Gönderi

298 syf.
4/10 puan verdi
Colleen Hoover
Colleen Hoover
, New York Times’ın en çok satan ve kitaplarıyla çoksatanlar listesinde bir numara olmuş yazarlarından biridir. Genelde genç yetişkin ve yeni yetişkin kategorisinde kitapları olan Hoover’ın
Verity: Gerçeğin Diğer Kıyısı
Verity: Gerçeğin Diğer Kıyısı
adlı romanı psikolojik gerilim ve aşk kategorisinde yer alıyor. Ayrıca 1000Kitap uygulaması gördüğüm kadarıyla Polisiye ve Korku-Gerilim kategorisine eklemiş bir romandır. Korku ve Polisiye için yeterince iyi bir alt yapısı olduğunu düşünüyorum, benim fikrimce ağırlıklı olarak çoğunlukla aşk ve dram içeriyordu. Elbette çok ufak tefek gerilim ve başkarakterin gerçeği öğrenmek için ilerlediği yol için polisiye diye adlandırılabilir ama yoğunluğun daha çok aşk ve gerçeği öğrenmek üzerine işlenen bir roman olduğunu düşünüyorum. Romanı beğenip beğenmemek arasında gidip geliyorum, birçok gözüme batan eksikler elbette var ama yazarın okuduğum üçüncü romanı olan Verity: Gerçeğin Diğer Kıyısı adlı romanı diğer kitaplarına göre en çok zevk alarak okuduğum romanı oldu. Diğer okuduğum kitaplarıyla kıyaslayınca kendini tekrar edip sadece aşk üzerinden gitmemesi güzel bir gelişme olduğunu düşünüyorum ama tabii kitabın gerilim düzeyinde çok iyi bir kitap olmadığını düşünsem de polisiye ve gerilim kısmında yazarın kendini geliştirirse çok daha iyi yerlere gelebileceğini inanıyorum. Bana göre New York Times’ta çok satanlara girip birinci olmak pek matah bir iş değil çünkü genelde çoksatanlar ve popüler kitapların içerikleri belirli bir konu üzerinde dolanan klişeler oluyor. Bunu okuduğum kitaplardan yola çıkarak dile getiriyorum çünkü okuduğum çoğu New York Times Çoksatanlara girmiş kitaplar boşa şişirilmiş ve gereksiz yere abartılan romanlar oluyor. Konusuna geçmeden önce yazarın diline önceki kitaplardan aşina olduğum için yazım dilinin bu tarz bir roman için bu kadar yatkın olabileceğine aklımın ucundan geçmezdi. Bu konuda hoşuma gittiğini dile getirebilirim. Baştan bahsettiğim gibi eksikleri ve havada kalan çok kısım olmasına rağmen yazarın kendini bu konuda geliştirerek çok güzel yerlere adım atacağını düşünüyorum. Dilinin yakınlığı, sade oluşu insanı yormadan hızlı bir şekilde okutuyor, sıkmıyordu. Romanın bu yönü hoşuma gitti. Romanın konusu Lowen evini kaybetmekte olan finansal krizin eşiğine gelmiş bir yazardır. Annesinin ölümü ardından beklenmedik bir teklif alır. Geçirdiği kaza nedeniyle kitap serisine devam edemeyen ünlü yazar Verity Crawford’un çoksatan serisini tamamlanması, teklifi aldığını sabahın tesadüfi bir şekilde tanıştığı kocası Jeremy’den yüklü bir miktar ödeme alacaktır. Lowen bir şekilde teklifi kabul ettikten sonra seri için gerekli ayrıntıları öğrenmek için kendini Verity’nin evinde, kitaplarını yazdığı çalışma odasında bulur. Orada kaldığı süre boyunca Lowen setiyle ilgili ayrıntılı bilgiler öğrenmeye çalışırken Verity’nin otobiyografisini bulur. Okudukları onu şaşkına çevirirken Lowen, Verity’nin gerçekte nasıl öldüğünü bu otobiyografisi sayesinde öğrenecektir. Lowen oldukça dehşete kapılarak okuduğu bu taslağı Verity’nin kocası Jeremy’e gösterip göstermemek arasında kararsız kalır. Muhtemelen spoiler vermek istemesem de spoiler dolu bir inceleme olacak çünkü kitabın içinde eksik ve saçma bulduğum her yeri açık ve net bir şekilde söyleyeceğim. Ortalama bir kitaptan fazlası olabileceğini düşünmesem de vasat bir kitap olduğunu düşünmüyorum ama resmen kitabın bazı bölümleri “Çocuk falan mı kandırıyor bu yazar?” diye düşünmedim de değil yani. Ben ilk başta konusunu okuduktan sonra Jeremy’in suçlu olup Verity’i acımasız bir şekilde zarar verdiğini düşünsem de sonuç tam tersi çıktı. Acımasız ve canı olan taraf benim düşüncelerimin aksine Verity olduğunun farkına