Gönderi

538 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Merhaba sevgili okur, Dune Rahibeler Meclisi, Dune evreninin 6. ve son kitabı. Yine ağır okunan ve düşünsel yönü ağır basan bir kitaptı. Yine hayali bir evrenden, bize kendi dünyamızdan bahsediyor aslında. Her konuda hak vermek zorunda değiliz tabi ama yazarın bakış açısı genişleten bir kalemi olduğu kesin. Yönetim şekilleri, siyaset, insanlığın devamı, güç ve iktidar hırsları…vb. bulacağınız bir kitap. Kitap hakkında ne söylesem spoiler içereceği için kitabın içeriğinden ve olaylardan hiç bahsetmeyeceğim. Okuyup bitiren varsa eğer sonu ve yine sondaki iki karakter hakkındaki görüşünü mesajlardan iletirse sevinirim. Zira bu konunda konuşmak isterim. Kitabı yazar tamamlayamamış ama oğlu yazarın notlarından oluşan devam kitapları yazmış. Okuyacağımı sanmıyorum ama bir bilgi olarak burada dursun diye düşündüm efenim. Puanım: 8/10 Herkese keyifli okumalar olsun efenim… Alıntılar: * Geçmişten seçtiklerini bugünle karşılaştır: Sonuçları öğren… Geçmişi hatırlamayanlar onu tekrarlamaya mahkumdur. * İnsanların sözleriyle inkar etseler de eylemleriyle sürekli doğrulukladıkları bir şey var. Barış adını verdikleri huzur ve güvenlik ortamını aradıklarını söylerler. Oysa bunu söylerken bile nifak ve şiddet tohumları atmakla meşguldürler. * Alelade ve sıradan şeyleri yeni bir açıdan gösterebilen bir insan korkutucu olabilir. Fikirlerimizin değişmesini istemeyiz. Böyle talepler karşısında tehdit edildiğimiz hissine kapılırz. “Önemli şeyleri zaten biliyorum!” diye düşünürüz. Sonra değiştirici gelir ve eski fikirlerimizi bir kenara atar. * Canlılar tehdit altındayken daha çok ürer. * Büyüyen her canlı ihtiyaç duyduğu bir şeyi bir başka canlıdan alır. * Kapalılık… Yüksek duvarlar inşa edip değişimi dışarda tutmak ne kadar cazip. Burada, kendimizden memnun halde, konfor içinde çürümek. * Elinle tutamayacağın silahlar vardır. Onları sadece zihninle kullanabilirsin. * İnsan tek bir şeye fazla odaklanırsa diğer yeteneklerin de körelme olur. Yaptığımız şeye dönüşürüz. * Mesele kazançtır her zaman. Bunun kinik bir görüş olduğunu kabul etse de doğruluğunu engin deneyimlerden biliyordu. İnsan doğasının bu çıkarcı yönünün ortadan kaldırma girişimleri pratikte başarısız olmuştu. Sosyalist ve komünist sistemler kazancı ölçen sayaçları değiştiriyordu, o kadar. Devasa idari bürokrasilerde… Sayaç erkti. * Bizi biçimlendiren baskılardır, onlara dirensek de direnmesek de. Baskılar ve biçimlenmeler… Hayat buydu işte. * Sadece gözlemci olmakla yetinirsen kendi hayatını daima ıskalarsın. Hedef şöyle ifade edilebilir: olabildiğince iyi yaşa. Hayat bir oyundur; kurallarını öğrenmek istiyorsan içine dalıp oyunu sonuna kadar oynamalısın. Yoksa sürekli değişen bir oyun karşısında şaşırıp bocalarsın. Oyuna katılanmayanlar sızlanır ve daimi şansızlıklarından yakınır genellikle. Şanslı olmanın biraz da kendi ellerinde olduğunu görmeyi reddederler. * İnsanlar beklenmedik şeylerden nefret ederdi… * “Çağın gerekleri” bahanesine sığınma sakın!