 5) Eşitlik ve Kardeşlik 6) Cezalar 7) Refahın Yayılması 8) Cihad Metotlar olarak ise açıklamalarla birlikte şunlar veriliyor: 1) Kur'an Sonra Sünnet 2) Sünnetin Görevi 3) Sünnet Haktır 4) Hadisi Anlamada Kabul Edilebilir Görüş Ayrılıkları 5) Kıyas 6) Kıyasın Alanı 7) Muamelat ve İbadetler 8) İcma 9) Ehli Sünnet Mezhebi ve Dördüncü Delil Bu bölümde bid'at konusuna hazırlık mahiyetinde dinin amaçları ve dinin kaynakları üzerinde durulmaktadır. Daha sonra asıl konu olan bid'ate ikinci bölümde yer verilmektedir. İkinci bölüm "Dinde Yenilik" (s. 82-146) başlığını taşımaktadır. Bu bölümde ilk olarak dinde yenilik yapmanın, dine ilaveler yapmanın yanlış olduğuna, sünnetin üstüne ilave yapılmaması gerektiğine dair bazı rivayetler aktarılıyor. Daha sonra bid'atın tanımına geçiliyor (s. 97): "Bid'at şeriata benzeyen dinde yeni icat edilen bir yoldur ki şeri yollarla yaşanmak istenen onunla da yaşansın istenir ya da onu yaşayarak Allah'a kullukta daha fazlalık kast edilir." Muhammed Gazali, bid'atın kelime anlamının yenilik olduğunu ifade etmekte; ancak bir şeyler icat etmenin dini anlamdaki bid'at ile bir alakasının olmadığını söylemektedir. Bir şeye bid'at denilebilmesi için din adına olması ve dindenmiş izleniminin verilmesi gerekmektedir. Gazali'ye göre bid'atlerin en fazla görüldüğü alan ibadetlerle ilgilidir. (s. 100) Bid'atle maslahatı mürseleyi karşılaştıran yazara göre ibadetlerin niceliği, şekli, zamanı, mekanı şeriat koyucu tarafından belirlendiği için bu alanda ictihada yer yoktur ve bu alanda yapılan bir değiştirme teşebbüsü bid'at olarak adlandırılır. Ancak ibadetler dışında muamelat konusuna gelindiğinde şeriatın bilerek sustuğu yerde ictihada yer vardır ve bu alanda yeni icraatlar yapıldığında bunlar bid'at diye adlandırılamaz. Yazarın bu konudaki açık beyanı şu şekildedir (s. 106): "Bid'at, görüş bildirmeye ve içtihat yaparak hüküm geliştirmeye mahal ve yer olmayan ibadetler ve kullukla ilgili alanlarda meydana gelir ve o alanlardaki uydurma ve yeniliklere bid'at denir. "'Mesalihi mürsele'ye gelince onun alanı ve sahası düşünce ve görüş geliştirmeye ve genelin faydasını gözetmeye müsait olan muamelat ve günlük yaşamla ilgili alandır. İkisinin arasında çok fark vardır. Ayrıca bid'at, cahil ve bağnaz abitlerin kendi zan ve inançlarına göre Allah'a yaklaşmak kastıyla icat edip uydurdukları, şeriatın ve şariin o hususta asla bir yükümlülük ve sorumluluk koymadığı yenilik ve bid'atlar de." Şeriat korucusu yani Hz. Muhammed'in yaptığı şeyleri yapmak ve yapmadıklarını yapmamak gerekmektedir. Çirkin bir iş olan bid'at dinin sabitlerine ilaveler yapmak yahut hakkında bir şey denilmemiş sahalarda kendi hevasınca doldurmaktan kaynaklanır. Mesela burada Gazali, taziye yemeğini (s. 110, ayrıca bakınız: s. 249) selefin yapmadığı çirkin bir fiil olarak nitelemektedir. Dini raks ve semanın da bid'at olduğunu (s. 112), bunun yerine insanların bir futbol maçına götürülmelerinin dinleri ve dünyaları adına daha hayırlı olacağını söylemektedir. Gazali, bid'atların hakiki ve izafi olarak ikiye ayrıldığını (s. 115), hakiki bid'atın kitap, sünnet gibi hiçbir delile dayanmayan şeyler olduğu, izafi bid'atınsa görüş ve yoruma göre sünnet veya bid'at denilebilen şeyler olduğunu söylemektedir. Meselâ ölülerin mezarlarını tavaf etmek, mezarları süslemek hakiki bid'at örnekleridir. İzafi bid'atlara dair örnekler ise şunlardır: Namaz sonrası tesbihi toplu yapmak, Cuma namazından önce Kehf Sûresi'ni okumak, ezanın peşinden salavat okumak, cenazeyi teşyi ederken önünde yüksek sesle zikir