İş yerinde ofisimde çalışırken, kapımı stajyer öğrenci çaldı. Başımla, gel işareti yapınca usulca kapıyı açıp içeri girdi. Müdürüm size bir soru sorabilir miyim dedi. Buyur sor dedim. İş yerindeki çalışanların hangisi en yüksek maaş alıyor. Ben ona göre kendime meslek seçeyim deyince, tebessüm ederek sen öğlen molasında odama gel sana anlatayım deyip gönderdim.
Öğlen yemek molasından döndüğümde ofisin kapısında beni beklediğini gördüm. İçeri buyur ettikten sonra, kanepeye oturmasını işaret edip, bende sandalyeye oturup sorusuna cevap vermek için hazırlandım. Kendisini rahat ve önemli bir birey hissetmesi için elinden geleni yapıp. İki çay söyleyerek karşılıklı çaylarımızı içip konuşmaya başladık.
Kaan 16 yaşında 11.sınıfa geçmiş, gözlemlerime göre biraz içine kapanık bir çocuk. Kendisine, iş yerimizde aynı mesleği yapan insanların birbirinden farklı maaşlar aldığını söyledim. Kaan tecrübeden (meslekte geçirdiği zaman )dolayımı böyle bir şey var diye sorunca. Hayır, tecrübesi daha az olup ta daha yüksek maaş alanlar var. Önemli olan yaptığın işin kalitesi diye ekledim. Hayatın boyunca hangi işi yaparsan yap. Önce yaptığın işi severek yapman gerekiyor. Yaptığın işe saygı duyman gerekiyor. Severek yapmadığın bir meslekte hiçbir zaman başarılı olamazsın. Sevmediğin bir işi, aşk ile yapamazsın. Saygı göstermediğin işin piri olamazsın. Mesleğini aşk ile yapan her zaman güzel paralar kazabilir, bence sen her şeyden önce severek yapabileceğin bir iş seçmelisin. Bunun içinde geç kalmış sayılmazsın dedim. Hatta paradan daha önemli erdemler olduğunu da ekledim. Kaan’a iş yerinden ve günlük hayattan bazı örnekler vererek anlattıklarımı pekiştirmesini sağladım…
İş yerine gelen stajyer öğrencileri çağırıp onlarla baş başa konuşma yapmaya çalışırım. İlk önce hayallerini sorarım. İlerideki yapmak istedikleri mesleklerini sorarım. Sonra öğrencilere göre konuşmalar yapıp yol göstermeye çalışırım.
Stajyer öğrencilerle bu konuşmaları yaparken hepsinin gözündeki ışığı görebiliyorum. Bazı öğrenciler hayallerinden bahsederken o kadar heyecanlı anlatmaları beni çok mutlu ediyor. Bazı öğrencilerinse hiçbir hayali yok. Belki yol gösteren birisi olmamıştır. Belki de yaşadığı ortamdan dolayı hayal kurmamıştır. Onlara hayal kurmak bir işin başlangıcıdır. Sonrası ise hedefe gidecek doğru yolu seçip vazgeçmeden o yolda ilerlemeleri gerektiğini söylüyorum. Dünyanın ailenizden, çevrenizden ya da buradaki iş yerinden ibaret olmadığını, ufuklarını genişletmeleri gerektiğini söylüyorum…
Merhum Oktay Sinanoğlu’n unda dediği gibi, ‘’Bir Millet Her Nesilde Yeniden Doğar’’ yeniden doğan her nesile yol göstermek gerekiyor. Maddi manevi yeni nesillerin yardımcısı olmak gerekiyor. Başta ülkemiz ve İslam Âlemi olmak üzere kurtuluşumuz bu nesillere bağlıdır. Yeni nesile bencilce davranmak yerine onlara her türlü konuda yetişmeleri için yardımcı olmak boynumuzun borcudur bence…
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun üzerinde durduğu başlıca konular;
Bir Millet Her Nesilde Yeniden Doğar.
Yani bir milleti yaşatan kendi gelenekleri ve binlerce yıldır gelen kültürüdür.
Kültür; Hakkâri’de bale gösterisi yapmak değildir.
Çağdaşlık; Moda’nın ara sokaklarında köpek gezdirmek değildir.
En korkunç sömürü zihinlerin köleleşmesidir. Madenlerin, işletmelerin sömürülmesinden daha tehlikelidir.
Bizde böyle sahte çağdaş ve sahte aydın kesim yetiştirilmiştir. Bizde demeyelim. Her sömürgede böyle sahte çağdaş ve aydın sınıfı yetiştirilmiştir. Bunlar kendi kültüründen kopup kendi halkından tiksinen, kendi kültürüne yabancı, ama arada halkçılık edebiyatı yapan tipler yetiştirilmiştir. Sonra da bunlar Türkiye'nin başına bela edilmiştir.
Toplum, Kültür ve Din Mühendisliği yapılmakta.
Batılılar için diğer insanlar insan olarak görülmemekte...