… Vicdanımızın sesinden ne kadar yoksun oluruz ki? Mesele bazen onu dinlemiyor oluşumuz sadece. * Tarihin yazılması, dikkat dağıtmaya yönelik bir süreçtir büyük ölçüde. Çoğu tarihsel anlatıda, bahsedilen büyük olayların gizli sebeplerine dikkat çekilmez. * Kurallar merhametsiz davranmaya bahane olur çoğu zaman. * Ölüm fenomeni varken hayattaki tüm bağlar geçicidir! Bürokrasilerin egemenlik gücüne eriştikten sonra mutlaka açgözlü aristokrasilere dönüştüğünü bilirsin mutlaka. * Unutma! Biz hacıyatmazlar gibiyiz: Ne kadar istersen it, her seferinde dik duruşumuzla geri döneriz. * Düşünmeden yaptığımız pekçok şey üzerinde düşündüğümüzde zorlaşır. Bir konu hakkında çok fazla bilgi edinmek insanı tamamen cahilleştirebilir. * Bir şeylere sahip olduğunu düşünmek bataklık konumda yürümek gibidir… Sahip olduğumuz her şeyi eninde sonunda kaybederiz. * Acı iyi bir öğretmendir. * Büyüklerin taleplerinden gına gelmişti. Buna “eğitim” diyorlardı. * Kendini gerçekten ikna edersen herkesi ikna edebilirsin; durmadan zırvalasan bile inanırlar sana. * İşleri karıştırmamaya çalışırsan genellikle karışırlar. … Hisler düşüncelerden hızlıdır. * Baskıcı kanunlar yasakladıkları şeyleri güçlendirir. Tarihteki tüm hukukçuların işini güvenceye alan, ince bir husustur bu. * Bir yerlerde işler kusursuzu yürüyorsa anla ki orada hataları örtbas eden biri var. “Gerçek gemiler sarsılır.” * Hep aynı kişilerin yetkilendirilmesi zamanla bürokrasiye yol açardı. * İnsan olmak. Mesele buydu. Fakat insan olmadan önce insanlığını hissetmek gerekirdi. * Güç, ahlaksızlaşabilecek kişileri çeker. Güç peşinde koşan herkese şüpheyle bakın. * Zulmün düşmanlarınızı güçlendirici bilgisi ile kendinizi dizginlemeniz gerekirdi. Zulmedilenler sonunda baş kaldırırdı ve o gün Tanrı zalimlerin yardımcısı olsundu. İki kenarı keskin bir kılıçtır bu. Zulmedilenler zulmedenleri daima taklit eder, onlardan öğrenirdi. İşler değişince roller de değişirdi… Yeni bir intikam ve şiddet yöntemi için sahne hazır olurdu. Roller değişip dururdu, bıktırana dek. * Siyaset: olabildiğince çok şey gizlerken tamamen açık ve içten gibi görünme sanatı. * Korkularınla yüzleşmezsan tepene çıkarlar… Evrendeki en korkunç şeyler insanın zihninden gelir. * Fırtınalar fırtınaları doğurur. Hiddet hiddeti doğurur. İntikam İntikamı doğurur. Savaş savaşa doğurur. * Bir şeyi tanımak istiyorsan önce onun sınırlarını tanı. Gerçek doğası ancak sınırlarını zorladığında görülebilir. Hayatın söz konusuysa sadece teorilere güvenerek iş yapma. * Kolay etkilenir bir çocuğa kötü davranırsan, o çocuğa kimseye güvenmemeyi öğretirsen intihara meyilli olur... Ya çabuk ya da ağır ağır intihar etmeyi seçer ama sonuç değişmez. * En büyük yönetim hataları, değişim ihtiyacının açıkça görülmesine karşın radikal iç değişikliklerde bulunmaya korkmaktan kaynaklanır. * Aklımdan