Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bitmeyen bir duygu yoğunluğu... Spoiler içerir!!
Serinin ikinci kitabı tam bir duygu karmaşası, güven ve insanları sorgulatan, kafa karıştıran, şaşırtan bir biçimdeydi. Hala neye uğradığımı bilemedim. Galiba bu karmakarışık bir yorum yapacağım çünkü çok fazla şey yaşandı, hepsini hatırlamıyor olabilirim bile... İlk olarak Perry ve Aria ne kadar da aklı başında insanlar, baya etkileyici. Zaman zaman bazıları hayal kırıklığına uğratacak gibiydi ama yapmadılar. Perry ile başlayalım, gerçekten iyi bir Kan Lordu ve herkes ona inanmasa da ne kadar da kararlı biri olduğunu görmek şaşırttı. Reef bile ona karşı çıktığında yine de başın dikine gitmesi hoşuma gitti. Evet Aria'ya bağlı olabilir fakat halkı için en doğrusunu yapmaya kalkması beni etkiledi. Kitap boyunca bende bir Bilici'ymişim gibi Perry'nin duygularından etkilenip durdum. Yazar dili oldukça iyi olduğundan dolayı her duyguyu bende hissettim ve bende sürekli karmakarışık haldeydim. Bilici olmak kötüymüş gibime geldi. Perry nerdeyse Kirra'ya kapılması ise beni hayal kırıklığına uğratıyordu. Yine bir miktar kızgındım çünkü Kirra'ya az da olsa baktı ve onu kandırmasına ve kafasını karıştırmasına izin verdi. Nasıl Roar ve Aria'nın ona ihanet edebileceğine inandı hala inanamıyorum. Bu beni baya üzdü ve Roar'a saldırması gerçekten tam bir hayal kırıklığıydı. Umarım bunun hesabını verecek bir sonraki kitapta çünkü bu konu öylece kapanmamalı. Perry'ye üzüldüğüm nokta ise çok fazla sorumluluğun ona yüklenmesi ve herkesin üstüne gittiği bir zamanda Aria'nın da zehirlendiği için onu terk ettiğini düşünmesi. Onu koruyamadığı için kendini suçlaması kalbimi kırdı. Pıt pıt :(( Gelelim Aria'ya, çok güçlü bir karakter. Evet kusursuz değil fakat aklı başında biri. Çok sevdim gerçekten. Perry'yi düşünmesi ve ona olan sevgisi, Roar'a karşı dostluğu ve bağlılığı, olayların karşısında duruşu derken her şeyiyle çok sevdim. Aslında söyleyebileceğim çok bir şey yok çünkü bu kitapta Perry daha ön planda gibiydi. Ama duyguları, düşünceleri ve davranışlarını mantıklı buldum, bende olsaydım aynısı yapardım diyebilirim. Roar'a gelirsek... Ah bu kitabın bence parlayan yıldızı. İlk kitapta çok dikkat etmedim ona, sevip sevmediğimden bile emin değilim fakat şu an galiba favorim karakterim olabilir. Mükemmel bir insan, herkesin tasvir ettiği gibi muziplik yapan, insanları rahatlatıp güldüren, samimi ve yakışıklı biri. Aria'ya karşı davranışları inanılmaz güzel ve saf. Sonunda bir kitapta bir erkek ile kadının mükemmel dostluğu, hatta dostluktan öteye giden ama asla romantik olmayan bir ilişki gördüm. Bi ara Aria gibi fazla yakınlaşmalarını bende sorguladım fakat neden açıklamaları, düşünceleri ve davranışları çok saf ve temiz. Ama evet Aria ve o birlikte olsalar diye düşünmeden edemedim :) Ama ama yazar gerçekten çok acımasız, nasıl Roar'ı mutsuz yaparsın ya nasıllllll. Hala inanamıyorum Liv'in öldüğü, Roar'ın kalbi kırıldığına dayanamıyorum. İyi ki yanında Aria var, harika biri ve onu düşünceleriyle boğması beni çok rahatlattı. Roar, üzümlü kekim umarım Liv ölmedi bilmiyorum bir şekilde mutlu olsun, hatta gerekirse herkes mutsuz o mutlu olsunn :( Cinder bir diğer sevdiğim karakterler arasında ve onu bu kitapta biraz daha tanıma fırsatı buldum ama hala oldukça merak ediyorum onun hikayesi. Kitapta çok fazla ekstra karakter bulunuyor fakat olumlu olumsuz çokça düşüncem var. Soren'i sevdim, Hess'i sevmiyorum, Sable'i zaten hiç sevmemiştim. Talon'u seviyorum ve ona üzülüyorum, Liv'i tam sevecekken çok üzüldüm, Reef'i severim ve liste uzayıp gidiyor. Son kitabı çok fazla merak etmemi yanı sıra, geriye çok fazla sır kalmamış gibi, umarım son kitapta her şey güzel sonla biter, özellikle Roar açısından...
Bitmeyen Gecenin İçinde
Bitmeyen Gecenin İçindeVeronica Rossi · Pegasus Yayınları · 2015147 okunma
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.