Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
Bu Zarafet'i tanıyorum... Tanıdıkça tanımlıyorum. Tanımladıkça buluyorum. Ve işte, bir yönü ile daha tamamlamaya devam ettim bütündeki gizli kalmışları. Masal tadında bir Serçekuş ile... Tanımak ve onun gücüyle tanımlamak kaç gün sürer, kaç ay, kaç yıl... Bütüne ne zaman ulaşırız? Kaç yaşanmışlığa değmemiz gerekir “Tamam, buldum.” diyebilmek için? Daha kaç sayfaya dokunmalı? Tanımak hiç biter mi? Zaman ilerledikçe, bilinenler arttıkça tanınırlık ayyuka çıkar ve bize yine de eski heyecanını sunar mı? Yahut dokundukça, üzerine bilinmişliğin tozları sindiğinden... Eskir mi? Ya da Zarif’çe bir deyişle; “her gün, her gün ve her gün” gördükçe; heyecanı büyüdükçe büyür mü? Tanımak, tanımlamak ve bulmak... Heyecan, heyecan ve heyecan. ... İşte öncelikle bu şekilde düşündürmeye başlıyor Serçekuş. Kitaplığıma konduğu günü hatırlıyorum. O gün bugündür kanatlanmayı bekler durur sayfaları. O gün neden bugün oldu? Bilebilir miyim? Bu biliş için ellerime bırakılmış dokunuşlar da vardı şüphesiz ve iradem dışında kalanlar da. Yetkim dahilinde olanı ve olmayanı bildiğim takdirde bilişin sırrına erecektim, böyle diyordu Serçekuş. Sahi, yetki kimdeydi? “Yetki dedim ha! Demek biri adına yetki söz konusu. Kim olabilir o, O. O’na O’na O’ndan.” Kitabın bu kısmında göze çarpan küçük “o” ve o/ndan büyüğe doğru yapılan geçişe aşinasınız değil mi… o ve O. Fazla söze ne hacet. … Şöyle bir elimizde evirip çevirelim kitabı. Arka kapağına baktığınızda, başlangıçta masal anlatıyor sanabilirsiniz zira kapakta “çağdaş bir masal” diye başlayan birkaç cümle mevcut. Çocuk edebiyatına ait bir ürün, yazısı da cabası. Hangi çocuk diye soracak oluyorsunuz okuduktan sonra. Ben, yetişkin olmuş ve içindeki çocuğu da yaşatmaya devem etmiş olan kişi, demek istiyorum bu “çocuk” olarak tabir edilen okuyucuya. Çünkü buna sadece saf çocuk kitabı demek çok yetersiz kalacak. Bu okuyucu grubundan biri olarak, halihazırda devam edilmeyi bekleyen kitaplarımı çantada taşımam o gün için biraz sorun teşkil edeceğinden – kalınlıklarından ötürü- dışarıya çıkarken yanıma incecik bir şey alayım demiştim işte. Çantada keklik kitabı evet. O kitap o gün Serçekuş oldu. Kitaplara başlangıçlar bazen ciddi anlamda dikkatimi çeker. Zamanlamaları iyi olabiliyor. Hikayeleri... Serüvenleri... Kitabı sadece kitap olmaktan dışarıya taşıran; okumayı, kitabın içindekilerden fazlasıyla yoğuran bir süreç gerçekleşiyor. Nitekim Zarifoğlan gün doğumundan, onun muhteşemliğinden bahsederken; içinde bulunduğum otobüsün camını bir tabloya dönüştüren gün batımı ile yaptığım yolculuk hatırası bana bir hayli keyif verdi bu anlamda. Yol boyu manzarayı izlemek ile kitabı okumak arasında gidip geldim. Soru çok doğruydu; her gün gerçekleşen mucizevi şeyler bizlerde nasıl alışılmışlık hissi bırakıyor ve görmezden geliniyordu? Büyüdükçe büyümüyordu. “Alışkanlık ölümdür.” derdi edebiyat hocam, alışkanlık ile ne çok şey ölüyordu hakikaten. Ne çok heyecan yitiyordu. Bu sebeple alışkanlığa karşı bir başkaldırı her zaman olmalıydı ruhumuzun bir yerinde. Heyecanla karşılanmalıydı dünyamızın sevilen, beğenilen yanları. Alışkanlığa farklı bir açıdan bakarsak aslında, o ilk ve en gerçek olan karşılaşmaları her daim cebimizde taşımalıydık birer alışkanlık edasıyla. Her daim yenilenen bir ilk gibi. Buna alışabilir miyiz? Zevkle. … Kısa tutacağım, şu sıralar yazmak eylemi ile aramız limoni. Fakat kitaba değinme isteğim de vardı. Aslında pek çok kitaba değinme isteğim vardı. Nasip Serçekuş’a imiş diyelim. Ve bu limoni istekten ötürü sonuca bağlanıyorum hemencik: Kitapta bahsi geçen ve altının çizilmesi gereken düşünceler yukarıda değindiklerimle sınırlı değil. Serçekuş ve Avcı gibi karakterler, düşüncelerin aktarıcıları. Aktardıkları da çok kıymetli. Okurken çok yönlü düşünmeniz gerektiğini kaçıncı sayfada anlarsınız bilemiyorum ama bunu erkenden yapmanız gerektiğini not düşmek isterim. Mesela Zarifoğlu Güneş dedikçe gökyüzünden uzaklaşıyorsunuz yavaş yavaş; daha uzağa, daha erişilmeze ve de hep erişebildiğimize doğru… O nahif kalemi her zerrede hissediliyor ayrıca. Bunların birleşimiyle kitap sizlere bir çırpıda tadılacak hoş bir seda bırakmayı vadediyor. Demem o ki düşünüz peşine…
Serçekuş
SerçekuşCahit Zarifoğlu · Beyan Yayıncılık · 20151,955 okunma
·
1.343 görüntüleme
meltem okurunun profil resmi
resimyukle.io/r/KrNsq8Xayx Yarın yakalayacağım inşallah. :/
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.