geçenleri takip etmeli, orada beliren her düşünceyi sorgulamalıyım. İnsanın aklına durup dururken takılan düşüncelerin bir sebebi olurdu hep. * Öğrenme kapasitesini yavaş yavaş azalta şey büyümek değil, bilinen şeylerin artmasıydı. * Duncan Idaho;) “Bazen komedyen olduğunu düşünüyorum.” “Kendime gülemezsem işim bitmiş demektir.” “Kendi soğuk espirilerine de gülüyor musun?” “En çok onlara.” * “Kadere lanet olsun!” “Kaderin umursadığını sanmıyorum.” * Sınırları zorla! İnsanlar tuhaf zeminlerde dengesini koruyabilir. Tempoya uy. Düşünme. Yap. * İnsanlar içinde aynı şey geçerliydi. Onları kusurları sayesinde tanırdınız çoğu zaman. Cilalı yüzlerinden pek bir şey anlaşılmazdı. Onları doğru dürüst tanımak için içlerinin derinliklerine bakıp kuzularını görmek gerekirdi. Bir insanın değeri böyle ölçülürdü. Van Gogh kusursuz olsa Van Gogh olabilir miydi? * Tarih kitaplarının çoğu büyük ölçüde değersizdir çünkü önyargılıdır; güçlü cümleleri memnun etmek için yazılmışlardır. * Hiçbir liderin peşinden sorgusuz sualsiz gitmeyin asla. * Cehaletin çeşitli türleri vardır. En kötüsü kendi arzularının peşinden, onları incelemeden gitmektir. Bazen bunu bilinçsizce yaparız. Duyarlılığını keskinleştirir. Bilinçsizce yaptıklarının farkına var. Hep şunu sor kendine: Öyle yapmakla ve kazanmaya çalışıyordum?? * Hiçbir haz kalıcı olamaz. Hepsi geçicidir. “Bu da geçecek” lafın canlı evrenimizdeki her şey için geçerlidir. * Başarı, asıl tehlike buydu… Başarınla hava atarsan seni alaşağı etmek isteyen birileri çıkardı hep. Kıskançlık! * Tüm insanlarda doğuştan gelen bir hastalık vardır; mantığın en ısrarcı ve debileştirici düşmanı olan bu hastalığın adı kendini kandırmaktır. Olası dünyaların en iyi ve en kötülerine dramatik bir yön verir. Bildiğimiz kadarıyla bu hastalığa karşı doğal bağışıklık yoktur. Sürekli tetikte olmak gerekir. * Sağduyulu kişilerin yargılarını kanunlara her seferinde yeğlerim. Kurallar ve kanun kitapları rutin davranışlar yaratır. Rutin davranışlarsa genellikle sorgulanmaz, böylece de yıkıcı bir ivmeye sahip olur. * Duygululuk ile duygusallık arasındaki fark çok barizdir. Yolda birilerinin evcil hayvanını ezmekten kaçınmak duygululuktur. Hayvana ezmeyeyim derken yayaları öldürmekse duygusallıktır. * İnsan olmak böyle bir şey işte. Gençliğine tutunmaya çalışırsan dalga geçerek senden kaçar. * Savaş insanda ‘ye,iç ve mutlu ol’ psikolojisi oluşturur, bu da ahlaki çöküşe yol açar çoğunlukla… Savaştan kader inancı güçlenmiş olarak dönen gaziler (Sağ kurtulduğuma göre Tanrı böyle istemiş olmalı.) olsa da, güçlükle bastırılımış bir hınç taşıyarak dönenlerin sayısı daha fazladır; bu insanlar ‘kolay yolu’ seçmeye meyillidir çünkü savaşın stresi zamanlarda öyle yapıldığını pek çok kez görmüşlerdir. * Biz geçmişimizde yara izlerinin birikmesine izin vermeyiz. Yara izleri sergilendiklerinden fazlasını gizler çoğunlukla. * Alışkanlıklar insanın peşini hiç bırakmaz. İnşa ettiğin öz