Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
GÜLERYÜZLÜ SOHBETLER / MEHMET GÜLERYÜZ Mehmet Güleryüz daha çok ressam kimliğiyle tanıdığım bir sanatçı idi. Bu kitabını görünce sohbet arasında okumak istediğimi söyledim ve can dostum bana doğum günü hediyesi olarak sürpriz yaptı, okumak ancak kısmet oldu. Kitap; 1990 - 95 yılları arasında Votre Beaute dergisinde yayınlanan röportajlarından derlenmiş. Rengi, ışığı, sözü, aklı, aşkı, inancı sanata dönüştürüp, hem yaşamlarını hem çevrelerini güzelleştiren insanların yüreğinden dökülen kelimelerin kitabı. Ressamdan yazara, gazeteciden tiyatrocuya, foto muhabirinden operacıya, mimardan iş kadınına Türkiye’nin önde gelen güçlü, duyarlı, yetenekli ve naif insanlarını bizimle buluşturuyor Mehmet Güleryüz kelimeler aracılığıyla. Aziz Nesin, Abidin Dino, Avni Arbaş, Ali Ulvi, Erol Akyavaş, Mualla Anhegger, Selim Turan, Şakir Eczacıbaşı ve genç yaşta yitip giden Zehra Yıldız gibi birkaçı aramızdan ayrılmış, sanata gönül koymuş pek çok insanı da bu sayede sevgiyle anma fırsatı buluyoruz. Dostluğa ve sanata dayalı yakın ilişkilerinden hareketle sorduğu içten ve doğrudan sorularla Mehmet Güleryüz, onların bilmediğimiz pek çok yönünü, iş ve sanat yaşamındaki maceralarını kimi kez gülümseyerek kimi kez duygulanarak okumamızı sağlıyor. Bu birbirinden farklı yaşamlarda, satır aralarında hem kendimize ilişkin şeyler buluyor hem de ders niteliğinde, yol gösterici pek çok ipucuna ulaşıyoruz. Kitabın ismine de yakışır bir şekilde, sanki onlar karşımızdaymışçasına, gülen bir yüzle adeta onlarla sohbet ediyoruz. (Tanıtım bülteninden) Kapak Resmi: Mehmet Güleryüz "Anladılar" Tual üzerine yağlıboya, 2006, 146x114 cm, Demsa Koleksiyonu. Abin Dino röportajında:" Arif Dino kadar, çizgi bakımından namuslu birini tanımıyorum; çünkü çizginin de namusu olabiliyor. Çizgide yalan söylememek önemli. Yalan söylememek, dışa saygı bir anlamda, ama ondan da daha önemlisi içe saygı, içten duyulan nesneye, heyecana, kızgınlığa vs. saygı." Bu sözleri okuyunca içim bir tuhaf oldu; neden derseniz; ikisi de sanatçı kardeş, biri diğeri için övgü dolu sözleri kendi röportajında söylüyor. Kardeşler arası rekabet, çekişme yok ( aynı günümüz gibi); sevgi, saygı, takdir var. Bu nasıl bir terbiye, yetiştirilme, bağlılıktır. Saygı duymamak, takdir etmemek elde değil. Avni Arbaş bir anısını anlatırken: "Jacques Prevert okuduğum bir sanatçıydı, bir resim ve mektup yolladım. Ufak bir notla Prevert'ten cevap geldi; 'I. Dünya Savaşında işgalde, Fransız askeri olarak İstanbul'daydım ama maalesef İstanbul'da üç şeyden başka hiçbir şeyle tanışamadım. Birisi çayhane, birisi meyhane, birisi de hapishane.' diyor." Üzücü, o dönemde bile mutlaka farklı şeyler vardı, belki işgal etkisidir. Kitapta 21 röportaj var; her biri birbirinden değerli kişilikler; onlardan en azından birer cümle alıp paylaşmak isterdim ama bu da kitaba yakın olurdu. Çünkü öyle güzel konuşmalar, sohbetler, fikirler, bilgiler var ki hangisini seçeceğimi bilemezdim, kısaltamazdım. Bu kişiler arasında çok bildik isimler olduğu kadar bilmediğim, kaçırdığım isimler de var. Bu yüzden benim için değerli kitap hakkında her zaman ki gibi yorum yapmayacağım, yapamayacağım. Kitabın bana kattıkları: Bildiğim isimleri daha yakından tanıdım, bilmediğim sanatçılarla da tanışmış oldum. 