vardım okudukça. Ama bu haline baktıkça diğer türlü olsaydı sanırım roman beni daha çok şaşkına çevirebilirdi. Baş karakterimiz Lowen’den başlamak gerekirse ilk başlarda Jeremy ile olan lavabo sohbetinde bile garip bir iç dünyası olduğunu kavramıştım, Jeremy’den ilk başta etkilenmesi çok klişe gelmiş olsa da buna takılmamaya çalıştım. Lowen iyi bir karakter değildi, mantıklı düşünemiyordu. Bunu evli bir adamla ilişkiye girmeye çalışırken bile kavrayabilir bir okuyucu. Zaten kitabın etik mi değil mi düşüncesini tartışacak değilim, sadece bu tavrı bile benim için mantıklı hareket etmiyor oluşuna ufak örneklerden biriydi. Bu konu dışında bile Lowen’in mantıklı bir karakter olmadığını Jeremy’e Lowen’in kendisine hiçbir zararı dokunmamış karısını öldürmesi için yöntem söylerken mantıklı bir birey olmadığının farkına varılıyor, en azından kanımca benim fikrim bu şekildedir. Jeremy karakteri bana başından beri kendini pek sevdiremedi, nefret etmedim tabii ama sevdiğim bir karakter olmadı. Tamamıyla karşısındaki insanın duygularına kör kalmış bir insandı, belki de Verity iyi bir oyuncu olmasından kaynaklı durum olabilirdi ama Jeremy’nin göründüğü üzere iyi baba olduğunu söyleyebilirim. Bunun yanı sıra ben Jeremy’nin psikolojinin yerinde olduğunu düşünmüyorum, ki yaşadıklarına bakılınca hak verilebilir. Karısı yatalak hasta, iki kızı ölmüş ama aklı hâlâ bir kadına kayabiliyor. Yanlış anlaşılmasın, burada eleştirdiğim kısım evli olup karısı ile aynı çatı altında yaşarken bunları eyleme geçiyor olması sıkıntı yoksa karısını bir kliniğine yatırıp oğlunu ile kendine sağlıklı, düzenli ve psikoloji yerinde bir hayat kurduktan sonra ne yaparsa yapabilirdi. Ama dediğim gibi işin etik kısmını konuya dahil edersem çok sıkıntı çıkar ve öyle olsaydı romanın ilerleyiş şekli bile değişmek zorunda kalırdı, o sebeple bu kısmı deşmek çok sıkıntı yaratabilir. Bu konudan ilersek bana garip gelen yanı da Lowen’in evli bir adamla ilişkiye girmeye dünden razı olması oldu. Hadi Jeremy’i geçelim, adamın psikolojisi bile yerinde olduğunu düşünmüyorum ama Lowen aklı başında kendi hâlinde bir kadın olmasına rağmen adama itirazsız kendini teslim etmesi çok garipti. Üstelik evin üst katında adamın yatalak karısı ve oğlu yatıyor olmasına rağmen bunu göz ardı etmesi taktir edilesiydi. Verity karakteri için ise onun hakkında söylenecek çok şey var. Bir insanın bu kadar cani olabilmesi insanı çıldırtıyor. Üstelik bir kısım çok saçmaydı, Verity oğlu ile iletişim kurup ona bunu kimseye söyleme diye tembihleyip oğlunun kimseye bunu söylemeyip Verity'nin sözünü dinlemesi büyük bir saçmalık. Dört-beş yaşındaki (yaşını tam hatırlamıyorum) çocuk söyleme, yapma denilen şeylere ne zamandır itaat ediyor? Çocuktan al haberi diye bir söz vardır. O yaştaki bir çocuğun herkese karşı bu kadar sessiz kalıp hiçbir şey söylememesi çok garip geldi. Kitabın içinde şöyle bir cümle geçiyordu: “Verity, onun harika bir baba olmasını takdir edeceğine ona içerlemişti.” (Sayfa 134) Bu cümle tamamıyla Verity’nin yaşanan olayları yanlış anlama, kendince hastalıklı bir şekilde yorumlaması özetlemişti. Bir insan nasıl kendi canından bir evladını kocasından kıskanabilirdi? Aslında doğru soru bir insan nasıl olur da çocuklarına, hatta doğmamış çocuklara böyle bir canilik yapabilirdi? Verity hasta ruhlu bir karakterdi, tedaviye ihtiyacı vardı. Verity: Gerçeğin Diğer Kıyısı herkesin övdüğü kadar iyi bir kitap değildi. Normalde kitapların içinde cinsel içerik olması yaşım itibariyle beni rahatsız etmiyor çünkü elime ne kadar genç yetişkin ve yeni yetişkin alsam illaki bir cinsel içerikle karşı karşıya kalıyorum, bu duruma alışkınım ama nedense bu kitabın içine yerleştirilmiş yer yer cinsellik beni rahatsız etti. Gerekli olmayan kısımlar çok vardı. Araya köşeye