Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
6/10 puan verdi
KALECİNİN PENALTI ANINDAKİ ENDİŞESİ (1970) / Peter Handke
1995 yılında Wim Wenders tarafından sinemaya aktarılan “Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi” adlı bu roman, çağdaş Alman yazarlarından biri olan Peter Handke’nin dildeki boşluğu ve hiçliği en iyi şekilde anlatırken, yazarın dildeki ustalığını da gözler önüne seren başarılı romanlarından biridir. Romanın içerisinde okurun kendisini farklı yerlerde bulmasına olanak tanıyan Peter Handke, Avusturyalı romancı ve oyun yazarıdır. 2019 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü almıştır. Evvela şunu söyleyeyim: Ben futbol kitaplarını çok severim. Ancak bu kitabın ismiyle içeriği arasında çok somut bir ilişki yok denebilir. Yani bu bir futbol kitabı değil. Romanın kahramanı eski bir kaleci ve kalecilik deneyimi onda tüm hayatı boyunca etkili olan tecrübeler bırakıyor, o kadar. Romanda, montajcı ve daha önemlisi bilinen eski bir kaleci olan Josef Bloch’un hayattaki yabancılaşması, yalnızlığı ve öğle öncesi kendisine işten çıkarıldığının bildirilmesiyle başlayan ve bundan sonra da hayatını duyduğu endişeden dolayı, kendi elleriyle yavaş yavaş nasıl mahvettiği ve uçuruma doğru sürüklendiği görülür. Duyduğu endişe hayatını tehdit etmekte, baskı altına almaktadır ki romanın bütününde, oyundan atılan bir kalecinin gözünden dünyanın boşluğunu ve anlamsızlığı da böylece hissedilir. Yazar romana neden böyle bir isim vermiştir? Kitabın sonlarında şöyle bir paragraf vardır: "Sağa baktı. Demek ki sola atacak. Ancak bütün penaltıcılar bunu yapıyor ve bunu o da, ben de biliyoruz. Yani o, benim onun sağa baktığımı görüp sola atacağını önceden bildiğimi bildiğinden, sağa bakıp yine de sağa atacak olabilir. Peki ya bunu da düşündüğümü düşündüyse. Yani sağa bakmasına rağmen, herkesin baktığı tarafın tersine attığımı bildiğimi bilip yine de sağa atacak olduğunu kestirdiğimi düşünüyorsa sola atacaktır o zaman. Evet, ama ya sağa bakmasına rağmen sola atacak olduğunu önceden bildiğimi düşünüp buna rağmen sağa atacağını da kestirdiğimi fark edip sola atmaktan vaz geçtiğini…" Roman boyunca kahramanımızın bu tedirginliği üzerinde taşıdığını görürüz. Yazarın yoğun anlatımı sayesinde, benzersiz betimlemelerle, anlık tasvirlerle karşı karşıyayız. Belli bir olaylar zincirine sahip olmayan bu roman, zaman dilimi olmaksızın bir paragraftan diğerine hızla akıp giderken, karakterin birden fazla kişiliği olduğunu, sürekli olarak kendi algılamalarından ve gördüğü her şeyden rahatsız olduğunu bize göstermektedir. Peter Handke de bu eserinde dili ne kadar başarılı ve etkili bir şekilde kullandığını bize gösterir. Olayları etkili ve çarpıcı bir biçimde sunan bu eser, bunu anlatım, dil ve ifade gücüyle sağlar. Böylece insanlara, olaylara ve toplumlara, farklı ve daha geniş bir perspektiften bakma imkânına sahip oluruz. O halde, Handke'nin kullandığı bu malzemeleri en iyi şekilde sergilerken, bu yeteneğini özenli bir biçimde ortaya koyması, Handke'ye ve eserine farklı bakmayı gerektirmesinin yanında okura da farklı bakış açıları, tatlar sunduğunu ve bu duruma da okuyucuyu bizzat tanık ettiğini söyleyebiliriz.
Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi
Kalecinin Penaltı Anındaki EndişesiPeter Handke · Ayrıntı Yayınları · 2016505 okunma
··
217 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.