O gece - ilk kez- olağandışı bir şey oldu: Kurt güldü. Ona o kahkahayı kimin -ya da neyin- attırdığını bilmiyorum. Belki bu yüzden olay gözümde daha da müthiş bir şekle büründü: Kurt' un başını arkaya atıp kahkahasını koyvermesi (orada olsaydınız ne demek istediğimi anlardınız), gırtlağından gelen o tuhaf ama bir o kadar da doğal ses -sanki bedeni herhangi bir fiziksel eylemde bulunması imkansız, eğri büğrü, kırılgan bir iskeletten, bir kahkaha makinesine dönüşmüş gibi bir gülüş. Kurt'un gülmesinin en ilginç yanı on çok yakışması ve onu bir zamanlar sık sık ve kolaylıkla gülen biriymiş gibi göstermesiydi.