Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kamp Günlüklerim 4
Bu hafta ki yolculuğumuz Denizli’ye 56 km uzaklıkta olan Buldan Süleymanlı yaylası oluyor. Cumartesi günü iş çıkışından sonra yola çıkıyorum. Arkadaşımla Denizli’nin çıkışında buluşup yola koyuluyoruz. Sarayköy mevkiine doğru yol alırken, yolda mobiletle giden yaşlı amcaya denk geliyorum. Amcayla yarışmaya başlıyoruz. Yol İniş olduğu için ilk başta amcayı geçiyorum. Yol rampa olmaya başlayınca yaşlı amca beni geçip gidiyor. Bu hafta İnceyiz kanyonuna gitmek için hazırlanmıştık. Bazı aksiliklerden dolayı İnceyiz kanyonuna gidemeyince Buldan yaylasına gitmeye karar verdik. Bu hafta nedendir bilmiyorum ayaklarım pedalleri zor çeviriyor. Arkadaşıma saygısızlık olmasın diye eşlik ediyormuş gibiyim. İçimde bir hüzün var çözemediğim… Yola çıktıktan yaklaşık 10 km sonra arkadaşım çok geride kaldığını fark ediyorum. Petrol ofisinin önünde durup arkadaşımın telefonla arıyorum. Herhangi bir sorun olmadığını devam edebileceğimi söyledikten sonra yola devam ediyorum. Sarayköy ilçesini geçtikten sonra Menderes Tekstilin yanında bulunan markette mola verip su ve yiyecek alıyorum. Marketin içinde vakit geçirip arkadaşımın gelmesini bekliyorum. Yaklaşık 10 dk. sonra arkadaşım geliyor. Beraber su ve yiyecek bir şeyler yedikten sonra yola koyuluyoruz. Tosunlar mevkiine gitmek üzereyken yolda arkadaşımın iç lastiği patlıyor. Yedek iç lastiğimiz olduğu için arkadaşımın iç lastiğini el birliğiyle değiştirip yola devam ediyoruz. Bir sonraki mola yerimiz Yenice kasabası yol ayrımındaki çeşme oluyor.10 dk. mola verip yola devam ediyoruz. Yol buradan itibaren yokuş olması bizi yavaşlatıyor. Arkadaşımın hep geride kalması dikkatimden kaçmıyor. Kendisine sorunca moralinin biraz bozuk olduğunu söylüyor. Bende konuyu çok uzatmadan kamp kurunca konuşuruz deyip. Keyfinin yerine gelmesi için uğraşıyorum. Buldan rampası bitmek bilmiyor. Yolda bisikletten inip yaklaşık 1 km yürüyorum. Sonunda Buldan Yol ayrımına gelince bizi daha sert bir yokuş karşılıyor. Yaklaşık 4 km sonra Buldan İlçe merkezine ulaşıyoruz. Namaz molası verip namaz kıldıktan sonra yolda İtfaiye görevlileri bizleri çağırıp oturmamız için yer gösteriyorlar. Meraklı olan bu arkadaşlar bizi soru yağmuruna tutuyorlar. Bizde yol hakkında bilgi almak için sorular soruyoruz. İtfaiyeci arkadaşlar yolun çok yokuş olduğunu, zor gideceğimizi söylüyorlar. İlçede kamp için alışveriş yapıp tekrar yola koyuluyoruz. Yaklaşık 8.5 km lik yolumuz var. Navigasyonu izleyerek yola koyuluyoruz.2 Km den sonra sert yokuşlar bizleri karşılıyor. Ben artık bisikletle çıkamıyorum. Bisikletten inip yürümeye başlıyorum. Yolda anlamsızca yürürken. Yıllar önce bir sabah namazı sonrası Palandöken dağına tırmanmak için çıktığım yolculuk aklıma geliyor. En son o zaman bu kadar yokuş olan bir yola tırmanmıştım. Palandöken dağına tırmanmaya başladığımızda dağın orta