çekmek ve Kur'an okumak, Receb'in 27'si, Şaban'ın 15'inde oruç tutmak. Daha sonra yazar, ibadet ve adetlerde yapılan ilavelerin neden bid'at olduğuna dair geniş beyanatlarda bulunuyor. (s. 121-129) Bunların devamında yazar "İbadet Dışı İşlerde Sünnetler Var mıdır?" (s. 129) diye soruyor. Gazali, bu konuyu şöyle açıklıyor (s. 133): "Bazıları onu yapmanın mendup olduğunu söylemiştir. "Başka bir gurup ise yapılması da, terkide mubahtır der. Yapılmasının vacip olduğunu söyleyenler iyice aşırı gitmişler bir kısım alimler ise bu hususta bir şey söylemeyerek susmuşlardır. "Bana göre doğru ve hak olan Amidinin 'el-ihkam' isimli kitabında serdettiği görüş ve beyandır. Ayrıca bu görüşü Adevi sünnet ve bid'atleri anlattığı titiz risalesinde destekleyerek şöyle demiştir: 'Sırf bir şeyi yapmak onun ibadet ve kurbet olduğuna delalet etmez, sadece onun haram ve yasak olmadığına delalet eder.' "Bir fiilin özellikle ibadet ve kurbet olması başka bir şeydir." Konunun devamında Gazali, Mahmut Şeltut'un dine bid'atın hangi yönlerden girdiğini gösteren bir alıntısını eklemiştir (s. 136): "A - İnanç yönünden; bu yönden dine şirk, Allah'tan başkasına kulluk, ve o başkalarına dua ve ondan yardım isteyerek ona sığınma bid'ati ve tahrifatı girmiş ve yerleşmiştir. B - İbadet yönünden; dinin bu yönünden ibadetleri eda ve ifa biçiminde değişiklikler sokulmuş Ya da ibadetlerin üzerine ekler yapılmış ya da emredilen ibadette noksanlığa gidilmiştir.. C - Helal ve haram yönünden; bu yönden de bid'atler ve dinde tahrifat haramı helal kılarak Ya da helalı haram göstererek girmiş ve sokulmuştur." Yazara göre dine yeni şeyler sokuşturmanın 3 sebebi vardır (s. 137): "1 - Hüküm kaynaklarını, Ya da o hükmü kaynaklarından anlayacak yol, yöntem ve vesileleri bilmemektir. 2 - Hüküm çıkarma ve içtihat etmede heva ve nefsani arzulara uymak. 3 - Şer'i meselelerde aklı ön plana çıkarıp ona dayanmak ve ona güvenmek." Bu üç maddeyi detaylıca açıkladıktan sonra Gazali, İslâm düşüncesinin zaman içindeki seyrini aktarmaya geçiyor. Ara bir açıklama olarak Gazali, ıskatı salata "bid'atı mürekkebe" (s. 141) diyerek bunun bir hile olduğunu ifade etmektedir. Üçüncü bölüm "İslam Düşüncesi Hakkında" (s. 147-178) başlığını taşımaktadır. Bu bölümde yazar ilk olarak İslâm ve İslâm düşüncesi arasında fark olduğunu, İslâm düşüncesinin İslâm olmadığını ve ictihada dayalı olduğunu, zaman içinde değişiminin mümkün olduğunu belirtiyor. Yazara göre İslâm düşüncesi ilk dönemlerdeki seyrini Felsefe ile meşgul olunması sonucu (s. 159) devam ettirememiştir. Ayrıca Kelâm ilminin İslâm düşüncesi alanında tercümelerden en çok etkilenen ilim (s. 164) olduğu belirtiliyor. Tercüme eserlerin dini düşünceye verdiği zararı yazar şöyle açıklıyor (s. 165): "Arap diline tercüme edilerek nakledilen yabancı düşüncenin olumsuz yöntemiyle, tasavvuf ilminin fikih ilmiyle rekabet ve husumete girmesiyle, felsefecilerin yönteminin kelamcılar tarafından yöntem olarak kabul edilmesiyle kalmamış bundan da öteye geçerek İslam'a zıt ve İslam'dan uzak fıkhi yönelişler yaratmış ve oluşturmuş tasavvufta da bunun benzerini yapmıştır. Çünkü bu eğreti düşünce İslam'a girip sokulduğunda içinde putçu felsefenin esaslarını Hint Brahmanizm'inden unsurları içeriyordu. Bu yabancı düşünce varlık gerçeğini açıklarken beraberinde Eflatunun üçleme kuralını da beraberinde getiriyordu. Bu kurala göre İlleti 'ula' bütün varlığın aslı ve temelidir. Bundan sonra akıl ve nefsi külliye gelir bunlar var olan gibidir. Asıllar ve yüce özler diğer bütün varlığın temel ve aslı