Gönderi

141 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 32 hours
Kitabın bahsettiği konular ve değindiği sorunlar artı bu sorunlara karşı düşünceleri oldukça etkileyiciydi. Dönemin şartları ve o şartlarda yaşanan olumsuzlukları açık seçik ama ince nükteler ile gözler önüne seriyor. Sadece o dönemi kapsamayan, süresiz bir kitap yazmış aslında Sabahattin Ali. Kitabı okurken acaba Sabahattin Ali'nin, doktorlara karşı bir garezi mi var diye düşünmedim değil :D Tabii bu işin şakası, gerçekten de böyle olaylar zamanında olmuştur. Hatta ve hatta daha acımasızca versiyonlarıyla. Her neyse, öykünün ve masalın sonunda da vurucu cümleler ile bitirmesi ayrıca güzeldi. Ama bazı hikâyelerin çok kısa tutulması, diğer öyküye geçerken bazen bocalamama sebep oldu. Ama her şey yine de tadındaydı. Okuduğum öykülerden ve masallardan çıkarımlarım şu şekilde: PORTAKAL: Binbir güçlükle ortaya konulan emeğin, emek hırsızları tarafından, hiç düşünmeden, kolay yoldan kendi lehlerine kazanca dönüştürülmesini anlatır. BEYAZ BİR GEMİ: Sanatın, para için bayağılaşmasının yanı sıra, tekrardan para kazanma uğruna bir tahlisiye gemisinin bile gözlerine yat gibi görünecek kadar, hırsın göz boyayıcı olduğuna dikkat çeker. KATİL OSMAN: Topluma kendini kanıtlama çabasına girmiş olan birinin, bu yüzden bir insanın canına kıyacak kadar kötüleşebileceği sonucunu çıkartmamızı sağlar. Şu söz her şeyi açıkça ortaya koyar; "Bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür." BÖBREK: İnsan hayatının, insanlığı unutmuş başka insanlar(!) tarafından nasıl ucuzlaştırılabileceğini ve sadece para uğruna ne derece seviyesizleşebilineceğini şahsen iliklerime kadar hissettim. CIGARA: Sabahattin Ali'nin başından geçen bir olaydan kesittir. Keyifle okunur. MİLLET YUTMUYOR: Para kazanmak için iyi bir reklam yetmez. Eğer yaptığımız iş kötüyse ve karşımızdakileri, tabiri caizse - iyi bir ambalaj - ile kandırmaya çalışırsak, eninde sonunda bunu herkes anlar ve bir daha oyuna gelmez. BAHTİYAR KÖPEK: Kısaca şudur aslında; Her şey güllük gülistanlık olsaydı eğer, ne diye kederden bahsedelim ki? ÇİLLİ: Geleceği çok parlak olabilecek iken, çocuk yaşta evlendirildiği için hayati sönen Nigar'ın buruk öyküsünü konu alır. DEKOLMAN: Irkçılığın, en önemlisi ön yargının ve tek düze bir düşünce anlayışı ile yaşamanın gün gelir bizi komik duruma sokabileceğini gözler önüne serer. HAKKIMIZI YEDİRMEYİZ! : Öykünün anlatımında büyük bir ironi yatıyor aslında. - Sözde müslüman olan bir adamın haksız yollardan elde ettiği kazancın, bir şekilde, bir ortağı daha olduktan sonra onu bile kazıklaması ve ayrıca kazıklanan ortağın, haktan hukuktan bahsetmesi - kadar derin bir ironiden... CANKURTARAN: Okurken 'Bu mudur ya, her şey para mı, bu kadar düşebilir mi insanlar para uğruna, bu kadar insafsız, merhametsiz olur mu?' diye düşünmekten beni alıkoyamayan bir öyküydü, etkileyiciydi. ÇİRKİNCE: Betimlemeye doyacağınız, eski anılarınıza sizi götürebilecek tarzda, hüzünlü bir durum öyküsü. KURTLA KUZU: Kesinlikle en beğendiğim Sabahattin Ali öyküsüydü. Dönemin insanca muameleden yoksun ve adaletsiz düzenini, işkencelerini, haksız yaptırımlarını, yutkunurak okuduğumdur. Şu söz, göz doldurur; "Düşünün, bir insanın celladına gülümsemesi, kendi yumuşaklığı ile onu yumuşatabileceğini sanması kadar gülünç, adi şey olur mu?" BİR AŞK MASALI: Çok tadında ve hoş bir masaldı. Ve sondaki o vurucu söz beni benden aldı; "Asıl bahtiyar, bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir 'Ah!' diyerek düşüp ölebilendir." DEVLERİN ÖLÜMÜ: Vermek istediği mesaj açıkça, Ne kadar büyük olursan ol, ne kadar güçlü olursan ol, ne kadar kendini yüce sanarsan san. Her şeyin bir nihayeti vardır. Şarkıda geçtiği gibi; Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz Dünya ne sana ne de bana kalmaz Sultan Süleyman'a kalmadı Böyle hiçbir kitap yazmaz KOYUN MASALI: Bir
Hayvan Çiftliği
Hayvan Çiftliği
havası sezdim. Söylenmek istenen; Bizi yönlendirecek ve irademize sahip olacak hiç kimsenin olmasına gerek yok. Herkes kendi gücünün farkına varabilmeli. SIRÇA KÖŞK: Kitaba ismini veren, son derece etkileyeci bir masal... Devrilmez, sarsılmaz sandığımız tüm güçler, aslında bizim himayemizde ve emeklerimizde yaşayanlardır. Onları alt edecek kimseler yine bizleriz. Sonda, beton etkisi yaratacak olan bir bitiş cümlesi mevcuttur ki, çok anlamlıdır; "Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056.9k okunma
·
481 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.