Gönderi

Başkurdistan Otonomisi 1917 Ekim Devrimi'ni takip eden ay içerisinde, genel durumu müzakere etmek ve gerekli önlemleri almak üzere toplanan Başkurt Merkez Şurası, 29 Kasım günü muhtariyet ilan edilmesine karar vermişti. Yapılan toplantıda ile birlikte, hukukçu Yunus Bekov başkanlığında bir Millî Başkurt Hükümeti kuruldu. Dâhiliye ve harbiye nazırlıkları görevi tarihçi Ahmet Zeki Velîdi'ye verilmişti. Hükümet hemen bir Başkurt Askerî İdaresi oluşturarak, millî bir ordu kurma çabasına girişti ve bu amaçla vergi toplamaya başladı. Bu arada Ukrayna Hükümeti ile anlaştığını ilan etmiş ve bu ülkeye resmî temsilciler göndermişti. Muhtariyetin ilan edildiği bölge, Başkurt nüfusunun yoğun olduğu, Küçük Başkurdistan denilen alanı kapsamaktaydı ve merkez olarak Orenburg şehri seçilmişti. Kazakistan coğrafyasında ilan edilen Alaş Orda Muhtar Hükümeti de aynı şehirde bulunmaktaydı. Ocak 1918'de Sovyet güçlerinin Orenburg'u işgal etmeleri üzerine hükümet dağıldı ve başta Ahmet Zeki Velidi olmak üzere bütün hükümet üyeleri tutuklandı. Nisan ayında Rus Kazakları ve Başkurt askerlerinin ortak bir saldırısı ile hapisten kurtarıldılar. Aynı dönemde Çeliabinsk’te, Çek lejyonları tarafından Sovyet yönetimine karşı başlatılan isyanın başarılı olması, Başkurt Hükümeti'nin haziran ayında yeniden faaliyete başlamasına imkân sağladı. Genel seferberlik ilan edilmiş, isyancı Çek lejyonlarından alınan silah ve mühimmatla, kısa sürede iki piyade tümeni kurulmuştu. Kurulan birlikler, Beyaz Ruslar ve Çek lejyonlarıyla birlikte Sovyetlere karşı savaşa katıldılar. Temmuz ayında Kızıllar, Ufa’yı ve Orenburg'u terk etmek zorunda kalmışlardı. Bu gelişme üzerine Başkurt Millî Hükümeti ve Askerî Yönetim Merkezi, Çeliabinsk'ten Orenburg'a taşındı. Başkurt Millî Hükümeti'nin kurulması aşamasında Türkistan Millî Hükümeti üyelerinden Übeydullah Hoca, meşhur şair Abdülhamit Süleyman Çolpan, daha sonra Buhara Halk Cumhuriyeti savunma bakanı olacak olan Abdulhamit Arifov ve Taşkentli aydınlardan Mir Muhsin gibi birçok isim bölgeye gelmişler ve hükümetin faaliyetlerine iştirak etmişlerdi. Bu dönemde bölgedeki siyasi ve askerî gelişmeler, Başkurt ve Alaş Orda muhtariyetleri açısından bir hayli olumlu bir tablo sergilemekteydi. Samara'da demokrasi yanlısı sosyal revolüsyonerlerin (S-R) hâkim olduğu Kurucular Meclisi Hükümeti oluşturulmuştu. Sibirya’da Beyaz Rus Amirali Kolçak, Orenburg'da ise Rus Kazaklarının lideri Dutov, Kızıllara karşı mücadeleyi sürdürmekteydiler. Bu arada Başkurt Hükümeti, Buhara Emirliği ile temas kurarak, Orta Asya'ya giden demiryollarının kesilmesi konusunda iş birliği talebinde bulunduysa da Buhara emiri, “Moskova’da vaziyete kim hâkimse onu Rusya'nın meşru hükümeti olarak tanıyacağını, Rusya ile yapmış olduğu antlaşmalara sadık kalarak herhangi bir isyan hareketine katılmayacağını,” bildirdi ve ret cevabı verdi. Diğer taraftan Alaş Orda Hükümeti ile görüşmeler yapılmış ve ortak bir askerî güç oluşturulması kararı alınmıştı. Bu gücün başına eski çar ordusu subaylarından İşbulatov getirildi. Ayrıca 30 Ağustos-7 Eylül tarihlerinde Orenburg'da, Başkurdistan, Kazakistan ve eski Hokand Muhtariyeti yöneticileri bir araya gelerek, “Güney-Doğu Müslüman Ülkeleri Federasyonu” kurulması konusunda karar almışlardı. Sibirya ve Samara hükümetleri ile Rus Kazaklarının katılması durumunda, bu ittifak genişletilerek “Doğu Rusya İttifakı” hâline dönüştürülecekti. Bu arada Abdulhamit Süleyman Çolpan, Buharalı Abdulhamit Arifov, Nizam Hoca, Başkurtlardan İlyas Alkin, Ahmet Zeki Velidi, Kazaklardan ise Alihan Bükeyhanov gibi isimlerin katılımıyla, bir “Türk Sosyalist Partisi” kurulması çalışmaları başlatılmıştı. “Milliyetçi sosyalizm” temeline dayalı olması planlanan bu partinin, bütün Doğu Türklerinin partisi haline gelmesi için çalışılacaktı. Parti kurucuları ilk uygulamalarını Başkurdistan'da yaptılar ve düşüncelerine göre bir arazi kanunu çıkardılar. Hükümet, Samara'daki sosyalist