benliğin peşini bırakmaz. Vücudunu arayan, seni zaptetmek isteyen bir hayalettir o. İnşa ettiğimiz benliklerin bağımlısı oluruz. Yaptıklarımızın kölesi oluruz. * İnsanlık bir hayvan gibi hareket ederdi. O dev kolektif hayvanı yönlendiren güçlerse kabile zamanlarına ve öncesine dayanırdı, tıpkı insanların düşünmeden itaat ettiği başka pek çok güç gibi. * Savaşçı davranışların kökeni, ilk çağ denizlerindeki tek hücreli canlılara dayanır. Dokunduğun her şeyi ye, yoksa o seni yer. * En derin yeteneğimizi, ona en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanda reddediyoruz! * Jargonlardan sakının. Genellikle cehaleti gizler ve pek bir şey öğretmezler. * Başkalarının akıntısına kapılmak, nehrin dönemecinde karşımıza ne çıkacağını bilmemek hoşumuza gitmiyor. Nehrin üstünden uçmayı yeğleriz daima, oysa hakim bir pozisyonda olmak için diğer akıntıların parçası olarak kalmak gerekir. Her akıntıda öngörülemez şeyler bulunur. … İnsan muhafazakarlaşırsa süprizlere karşı hazırlıksız olurdu. * Mantık kördür ve genellikle sadece kendi geçmişini bilir. * Aşırılıktan sakın. Fazla eleştirel olma, yoksa düzeltmen gereken şeylerin sayısı giderek artar ve işin içinden çıkamaz hâle gelirsin. Fanatikler aşırı uçlarda gidip gelir. Bu konudaki yetenekle şaşırtıcıdır. * Kalplerindeki sırları kimseye açmamaları öğretildi… Tehlikeli yakınlıklar. Törpülenen en derin hisler. Kimsenin eline sana vurmakta kullanabileceği bir sopa verme. * Özgürlüğü ararsan arzularının esiri olursun. Disiplinli olursan özgürlüğü bulursun. * İşe yarar seçimler, bilgilendirici hataların potasından çıkar. * Nihayetinde her şey bilinir çünkü bildiğinize inanmak istersiniz. * Evrene dair yanıtlar tehlikelidir. Mantıklı görünmekle birlikte hiçbir şey açıklamıyor olabilirler. * Yuvanızdan ayrılırken yanınıza ne alırsınız? Her şeyi yanında götürmeye çalışanlardan mısınız? Yoksa sadece gerekli şeyleri mi alırsınız? * Gerçek konfor istiyorsan, yaşadığın ev sana saldıracak şekilde döşenmemeli… Özellikle de bilinçaltına yönelik saldırı olmamalı. * Bazı atalarımız saldırıdan önce gemilerini yakardı. Geri çekilmeleri mümkün olmasın diye. * Yargılarınızı dillendirmekte acele etmeyin. Gizlenen yargılar genellikle daha etkili olur. Tepkileri yönlendirebilirler ve etkileri ancak iş işten geçtiğinde fark edilir. * Olabilecek ama olmamış şeyler. Bunlar artık önemli değildi. Olan şeyler… Bunlar önemli. * Kontrollü olmak da bir çeşit hırs yaratır. * Dengenin sırrı yoktur. Dalgaları hissetmeniz yeter. * Bazı dalgalar insanı batırır. Ama tekrar yüzeye çıkıp dalgayı sürmek gerekir. Yedi kez batsan sekiz kez çıkacaksın. İnsan çok tuhaf zeminlerde bile dengesini koruyabilir. * Gerçeği kabullen, acı bir içkiyi yutar gibi. * Sadece olgunlaşmamış insanlar intikam almak ister.
Dune Rahibeler Meclisi
Dune Rahibeler MeclisiFrank Herbert · İthaki Yayınları · 20201,568 okunma
·
506 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.