sıkıştırılmış cinsel içerik içeren kısımlar bence romanın amacını ve oluşturduğu bir nebze gerilim atmosferini dağıtarak çoğunlukla tempoyu farklı bir yöne çekmiş gibi hissettim. Olmasa daha iyi olabilirmiş. En azından bir tık azaltılarak yerlerine romanının atmosferine uygun gerilim sahneleri eklenebilir veya oluşan atmosferi daha iyi hâle getirilebilirdi. Mantık hataları ve havadan kalan çok kısım vardı. Koskoca ünlü bir yazarın tedavi gördüğü doktorlar Verity’nin hiçbir şekilde rol kestiğini anlamıyorlar, üstelik salak kocası Jeremy bile karısının bir tık ne olduğunu, neler yapabileceğini anlamış olmasına rağmen kadının yapabilecekleri şeylere ihtimal bile vermeyerek Verity hasta ve zavallı bir kadın olduğunu söyleyip duruyordu. Ya Allah aşkına hangi insan evladı komadaymış gibi taklit yapıp üstüne nasıl kendini yatalak bir hasta gibi gösterebilir ve bunu hiçbir sağlık doktoru anlamadan kadın yaptığı oyuna devam edebilir? Nerede görülmüş böyle bir şey? Mümkün bir şey midir bu durum? Bence yazarın bu duruma mantıklı bir açıklama ile okuyucuya yedirip inandırması gerekiyordu. Hadi aklı bir karış havada, her şeye kör kesilmiş Jeremy durumu kavramamış olabilir ama ya doktorlar, bunun için sağlık hekimleri neye yarıyordu? Bir insan o kadar rol kesip doktorları bile kandırabilmesi söz konusu bile olamaz. Anlaşılan o ki ülkenin doktorları sadece doktor ismini alabilmek için varlar, aynı şey polisler içinde geçerli olduğunu düşünüyorum. Sonuçta Verity’nin ölümü Jeremy ve Lowen yüzünden olan bir şeydi. Verity’nin ölümü hiç mi şüphe uyandırmadı, anlamış değilim. Kitabın sonunda bile ilk başta olan kazadan bile şüphe duyacak hâle geliyorsunuz ama pek tatmin edici değildi, Verity sırf Jeremy’nin kendisini polise şikayet ederse eğer elinde bir koz olması için bunu yaptığını düşünüyorum fakat yine de o mektubun olmaması daha iyi olabilirmiş. Gerekli bir ayrıntı olmadı, sadece benim gözümde Verity daha hastalıklı bir insan yaptı. Lowen’in mektubu yırtıp atması da bana garip geldi. Sonuç olarak ne Verity gerçekten tanıyor ne de Jeremy’i. Elbette Jeremy ile yeni bir hayat kurmaya başlıyorlar, çocukları olacak falan ama yine de insan hiç mi şüphe etmez. Bir an şüphe eder gibi oldu ama bunu aklından çıkararak Jeremy’e inanmayı seçti. Üstelik bu adam daha öncelerinde Verity’nin iddiasına göre Verity’nin otobiyografisini okumuş bir insan olmasına rağmen inandı. Eğer Lowen’in yerinde olsaydım neyin doğru neyin yanlış olup olmadığını sorgular dururdum. Yazar, okuyucuyu şüpheye düşürmeye çalışırken benim fikrimce kitabın başından beri boşlukları biriktirip kitabın sonuna doğru onları açıklama gereği duymadan kitabı anlamsız bir sonla sona erdirdi. Okuyucuya şüphe hissi verdiği doğru olsa da bu okuyucu tatmin eden bir şüphe hissi olduğunu düşünmüyorum, daha çok boşluk bırakarak ve mantık hatalarını belirgin bir şekilde okuyucunun gözüne sokup aklında bir sürü soru işareti bıraktığını düşünüyorum. O mektubu yazmayıp belki farklı bir son ile bitirseydi gözüme bu kadar batmazdı. Boş bir zamanınızda, mantık hatalarına, tutarsızlıklara ve kurgudaki boşluklara benim kadar takmaz iseniz sizin için iyi bir okuma olabilir. Önerir miyim, bilmiyorum ama bu kitap yazarın diğer kitaplarına oranla daha iyi bir kitabı olduğunu düşünüyorum. Zaten yazarın diline aşina iseniz okuyabilirsiniz, bunun dışında eğer edebi kaygı veya kitabın size bir şey katmasını istiyorsanız yanlış yerde olduğunuzu söyleyebilirim. Kafanızı dağıtıp sade, akıcı ve yalın bir dile sahip bir kitap okumak isteyenlere öneririm. Okumak isteyen herkese keyifli okumalar dilerim.
Verity: Gerçeğin Diğer Kıyısı
Verity: Gerçeğin Diğer KıyısıColleen Hoover · Epsilon Yayınevi · 20224,883 okunma
·
329 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.