1- Behiç Ak: karikatürist olarak biliyordum oysa çocuk kitapları da yazıyormuş. Üstelik yurtdışında özellikle Japonya'da çok seviliyor ve satıyormuş. 2-Zehra Yıldız: yurtdışında ödüller almış, opera sanatçımız. Erken ölümü yüzünden kaçırmışım. 3-Selim Turan: ressam, heykeltıraş. Yurtdışında yaşadığı için adını bilmiyorum. 4-Erol Akyavaş: ressam, o da ABD'ye yerleşmiş o yüzden takip edememişim. 5- Canan Beykal: Ressam, eleştirmen. Avusturya'ya yerleşmiş. 6- Ali Ulvi Ersoy: karikatürist. Benim karikatür takip ettiğim dönem öncesi. 7- Adnan Varınca: ressam. Paris'e yerleşmiş.8- Mübin Orhon: 1947’de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. İktisat doktorası yapmak üzere 1948 yılında Paris’e giden sanatçı bu şehrin canlı sanat ortamının etkisiyle resme yöneldi ve Paris'e yerleşti. 9 - Mualla Anhegger Eyüboğlu: ilk kadın mimar. Beni en çok şaşırtan isim. Mina Urgan ve birçok anı / sohbet kitabı okuduğum halde Sabahattin ve Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun kız kardeşi olduğunu atlamışım. Bunları araştırıp, okurken fark ettim ki çeşitli dallarda çok sanatçımız yurtdışında yaşamayı tercih etmiş. Bizim açımızdan üzücü bir durum, hep beyin göçü deniliyor oysa yetenek göçü de çok olmuş. Öğrendiğim terimler; Espace: Ara, uzaklık. Pentür: Yağlıboya tablo anlamında kullanılır. Kökeni Fransızcadır. Boyama. Boya resim sanatı. Abstre: soyut. Pure: saf, temiz. Intime: samimi. Interieur: iç (duvarlar). Emprovize: doğaçlama. Tradisyonel: geleneksel, gelenekçi. Disküsyon: tartışma. Büyük keyifle okuduğum, hem eğlendiğim, hem öğrendiğim, hepsini paylaşmak istediğim sohbetlerden birkaç alıntı: Bizde sıcaktır renkler. Paris çok güzeldir ama gridir. Karadeniz acı yeşildir; iki tabiatı alın, yan yana koyun, farklıdır. Burası güneş memleketi. (Adnan Varınca - ressam) Türkiye toplumunda sanatçı dökuman bırakmalı diye düşünüyorum edebiyatta. Kendimi hep saklıyorum kitaplarımda. Bir toplumu anlamak için tarih yetmez. Mutlak surette edebiyata ihtiyaç vardır. 19. yüzyıl Rusya'sına bakalım. Eğer Dostoyevski, Tolstoy olmasaydı, mümkün değil, o tarihi anlayamazdık. Edebiyat bunu anlatır insana. Aynı şekilde 19. yüzyıl Osmanlı'sının içinden çıkamamamızın çok önemli sebeplerinden biri romanın olmamasıdır. (Alev Alatlı - yazar) Türk milleti, korkunç tüketici, çocukluğundan başlayarak tüketici. Bu çocukları yetiştirmenin ilkelerinden biri de onları üretici yapmak. Hizmet üretmek, teknolojik, hayvansal, tarımsal ürünler ya da düşünce üretmek... (Aziz Nesin - yazar) Benim için renk simgesel bir olay değil. Beyaz saflık, siyah matem gibi düşünülmemeli. Psikolojik katmanlara karşılık gelen bir renk sıralaması var gibi. ( Bilge Alkor -ressam ve sanatçı) Dünyanın artık eğitimde gittiği yer, öğrenmeyi öğrenen insanlar yetiştirmek. Artık tek ekol, tek disiplin yetersiz kalıyor; dünya çok kompleks, çok büyük ve yaşamda karşılaşılan sorunlar çok karmaşık. Yetişen çocukların öğrenmeyi öğrenen, bilgi edinmiş, takım oyunu oynayabilen ve bütün bunların yanında kişiliklerini geliştirmeyi başarmış gençler olması gerekiyor. Kendine saygılı, ne istediğini bilen, kendisiyle huzurlu, kendini ve toplumu seven insanlar yetiştirmek önemli. ( Güler Sabancı- iş insanı) "Sanat yaşamı yansıtmaz, izleyicinin kendisini yansıtır." Oscar Wilde
Güleryüzlü Sohbetler
Güleryüzlü SohbetlerMehmet Güleryüz · Ayrıntı Yayınları · 201110 okunma
·
344 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.