S-R Hükümeti'yle yoğun bir iş birliği içerisindeydi ve Kızıllara karşı savaşta büyük katkı sağlamaktaydı. Rusya'da devam eden iç savaş sadece Çarlık Rusyası sınırları içerisindeki milletlerle sınırlı kalmamıştı. Komünist yönetime karşı savaşan Beyaz Rus generalleri, müttefik ülkeler (İngiltere, Fransa) ile Sibirya'nın bir bölümüne giren Japonya tarafından desteklenmekteydi. Beyaz Rus Amirali Kolçak'ın yönetimindeki Ural Cephesi 3 ordudan oluşmaktaydı. Yaklaşık 30 bin kişilik Sibirya ordusu, ağırlıklı olarak Çek askerlerinden oluşmuştu ve Yekaterinaburg şehrinde konuşlanan bu orduyu Çek Generali Gayda yönetmekteydi. 50 bin kişilik Bati ordusunun başında Rus Generali Khanjin vardı. Güney ordusu ise Rus Kazaçiklerinden oluşuyordu ve Ataman Dutov tarafından yönetilmekteydi. Aynı dönemde sosyalist gruplar da Samara'yı ele geçirerek burada bir kurucu meclis hükümeti (Komuç) oluşturmuşlardı. Bu hükümet Direktuarlar adı veriler bir grup tarafından yönetilmekteydi. 1918 yılı ortalarından itibaren, başarılı bir mücadele yürüten Beyazlar, Kızıllara karşı ciddi bir üstünlük sağlamış durumdaydılar. Artık Beyazların, Bolşevik hükümetini devirerek, Rusya'da yeniden hâkim olacakları inancı yayılmaya başlamıştı. Aynı yılın sonbaharında Fransız, İngiliz, Amerikan ve Japon askerî heyetleri Omsk şehrine geldiler. Burada yapılan toplantıda Batılı ülke temsilcileri, ilımlı sosyalist güçler tarafından oluşturulmuş yönetimler yerine, Beyaz Rus generallerinden yana ağırlık koymuşlar ılımlı demokrat grupların dağıtılmasına destek vermişlerdir. Bu destek Amiral Kolçak'ın çok aşırı ve gerçekçi olmayan kararlar almasına sebep oldu. 18 Kasım tarihinde kendisini bütün Rusya'nın Yüce Şefi ilan etti. Daha sonra bölgede, kendi yönetimi dışında Kızıllara karşı mücadele eden bütün güçleri dağıtmak için harekete geçti. İlk hedefi S-R ağırlıklı, Kurucular Meclisi Hükümeti, Komuç oldu. Bu hükümetin sosyalist üyelerini tutuklattı. Üç gün sonra Alaş Orda ve Başkurdistan hükümetlerini lağvettiğini, Başkurt-Kazak askerî kuvvetlerini de feshettiğini ilan etti. Kendi ordusu ile birlikte savaşan 3'üncü Başkurt Alayı’nı silahsızlandırdıktan sonra dağıttı. Bu gelişme Başkurt ve Kazak millî hükümetleri açısından çok kötü bir ortam yaratmıştı. Bu arada Başkurt hükümeti, Orenburg'da ciddi bir askerî güce sahip olan Rus Kazakları lideri Dutov'a yönelik bir tasfiye operasyonu yapmak istediyse de başarılı olamadı. Yoğun bir silah ve mühimmat sıkıntısı baş göstermişti. Bu sırada Kızıllar, Samara ve Ufa şehirlerini yeniden ele geçirdiler. Bunun üzerine Başkurdistan hükümet merkezi Orenburg'dan Doğu Başkurdistan bölgesindeki Times kasabasına nakledildi. 1919 yılı başlarında, bütün Rusya'daki dengeleri büyük ölçüde etkileyen bir gelişme yaşandı. Müttefik ülkeler, 23 Ocak'ta, Bolşevik yönetimini resmen tanidıklarını ilan ettiler. Müttefiklerle Sovyetler arasındaki görüşmelerin 15 Şubat tarihinde başlatılması konusunda uzlaşma sağlanmıştı. Bu gelişme Sovyet yönetiminin elini büyük ölçüde güçlendirmişti. Moskova'ya karşı mücadele eden milletler için ise sonun başlangıcı anlamına gelmekteydi. Muhtariyet mücadelesi veren Başkurt ve Alaş Orda hükümetleri için Moskova yönetimi ile iş birliği yapmak dışında bir seçenek kalmamıştı. Sovyetlerle iş birliği için Başkurt Hükümeti'nin talepleri “Dâhilî ve İktisadi işlerde tam muhtariyet, Millî Ordu'nun genelde Sovyet Komutanlığı'na bağlı, fakat içeride serbest olması, komünizm ideolojisinin mecburi olmaması” şeklinde sıralanmaktaydı. Harbiye Nazırı ve Ordu Komutanı Zeki Velidi, ayrıca, Başkurt askerî gücünün Türkistan Cephesi'ne gönderilmesini talep ediyordu. Bolşevik yönetiminin bu şartları kabul edeceğini bildirmesi üzerine, 18 Şubat günü, Başkurt alayları Sovyet Birinci Ordusu saflarına geçtiler. Daha sonra Kazak lider Ahmet Baytursun ve Başkurt lider Ahmet Zeki Velidi başkanlığındaki iki heyet, birlikte
·
200 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.