"Ancak insanlar ne yazık ki bağlanacakları limanları, sevgililerini, dostlarını seçmekte de tıpkı ebeveynlerini seçmekte olduğu gibi özgür değiller. Yaşam onlara bunları sunuyor ve sonra ellerinden alıyor, ve asıl zor olan da yaşama “evet” diyebilmek." Tutku, pişmanlık ve özlem dolu acı veren bir aşk hikayesi… Gençliğinde farkettiği eşcinsel duygularını bastırmak -bir nevi kendinden kaçmak için-Paris’e giden David, bir restoranda garsonluk yapan Giovanni ile tanışınca adeta kendini buluyor. Ancak bu ilişki toplumsal değer yargıları karşısında tökezliyor ve “elalem ne der” kaygısının getirdiği seçimler iki aşık için trajik sonuçlara sebep oluyor. Giovanni’nin odası ne kadar bir mekan olsa da yazar muhteşem tasvirleri ile adeta can vermişti. Aslında kitabın esas karakteriydi oda. David ve Giovanni’nin ilişkisiydi. David için bu oda ilk girdiği andan beri kaçmak istediği, onun yüzleşmekten korktuğu şeylerin dört duvar karşılığıydı. Giovanni için ise eh, kendisiydi işte. Kitap boyunca David’in kararsızlığı ve yaşadığı kimlik karmaşası beni mahvetti. Zaten yüreğimi en çok burkan da David’in kendisiyle barışmaktan korkmasıydı. Yaşadığı ikilemlerle kendi ve hayatta asla ondan başkasını sevebileceğini düşünmediği aşkını mahvetmesiydi. David her şeyden kaçan bir korkak olduğu için tamamen onu suçluyorum. Kitap evet, çok güzeldi ve okurken kahroldum. Neyse, insanlar bazen kötüdür ve her dedikleri doğru anlamına gelmez. Çıkın, gezin, okuyun, araştırın ve kendi doğrularınıza ulaşın. ——Bu arada kitap bir çok yönüyle bana yine bir kitaptan uyarlanan “Brokeback Mountain” filmini hatırlattı. Bu iki eser birbirine o kadar benziyor ki. Giovanni’nin odası ve Brokeback Dağı aynı şeyi temsil ediyor. Bu kitabı beğendiyseniz bu filmi de izlemenizi öneririm ya da filmi izlediyseniz ve beğendiyseniz Giovanni’nin odası da beğenirsiniz.

Giovanni'nin OdasıJames Baldwin · Yapı Kredi Yayınları · 2020610 okunma

·

112 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

berfin