Gönderi

496 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
2 Dünya Savaşı alternatif tarihi...
En sevdiğim roman türleri arasında “alternatif tarih” birinci sırayı zorlar. Ülkemizde maalesef ender rastlanan bir türdür. Okuduğum İngilizce ve Almanca örneklerinde kanıtladığı gibi, tarihi seven okurları tatmin edecek tarzda ve mantığa yakın bir alternatif roman yazmakta aslında çok zor bir uğraştır. Bildiğimiz tarihsel akış içerisinde belirli dönemlerde gerçekleşen bazı olayları vuku bulmamış veya gerçekleşmemiş olan olayları tam tersine tarihe damgasını vurduğunu varsayarak yazılan tarihsel kurgu ve bilimkurgu tarzı romanlar arasından dilimize kazandırılan en yeni örneklerinden birisidir. Tarihe ilgi duyan ve sürekli olarak okuyan hemen herkes, bence bir noktadan sonra, en azından kendi kafasında, alternatif tarihe temel olabilecek sorular sorar. Bunun, 20. Yüzyıl açısından temel örnekleri arasında “2.Dünya Savaşı’nı Almanlar kazansaydı ne olurdu?” veya “Ay'a ilk olarak Sovyet kozmonotlar ayak bassaydı ne olurdu?” gibi neredeyse tüm Dünya’yı etkileyen olaylarla ilgili olanları sık sık karşımıza çıkar. Özellikle Anglo-Sakson literatürde ve son 10-15 yıl içinde Almanca literatürde de giderek artan ölçüde örneklerine rastlanan bu türün, ülkemizde ki orijinal örnekleri maalesef çok az sayıdadır. Yabancı dillerdeki örneklerinden de oldukça az sayıda dilimize kazandırılmıştır. Televizyona uyarlanan diziler ve filmler aracılığıyla tanınan “Yüksek Şatodaki Adam”, “Babavatan” ve “SS-GB” başlıklı kitaplar Türk okuyucular arasında en çok bilinenlerdendir. 2017 yılında bunlara “Nazi Afrikası” başlıklı roman eklendi. Yazarı Guy Saville bunun bir üçleme olacağını açıkladı ve şu an itibariyle son kitap baskıya hazırlanıyor yanılmıyorsam. Ben, en azından ilk ikisinin tercümesi yapıldıktan sonra okumayı düşündüğümden ilk kitabı aldıktan sonra bir köşeye koyup bekledim. Ama ikincisinin tercümesini yapmaya kimse kalkışmayacak gibi gözüktüğünden daha fazla beklemek istemedim ve devamının gelmeyeceğini bilerek okudum. Alternatif tarihin temelini oluşturan “Öyle değil de şöyle olsaydı, ne olurdu?" sorusunu yazar, bu sefer Nazi Almanya’sı Silahlı Kuvvetleri’nin (Wehrmacht) 1940 yılı Batı Seferi için sormuş. Bazı tarihçilere göre, Almanlara tüm savaşı kaybettiren ünlü “Dur Emri!” verilmesi ne olurdu? Bu sorunun cevabı da, İngiliz Seferi Kuvveti’nden sadece birkaç bin askerin İngiltere’ye tahliye edilebilmesi, 45.000 kadarının öldürülmesi ve neredeyse bir milyonunun savaş esiri olması, şeklinde vermiş. Bunu takiben, Churchill istifaya zorlanır ve yerine geçen Lord Halifax Hitler ile bir barış anlaşması yapar. Aynı süreçte, Başkan Roosevelt Tarafsızlık Kanunu’nu kabul etmiş, böylece ABD’de savaşa dâhil olmamıştı. Sonrasında, çok kısa değinilse de, Hitler Stalin’i yenilgiye uğratır. Bunu takiben, 1943 yılında Kazablanka Konferansı’nda Afrika İngiltere, Almanya, Vichy Fransa’sı, İtalya, İspanya ve Portekiz arasında paylaşıldı. Kitabın başında, bu alternatif tarihe göre çizilmiş çok güzel ve faydalı bir Afrika haritası var. Ayrıca üç sayfalık bir giriş yazısı ile yazar, çıkış noktalarını anlattığı gibi birkaç kaynak kitap göstermiş. Bunlardan maalesef sadece bir tanesi dilimize kazandırılmış.(Mark Mazower / Hitler’in İmparatorluğu) Senaryonun başkahramanı olan eski paralı asker Burton Cole, evleneceği kadına alacağı çiftlik için paraya ihtiyaç duyduğundan Nazi Afrika’sının mimarı acımasız vali Walter Hochburg’un öldürülmesi görevini kabul eder. Zaten onunla geçmişi dayanan ucu açık bir hesaplaşması da vardır. Kitap boyunca Afrika’nın yerli kabileleri, Portekiz direnişi, İngiliz İstihbaratı ve Nazi Almanyası Silahlı Kuvvetleri ile SS arasındaki çekişmenin aktörleri de sık sık karşımıza çıkıyor. Kendisi gibi Fransız Lejyonu’ndan gelen üç eski lejyoner ile giriştikleri suikast başarılı olur; ancak dönüş yolunda baskına uğrarlar. Senaryonun gelişimi bir noktadan sonra, bana “Yaban Kazları” romanını hatırlattı. Kitabı okumuş veya filmi seyretmiş olanlar için önceden daha fazla bir tanıtım yapmak istemediğimden burada bir yorumumu kesiyorum. Diğer bir benzerlik Robert Harris’in “Fatherland” (“Babavatan”) kitabını okuyanların gözüne çarpabilir. Onun “aksiyon dolu” sürümü diyebilirim. Bir yerden sonra, hiç durmadan devam eden silahlı ve göğüs göğüse çarpışmalar insanı biraz zorluyor. Buna ek olarak, kitapta yer alan Nazilerin büyük bir çoğunluğunun klasik bir “Anglo-Sakson” tiplemesi olması sırıtıyor. Acımasızcasına vahşi, ama o kadar da aptal ve yeteneksizler. Tüm bunlar sizi rahatsız etmezse, bir nevi” İndiana Jones” filminin romanını deniz kenarında okumak istiyorum diyorsanız, daha iyisini zor bulursunuz. Kitabın farklı yerlerine serpiştirilmiş olan alternatif tarih açıklamaları da bu tarz bir macera romanı üçlemesi için yeterli kalıyor. Orijinali 2011 yılında basılmış bu kitabın dilimize kazandırılması bile altı yıl sürmüş. Umarım, üçüncü kitap basıldıktan kısa bir süre kalan iki âdeti dilimizde yayınlanır. 496 sayfalık kitap, Kahraman Türel tarafından bu tarz nefes nefese bir romanı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde çok güzel tercüme edilmiş. Basımı üzerinden fazla bir zaman geçmemiş bu kitabı sahaflarda bile çok uygun fiyatlardan bulabilirsiniz.
Nazi Afrikası
Nazi AfrikasıGuy Saville · Pegasus Yayınları · 201721 okunma
·
265 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.