Gönderi

296 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İskenderiye Dörtlüsü
Lawrence Durrell bu seriye ‘çağdaş sevgi’yi irdelemek diyor. İlk kitap Justine’de anlatıcı, Justine aşık olduğu zamanı yazıyor. İskenderiye’nin kozmopolit yapısı ile birlikte çeşitli karakterler ve ilişkiler ağı. İkinci kitap Balthazar ile birlikte gerçeklik değişiyor, anlatıya Balthazar’ın bakış açısı dahil oluyor ve karakterler derinleştiriliyor. Zaman kullanımı özellikle ilk kitapta dağınık. Sanat, insan doğası, etnik gruplar, dönemin siyasi ilişkileri de karakterler üzerinden irdeleniyor. “Kendi yeğlediğimiz kurmacalarda yaşıyoruz.” Balthazar kitabından Balthazar :) Daha önce ikinci kitapta anlatıcının değişmesiyle gerçekliğin değiştiğinden bahsetmiştim. (Instagram yorumumu kopyaladım.) Üçüncü kitap Mountolive ile birinci tekil şahış anlatıcı yerini tanrısal anlatıcıya bırakıyor ve kişisel ilişkileri şekillendiren siyasi ilişkileri öğreniyoruz. Gerçeklik bambaşka bir boyuta taşınıyor. Akdeniz’in incisi İskenderiye, Ortadoğu’ya açılan bir kapı. İngilizlerin sömürge politikaları, İskenderiye’de farklı etnik grupların siyasi-dini girişimleri bu kitapta detaylı anlatılıyor. Biraz İngiliz:) Burada şunun da altını çizeyim, ilk kitap Justine’de bizi karşılayan ‘beş insan soyu’ söylemi hikaye sürecinde karşımıza sık çıkıyor. Hesiodos’un Theogonia kitabında geçer ilk beş insan soyu. Zaten mitoloji, siyaset, tarih, sanat, psikoloji üzerinde yükselen bir kurmaca. Dördüncü kitap Clea ile yine anlatıcı Darley’i okuyoruz. Yaşadığı Yunan adasından ayırılıp yıllar sonra İskenderiye’yi ziyaret ediyor. Geçen zamanda yaşan olaylar ile ziyareti ve sonrasında yaşananlar. Geçmişe dönük bazı sırlar açığa çıksa da aslında yeni bir hikaye var. Son kitapta aktarılan olayların ardında bambaşka bir gerçeklik olabileceğini de çok düşündüm. Kısaca seri hakkında düşüncelerim bunlar. Akşit Göktürk’ün Justine’de bilgilendirici bir sunuşu var, Lawrence devam kitaplarına notlar yazarak da okuru bilgilendirmiş. Zaman zaman yorulduğumu hissetsem de severek okuduğum bir seri oldu. İlk ve son kitap Darley’in duygusallığı ile biraz atmosfer ağırlaşıyor, Balthazar ve Mountolive’de ise daha farklı anlatımlar var. Değişen gerçeklikle üslup da atmosfer de değişiyor. Verebileceğim tavsiye, geniş zamanınız olduğunda okuyun. Seriye ara vermek ya da uzun sürelere yaymak kopmalara neden olabilir. Justine’de geçen çok kısa bir olay, son kitapta detaylı karşımıza çıkıyor. Tam bir bellek romanı, sanırım bu yüzden Kayıp Zamanın İzinde ile çok kıyaslanıyor. Tabii şiirsel anlatım, uzun betimlemeler, insan ilişkileri de ortak ögeler. #ülkerince çevirisi ve Mountolive 1984 Azra Erhat Çeviri Ödülü’nü almış. . . . #iskenderiyedörtlüsü #lawrencedurrell
Mountolive
Mountolive
Clea
Clea
Balthazar
Balthazar
Justine
JustineLawrence Durrell · Can Yayınları · 20171 okunma
·
1.829 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.