Gönderi

360 syf.
·
Puan vermedi
·
26 günde okudu
tanı bunları, tanı da büyü!
Rehber niteliğinde bir kitap Alıç Ağacı ile Sohbetler. Prof. Dr. Hikmet Birand, bir edebiyatçı değil ama kitabın yazım dili o kadar sade, güzel bir türkçe ile de yazılmış ki, yazarlığıda övülmeyi hak ediyor. Kitabın ilk yayım tarihi 1968 yılıdır. 14 Ağustos 1971 tarihinde tüm mal varlığını ve kitabın tüm haklarını gençlerin eğitimine katkı sağlamak adına Türk Eğitim Vakfı'na bağışlar Prof. Hikmet Birand. 1972 yılında vefat eder ve doğa aşığı bu insanın vefatından 25 yıl kadar sonra TÜBİTAK tarafından tekrar baskılarla yaklaşık 25.000 adet kasar basılıp, satışı yapılır. 2014 yılına gelindiğinde, yazarın adının yaşatılması, kitabın alanındaki başarısı da göz önünde tutularak, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ve Tema Vakfı işbirliği ile 2014 yılında tekrardan bastırılır. Bu arada, bu kitabın sunuş kısmını kaleme alan Prof. Dr. Tuna Ekim Hocanın katkılarıyla hazırlanan
Alıç Ağacının Gölgesinde Anadolu Bozkırları
Alıç Ağacının Gölgesinde Anadolu Bozkırları
kitabı da ayrı bir emek ürünü benim nezdimde. 2019 yılında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanmış olan o kitabın hazırlanışı ve hayata geçiriliş hikayesi de o kadar uzun ki, Tuna Ekim Hocadan daha önce dinlemiştim :) Gelelim Prof. Dr. Hikmet Birand'a. O, bitki sosyolojisi alanının kurucusu olarak bilinen, ülkemizde arazi çalışmalarına dayanan bilim dalını başlatan bilim insanı, botanikçimiz. "Botanik" çok harika bir kelime değil mi? Dilimize Fransız dilinden geçmiştir "Botanique" Dünyaya tekrar gelseydim seçmek isteyeceğim ilk meslek olurdu herhalde. Yazarımız bunu hem eğitimci olarak yapmış, hem de bu alanda okumayan bizlere de tarihe not düşmek niteliğinde bu eseri bırakmış işte. Bu kitapta ekolojiyi anlaşılır bir dille anlatıyor. Türkiye'nin bitki örtüsünü, toprağın yapısını, suların canlanmasını, kayaların oluşumu, karaların nasıl canlandığını, bitkilerin tohumlarının nasıl dağıldığını, erozyonun oluşum sebeplerini, ormanları ve tabii ki insan etkilerini. Hepsini ve daha fazlasını anlaşılır, basit bir dil kullanarak anlatıyor. Benim bu kitaptan Akademisyen Cihan Erdönmez'in katıldığı bir radyo programındaki söyleşisi sırasında, 2021 yılında haberim olmuştu, (53 yıl sonra, bu bir dram) daha önceki bir tarihte de doğa ile ilgili kitapları ayrı tuttuğum klasörüme de aslında kaydetmişim ama unutmuşum ya da çok önemsememişim. Cihan Erdönmez, fikirlerini ve hayatı yaşayış şeklini kendime çok yakın bulduğum değerli bir insan, (doğa aşığı, yürümeyi çok seven, Yaşar Kemal'in çok büyük bir hayranı ve et yemez, daha ne olsun) sanırım bu yüzden o bahsettiğinde daha çok içselleştirdim. Evet, kitap yazsa okunur ama şimdilik Yeşil Gazete'de yazmaya devam ettiği köşe yazılarını okumaya devam ediyorum. Bu kadar Cihan Erdönmez güzellemesinden sonra asıl kahramanlarımıza geri dönelim. :) Bilmem Ankara'yı kim sever ama ben hiç sevmem. İçindeki kültürel miraslar, değerli müzeler haricinde, yaşamak anlamında sevmem. Arada eş dost ziyareti olmasa gitmem. Ama bugün o Alıç ağacı, Dikmen'in ardındaki Çal Dağı'nın doruklarında, aynı yerinde tek başına hala duruyor olsaydı ne düşünürdüm; elbette kitabı okurken, hatta alıç ağacının bir gün aynı yerde olmadığını okurken gözlerimden akan yaşları silerken düşündüğümü, gidip onu görmeyi, gölgesinde Hikmet Birand gibi düşünebilmeyi. Niye böyle hissettim, çünkü sohbetler sanki yanı başımda yapılıyor, o kadar sıcak, öyle cana yakın. Belki mevsiminde gidersem bir iki meyvesinden de ikram ederdi, hoş olmaz mı alıç meyvesi? Olmaz mı hiç. Dikmen Alıcı'nı her mevsim ziyaret ediyor doğa aşığımız ve sohbetler uzun uzun devam ediyor, ikisi de anlatıyor, her şey saygı çerçevesi içinde muazzam. Bu arada insanlara olan kızgınlığını da dile getirir tabii bizim alıç ağacı, haklıdır da. İnsanoğlu her devirde doğayı kendi malı gibi hoyratça kullanmıştır. Uzatmayayım dedikçe uzuyor.. Bu keyifli kitabı okuyun, hatta sadece tek başınıza da değil, sevdiklerinizle okuyun, çocuklarınıza anlatın. Başta dedim ya, rehber niteliğinde bu kitap diye. Mesela; incir yerken yediğinin ne olduğunu bilmesin mi? Gelincik çiçeğinin böceklere nasıl çiçek tozu ikram ettiğini, bitkilerin nasıl döllendiğini, eğrelti otlarının bundan 260 milyon yıl öncede yaşayan otlar olduğunu ve doğadaki etkilerini, likenlerin üzerinde bulunduğu kayaları parçalayarak toprak oluşumuna nasıl katkı sağladığını bilmesinler mi? Üzerinde yaşadığımız bu gezegeni tanımadan onun kıymetini bilmek mümkün değil, ne bir ağacın ne bir karıncanın. Kıymet bilenlerden olmamız dileğiyle... Ahmet Arif'in dediği gibi; "Bunlar, engerekler ve çıyanlardır, Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Tanı bunları, tanı da büyü..." Aşımıza, ekmeğimize de, kitabımıza, düşüncelerimize de pranga takmak isteyenlere inat... İyi kitaplar okumanız dileğiyle…
Alıç Ağacı İle Sohbetler
Alıç Ağacı İle SohbetlerHikmet Birand · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2014176 okunma
··
589 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.