kısmında çok acıkmıştık. Arkadaşım yanına dört adet salatadan başka bir şey almadığı için Dağın ortasında yiyecek bir şeyler aramıştık. Yiyecek bulamayınca dağa tekrar tırmanmaya başlamıştık. Tırmanmaya başladığımız dağın zirvesine ulaştığımızda yanlış dağa tırmandığımızı fark etmiştik. Artık açlığa daha fazla dayanamayıp geri dönmüştük. Aklımdan bunlar geçerken bir yandan da karanlığa kalmadan kamp alanına ulaşmak için neler yapabilirim diye düşünmeye başladım. Arkadaşıma aramızdaki mesafeyi fazla açmaması için uyarıyorum. Aklıma yoldan geçen kamyonetlere otostop çekme fikri geliyor. Yolda giderken bir yandan da yanımızdan geçen kamyonetlere otostop çekmeye başladım. Kimse bizi almayınca yola odaklanıp biraz daha hızlı gitmemiz gerektiğine karar verip devam ettik. Karanlık çöktükten sonra saat 21:30 gibi Süleymanlı yaylasına ulaşıyoruz. Arkadaşımla göl kenarında kalmaya karar verip yer belirledikten sonra çadırlarımızı kurmaya başlıyoruz. Rüzgâr çok şiddetli olduğundan çadırlarımızı kurmakta zorlanıyoruz. Çadırlarımız uçmaması için kazıklarını çakıyoruz. Çadır kurma ve yerleşme işlemi bittikten sonra ateş için ormandan kurumuş ağaç parçaları topluyoruz. Çadırları ormandan uzak bir yere kurmaya özen gösteriyoruz. Ateşi çadırımızın yanında bulunan beton borunun içinde yakıyoruz. Yiyeceklerimizi hazırlarken aniden itfaiye sireni çalmaya başlıyor. Yanımıza itfaiye görevlisi gelip burada ateş yakmanın yasak olduğunu söylüyor. İtfaiye görevlisine durumu anlatınca bizi anlayışla karşılayıp, gerekli bilgilendirmeleri yapıp uzaklaşıyor. Karnımızı doyurup çaylarımı içtikten sonra ben uyumak için çadırıma geçiyorum. Gece rüzgârın sesine uyanıyorum. Rüzgâr o kadar şiddetli ki çadırı alıp gidecekmiş hissi veriyor. Tekrar uykuya dalıyorum. Bir daha uyandığımda rüzgârın çadır üzerindeki etkisini azaltmak için çadırın her iki tarafındaki kapıları birazcık açık bırakıyorum. Sabah saat 09:00 gibi uyanıp çadırdan çıkıyorum. Arkadaşımı uyandırmak isterken onun çoktan uyandığını görüyorum. Çadırlarımızı topladıktan sonra kahvaltı yapıp doğanın keyfini çıkartıyoruz. Yaylanın havası o kadar güzel ki arkadaşım bir türlü geri dönmek istemiyor. Saat 12:00 sularında Denizli’ye dönmek için yola çıkıyoruz. Yol bu sefer inmek için çok eğimli olduğundan dikkatli bir şekilde inmeye çalışıyoruz. Bisikletimin frenleri iyi olmadığı için ben daha fazla dikkat ediyorum. Yokuşu inip Buldan’a gelince, Buldan da oturan arkadaşımızın evine onu ziyarete gidiyoruz. Arkadaşımızda bize Bundan dan başka hiçbir yerde yiyemeyeceğimiz Buldan simidi ve yumurtalı açma ikram ediyor. Buldan simidinin özelliği süt katılarak yapılıyor olmasıymış. Bu yüzden dolayı ağzınıza attığınız an eriyip gidiyor. Saat 13:30 gibi tekrar yola çıkıyoruz. Sarayköy’e gelince mola verip dinleniyoruz.30 dk. moladan sonra yola çıkıp Denizli’ye ulaşıyoruz.
·
156 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.