Gönderi
Okuduklarınızı iliklerinize kadar hissedeceğiniz muhteşem bir kitap önerisiyle geldim. Bir yahudinin seçmediği ırkından ya da kendisini ait hissetmediği dininden dolayı yaşadıklarına şahit oluyoruz bu kitapta. Geçimini bile sağlayamadığı köyünde bir de karısının kendisini terketmesiyle kalmak istemeyip dünyayı tanımak isteyen bir tamircinin hikayesi. Öyle çok uzaklara da gidemiyor aslında ama gittiği yer yahudi düşmanlığı ile bilinen ve yahudilerin yaşamasının yasak olduğu bir yer. "Belki daha iyi hayat şarlarına kavuşurum" umuduyla başına gelebilecekleri düşünmek istemiyor. Tesadüfen sokakta düşüp kalmış bir zengine rastlayıp vicdanı el vermediği için onu evine kadar götürmesiyle başlıyor olaylar. Öncesinde kimliğini saklaması, ismini değiştirmesi, işini iyi yapması herşeye yeter zannediyor karakterimiz. Ama kader ağlarını öyle bir örüyor ki, okurken "yeter artık" deyip kitabı bir tarafa fırlatma isteği uyandırıyor insanda. Bir umut belki hepsi son bulur diye son sayfasına kadar merakla okutuyor kitap kendisini. İnsani değerlerin, ahlakın, dürüstlüğün, acımanın bir gramı bile yok mu bu insanlarda diye düşündürüyor okura. "Ben suçsuzum" diye diye kendini paralayan bu adama konuşma hakkı bile verilmiyor. Kim yardım etmek istese ona da haddi bildiriliyor sertçe. Bir toplumun siyasi emellerinin, kötü provokasyonlarının acısı tek bir insanın sırtına yüklenmeye çalışılıyor. Bir günah keçisi lazım kısaca bu acımasız, insanlıktan nasibini almamış kişilere. Ne diyebilirim ki, okuyun, okuyun ki aslında günah keçisi ilan edilenlerin gerçekten de suçlu olup olmadıklarını anlamaya çalışın. Düşündüklerini, yaşadıklarını, hissettiklerini sorgulayın. Linç kültürüne bir de siz meze olmayın. Kamu spotunun sonuna geldik, iyi akşamlar cümleten
·
756 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.