Dijital bir çağın paydaşlarıyız ve kişisel bilgilerimize vakıf siber bir evrende sürekli dijital ayak izleri bırakarak yaşıyoruz. Cep telefonlarımızdan, bilgisayarlarımıza; sosyal medya uygulamalarından en küçük alışveriş sitelerine kadar kişisel bilgilerimizle donattığımız siber teknoloji, artık her şeyin merkezinde bir hâl aldı. Sağlıktan emniyete, eğitimden ülke savunmasına kadar her şeyin siberleştiği, yani birbirine bağlı olmaya evrildiği günümüzde ise kişisel verileri süpergüce dönüştürmek mümkün. Kimilerine göre 21. yüzyılın petrolü olan kişisel veri, bu tanımı da gölgede bırakarak siber bir nükleer güç hâline geldi. Zira Microsoft başta olmak üzere çeşitli teknoloji üreticileri, kişisel verileri saklayan devasa büyüklükte binalara ihtiyaç duydu. Süreç o kadar öngörülemez hızda ilerledi ki, tüm Dünya’da bu yapıların sayısı hızla arttı ve genişledi. Kötü yanıysa şu: Bu veri depoları siber saldırılara yeterince korunaklı değil ve üçüncü kişilere karşı tatmin edici bir gizlilik sunmaktan çok uzakta. En basit örnekle somutlayacak olursak: Kişisel olasılık hesapları yapılmamış, mantık süzgecine tabii tutulmamış ve ihtiyaç nedenine karar verilmemiş yüzlerce uygulamaya ev sahipliği yapan telefonlarımız, teknolojik kolaylık sağlayan bir cihazdan ötedir. Modern telefonlar Devlet’e bir evin iyiden iyiye aranmasından çok daha fazla bilgi sunar. Telefon evde bulunan çok hassas kayıtları dijital biçimde içermesinin de ötesinde, bir evde asla bulunamayacak çok geniş yelpazede bilgileri de içerir. Bu nedenle adeta kişisel veri mahremine dönüştürdüğümüz telefonlar, üçüncü kişi veya devletlere karşı savunulması öncelikli olan alanlardan biri oldu. Artık ülkeleri değil; ülkelerin bilim, sanat ve teknoloji önderlerini fetheden, hatta teknolojik projelerini hortumlayan gelişmiş ülkeler için bu besleyici bir mahrem olsa da bizim gibi gelişmekte olan ülkelere büyük zararlar vereceği kesin. (Zira ülkemizde Bayraktar İHA ve diğer millî silah bilgilerinin birkaç kez çalınmaya çalışıldığı söz konusu olmuştu.) Teknolojinin insan yaşamını kolaylaştırma ve yaşam standartlarını yükseltme gibi temel varoluş ilkelerinden epeyce uzaklaştığı günümüzde, gerek teknoloji şirketlerini gerekse de devletleri temel hak ve özgürlükler konusunda sorumluluk almaya, kişisel veri gizliliğini koruma ve saygı duymaya itecek toplumsal irade ve bilince ihtiyacımız var. ABD ve çoğu AB ülkesinde bu bilinç, somut bir şekilde söz konusu. Ancak maalesef paydaşı olduğumuz diğer Dünya ülkelerinde böyle bir bilincin filizlenmesinden de öte, teknoloji okuryazarlığı konusunda dahi ciddi tecrübesizlikler var. Hâl böyleyken aleyhte gelişen teknolojik sonuçlara müdahale edecek stratejileri üretmekten ve bir an önce devreye sokmaktan başka çaremiz yok.

Araçlar ve SilahlarCarol Ann Browne · Kronik Kitap · 024 okunma

·

186 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Muhammed DALKILIÇ