Gönderi

1808 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 16 days
“İnsanın içinde her gün olup biten savaş ve barışlar, dünyada olup biten savaş ve barışlardan daha kanlıdır, çetindir ve kalıcıdır.” Kitabı okumaya başlamak için bile kendi içinizde bir savaş veriyorsunuz. Ki bu savaşı barışa dönüştürüp bu bayramdaki tatili verimli değerlendirmek istedim. Kimileri dedi ki; “Bu kadar kısa sürede okumuş olmazsın, insanları kandırma…” Klasik okurken benim en önem verdiğim şey; - Okuduğum dönemde sorumluluklarımın yoğun olmaması, - Gece geç saatlere kadar oturup uyumadan geçireceğim zamanların olması, - Ve o kitabı okumayı diğer tüm kitaplardan daha çok istiyor, merak ediyor olmam. Klasiklerde yıldızımın barışmadığı tek nokta karakterler oluyor. Karakterleri de kafamda kodlayarak ya da bir ilişki haritası çıkararak ilk 100-200 sayfada zorlansam da ilerleyen sayfalarda rahatça okumamı sağlıyor bu yöntem. Kitap keşke 2 cilt olacağına 3 cilt olsaydı da bu kadar ağır olmasaydı okurken ağırlığından dolayı tek şekilde oturup okuyabiliyorsunuz bu da okuma sürenizi kısaltıyor. Kısa kısa parçalar halinde okumanız daha hızlı ilerletir sizi. Hem de merakınız taze kalır. Kitaptaki en büyük sorun çeviride sürekli yabancı kelimelerin dipnot olarak açıklamaya koyulması beni çıldırttı. Okurken yeter artık dediğim yerler oldu. Klasik eserlerin en büyük özelliği sadece o dönemle ve mekânla sınırlı kalmayıp hem dünyaya hem de çağlar ötesine sesleniyor olmasından kaynaklanır. İçerdiği muhteva açısından evrensel olmalıdır. “Savaş ve Barış’ı” okudum, bitirdim. Kitabı evrensel olma konusunda sıkıntılı buldum. Kitap tamamen Napolyon’un Rusya seferini ve Rusların zaferini anlatıyor. Tamamen Rusya tarihini anlatan tarihi roman diyebiliriz. Tarihi anlatırken yazar kendine üç aile seçiyor ve bunlar üzerinden 20 yıllık bir süreci, savaşı merkeze koyarak anlatıyor. Bu aileler ve kişileri seçerken de elit tabakadan insanları seçiyor. Neredeyse halktan kimseye yer vermiyor. Tolstoy bunun sebebi açıklarken de halktan kişililerin dikkat çekmeyeceğini ve onları yazmayı sevmediğini söylüyor. Peki, halkı anlatmayı sevmeyen bir yazar, nasıl başarılı bir yazar sayılabilir? Bir savaş kitabı evrensel olmaktan uzaksa siz ondan ne beklersiniz? Size o savaşı okurken yaşatmasını, sizi savaşın içine sokmasını, savaşı bizzat hissetmenizi… Peki, “Savaş ve Barış” savaş hissini size tam olarak yaşatıyor mu? Aklım bir savaş hissini bile size yaşatamayan bir savaş kitabının bu kadar değerli olmasını kabullenemiyor. Bir yazar bu kadar kalın bir kitapta savaş hissini size veremiyorsa kitaptan ne beklersiniz? Akıcı olmasını… Daha doğrusu tüm romanların zaten akıcı olması gerekir. Akıcı bir roman her zaman başarılı bir roman da olmuştur. “Savaş ve Barış” ise akıcılıktan çok uzak. Kitap boyunca merak duygusu nerdeyse yok diyecek kadar az. Daha siz kitaba başlar başlamaz yazarın romanı kesip araya girmesiyle savaşı Fransa’nın kaybedeceğini anlıyorsunuz. Genel olarak bende merak uyandırmayan ve edebi olarak da çok bir şey kattığını düşünmediğim bir kitap için bu kadar yorulmuş olmak beni üzdü. Ama en azından artık “Savaş ve Barış’ ı okudun mu? Çok kült bir eser.” Denildiğinde bir fikir belirtebileceğim.
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201921.2k okunma
··
2 plus 1
·
1,633 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.