Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Bu cellatlar, ne iyi insanlar!
İncelemeye, ''Acaba ben bu karakterin yerinde olsaydım, neler düşünürdüm, hangi duyguların pençesinde kıvranırdım ve kalemimden neler dökülürdü? diye düşünerek yazdığım küçük bir deneme ile başlayalım. İki saat sonra, toplumu şu an olduğundan daha iyi bir hale getirmek ve insanların Fransa sokaklarında güven içerisinde yürüyebilmelerini sağlamak için başımı bir sepetin içinde güvende tutacaklar! Dans gösterileri yapılacak cesedimin yanında, kalabalığın çıkardığı derin bir can çekişi andıran uğultular arasında; bir yanlışı başka bir yanlış ile düzeltmek, bir kötülüğe başka bir kötülük ile karşılık vermek gebe çoğunun kucağında. Korkuyorlar, biliyorum. Bir gün benim yerimde olabileceklerini düşündüklerinden saldırıyorlar üstüme, kendi kıyafetlerini giydiriyorlar bana. Zerre anlamadıkları, anlamaya bile çalışmadıkları ama küçük bir tereddüte bile kapılmadan çarmıha gerdikleri peygamberiyim onların. Bilirim, hüküm vermek anlamaya çalışmaktan daha kolaydır ve bir insanın kafasını koparmak onu yeniden topluma kazandırmaktan daha ucuzdur. Hiç kuşku yok ki toplum daha aşağılıktır celladın parmaklarından, toplum daha acımasızdır giyotinin paslanmış kısmından. Eminim ki soğuk kaldırımlarda, yalınayak dolaşan ve günün büyük bir çoğunluğunu karnını doyurmaya çalışmak için türlü türlü kötülüklere bulaşmak zorunda kalan bir serseri yerine, her konuda kayıtsız şartsız kralla aynı fikirde olan bir dalkavuk olsaydım idam cezamı kaldırmayı ya da ertelemeye düşünebilirlerdi lakin bir dalkavuğun hayatı, bin serseriden daha değerlidir. Ya bunca ateşi bir parmak hareketiyle söndürebilecek olan kral, şu an hangi sarayında hangi güzelin koynunda kendini avutmakta ve fakirlerin omuzları üzerinde yükselen altın duvarlarının ardında mutlu mu? Bir insan, neden Tanrı rolünü oynamakta, bu dünyada engel olabilecekken mevzuyu bilenmez bir diyara bırakmakta? Ya her ölümlüye okunduğu için değerini kaybetmiş sözcüklerle dolaşan şu rahip, hangi Şeytan'ın avukatlığını yapmakta? Ve mahkumun saçını nahifçe okşayan cellat, akşam eve döndüğünde o kanlı parmakları ile kızının yüzünü nasıl okşamakta? Ne kadar çitilerseniz çitileyin yerdeki kanı temizlikçi kadınlar, insan yüreğine kazınmış duygular çitilemekle çıkmaz, yasalar ve kanunlar, insan öldükten sonra işe yaramaz... Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan Victor Hugo, ilk baskısının isimsiz(yazar) olarak yayınlandığı eserinde; sadece zamanındakilere değil, gelecek kuşaklarda da olabilecek idam cezalarının kaldırılması için bir serzenişle karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki eserindeki karakteri seçerken bilinçli bir şekilde; istisnai, özel, halk tabiri ile; arkası kuvvetli bir karaktere değil de herhangi bir suç nedeniyle, herhangi bir gün idam edilen sıradan bir insanı seçmeyi uygun görmüştür. Zannımca Kitabın ön sözü içerisinde okuduğumuz; acımasızca katledilenler insanlar, infaz çeşitleri, siyasetçilerin olaylara bakış açıları vb. ürkütücü ve soluk kesen bilgiler/durumlar ve aynı zamanda - kitaptan bağımsız olarak- giyotinin adını almış olduğu kişinin de kendi yarattığı canavara kurban gitmesi bilgisi (Bazı kaynaklarda giyotinle değil, şirpençe hastalığından öldüğü de yazıyor.) karakterin duygusal durumunun da insan zihninde daha anlaşılır olmasını sağlıyor. Şu an bulunduğum noktada ise beni en çok etkileyen durum, yukarıda da küçük bir dokunuş yaptığım gibi; idama mahkum edilen kişinin, ''Haklı mı haksız mı, pişman mı değil mi, '' gibi sorulara odaklanmaktan ziyade, direkt karakterin hâletiruhiyesini hissedebileceğimiz en sızılı konumu, gerçekler üzerine yaptığı ustaca tasvirler ile gözlerimizin önüne sermesidir. Bazı Bilgiler ve Ek Görüşler : . Joseph-Ignace Guillotin, giyotinin doğrudan kaşifi olmamakla birlikte infaz kararı için bu makinenin kullanılmasını öneren kişidir. Aletin kendi ismi ile anılması üzerine ailesi hükümetten alet için bu ismin kullanılmamasını istemiş, sonunda soyadlarını değiştirmişlerdir. . Mahkumunun kim olduğu ve ne zaman infaz edileceği gibi bilgilerin yazılı olduğunu broşürleri satarak tabiri caizse: ''Yangından mal kaçıran...'' insanlara Victor Hugo'nun "Kanla kirlenmiş bu paradan daha iğrenç bir şey düşünebiliyor musunuz?" sorusu, gerçekten de düşünülmeye değer değil mi?
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,2bin okunma
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.