sayılır. Bu üçlü inanç İslam'a girmeden ve ona karışmadan önce Hıristiyan kutsalına da girmiş ve orada bilenen Allah, Allah'ın oğlu ve etkisi sadece kuranı aslı yöntemine zıt şekilde tefsir etme ruhulkudüs üçlemesini intaç ve icat etmişti." Bu gibi etkilerden dolayı sufilerin vahdeti vücûd (s. 165) gibi bir inanca, sihir, tılsım gibi (s. 172) yanlış fiillere yöneldiği de belirtiliyor. Yazara göre İslâm düşüncesinin duraklaması mezhep taassubu neticesi (s. 174) olmuştur. Gazali, mezhep taassubu noktasında şunları söylüyor (s. 178): "Düşüncenin hareket ilkesi olan içtihat ilga edilerek onun yerine taklit hakim ve kaim kılınmıştır. Durum böyle olunca İslam düşüncesi geçersiz kalıp donmuş Kuran ve sünnet unutulmuştur. Allah'ın kitabından sonra insanların sözleri ve kitapları ve mezhepler daha değerli duruma gelmiştir. Söz kesinliğinde ve masumluğunda insan Allah'la ortak hale getirilmiştir." İslâm düşüncesinin tarihi serüveni, değişimi ve duraklaması noktasında açıklamalar yapıldıktan sonra inançla ilgili dine sokuşturulmuş bid'atların açıklamasına geçilmiştir. Dördüncü bölüm "İnançla İlgili Bid'atler" (s. 179-205) başlığını taşımaktadır. Bu alandaki bid'atlarla ilgili Gazali şunları örnek vermekte ve açıklamaktadır: 1. Vahdeti Vücûd (s. 181) 2. Şefaat (s. 183) 3. Muska ve Nazar Boncuğu (s. 190) 4. Irkçılık (s. 201) Gazali, üstte başlık hâlinde verilen konularda sadece "Bu bid'attır." şeklinde bir beyan vermiyor, bunun neden kaynaklandığını, doğrusunun ne olduğunu da ortaya koymaya çalışıyor. Ayrıca dikkat edilirse kapsamı oldukça geniş tutarak günümüz ve geçmiş İslâm düşüncesinin sorunlarına da değiniyor. Beşinci bölüm "İbadetlerdeki Bid'atler" (s. 206-240) başlığını taşıyor. Bu alandaki bid'atlarla ilgili Gazali şunları örnek vermekte ve açıklamaktadır: 1. Sema, Raks (s. 206) 2. Zikir (s. 207) 3. Mescitlerin Süslenmesi (s. 229) 4. Mezarların Üzerine Mescit Yapmak (s. 231) Altıncı bölüm "Adetlerdeki Bid'atler" (s. 241-270) başlığını taşımaktadır. Gazali, bu bölümün başında ilk olarak Arap giysisinin İslâm ile bir alakasının olmadığını (s. 242) söylüyor. Daha sonra cenazelerdeki bid'atlara geçiyor ve şunların bid'at olduğunu açıklıyor: 1. Ölünün Ardından 40 ve Senei Devriye Anması (s. 246) 2. Cenazenin Ardından Ağıt Yakmak (s. 248) 3. Taziye Yemeği Vermek (s. 249) 4. Mezar Yanında Sadaka Vermek ve Kurban Kesmek (s. 250) Son olarak "Kutlama ve Festivallerdeki Bid'atlar"a değiniliyor. Gazali burada ilk olarak düğün yemeğinin israfa kaçtığını (s. 253) belirtmekle başlıyor. Daha sonra evliliğin zorlaştırılmasının ve mehirin çok olmasının yanlış (s. 257) olduğunu beyan ediyor. Son söz kısmında ise toplumu yaptıkları bazı bid'atlara karşı uyarmanın kişinin sanki din düşmanı gibi algılanılmasına sebep olduğu, daha sonra "garib" olmanın insanların yanlışlar içinde olduğu hâlde kişinin doğru olarak kalmasının olduğu belirtilerek kitap noktalanıyor. Sonuç olarak "Bid'at: İslâm'a Yabancılaşma" kitabı bid'atın ne olduğunu, hangi konularda ne gibi bid'atlar olduğunu gösteren ve bunlardan nasıl uzak durulması gerektiği konusunda içerik olarak gayet faydalı olsa da, maalesef çevirisi nedeniyle okunması zor bir kitap olarak duruyor. Temennim bu kitabın daha ciddi ve kaliteli bir şekilde Türkçe'ye kazandırılmasıdır. Kitapla kalın. Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız: sametonurr.medium.com/bidat-i%CC%87sl...
Bid'at İslam'a Yabancılaşma
Bid'at İslam'a YabancılaşmaMuhammed Gazali · Ferşat Yayınları · 20051 okunma
498 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.