Gönderi

İkimiz mi desek Beraber hiçbir şey yaptığımız yoktu Beraber yürüyoruz desek, o kendiyle yürürdü Aramızda binlerce insan vardı belki, Ben aramızdaki mesafeyi o günlerde görmüyordum Üstelik aramızı yoklayan şeytanlara Büsbütün kızıyordum. Otursak o kendiyle oturur gibi mutsuzdu Ben onunla oturur gibi Çayımı bir güzel içerdim, Fatma’nın gözlerini içerdim Huysuzluk etti mi, içim ürperirdi huysuzluğundan Nasıl desem, korkunç bir uğursuzluk Düşen nar gibi etrafa saçılmış olurduk sanki Ben onda yoktum -evinden bile sayılmazdım Elbiselerimiz ayrı, susuşlarımız, korkularımız; Böylece biz bir bütün sayılmıyorduk. Ben kendi kendime severdim O kendi kendine sevmezdi Bir elmaya dokunmuyor gibi Isırmıyor gibi şeffaf yanlarından Her şeyde eksik, her şeyde mutsuz Paltosuna sarılı bir yalnızlık gibi Çıkmış gibi uykusundan bir sübyanın İşte öylece kendi kendine. Ben üzgünsem onunla birlikte üzgündüm Onun karaltısından filan üzgündüm Ayaklarının çarpmasından birbirine Bir sütun gibi döndüğü zaman yüzünü Onu bakmamak ordusu sanırdım İşte orada kahrolurdum, Aramızda bunca bina varken Bunca sözcük bunca duvara çarparken Fatma’yla ikimiz iki oyuncak gibi yan yana Sadece yan yana. Aramızda binlerce insan vardı Ben aramızda masa var sanırdım çayımın en şehvetli yanı dudaklarımın ıslatırdı Sonra bir gün nedense Fatma’yla ikimiz kaldık O ikimizken biz yorganları sevdik ve bütün çarşafları ve sıcaklıkları Benim kalbim ondan sonra ağrıdı.
Sayfa 30 - izdihamKitabı okudu
·
253 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.