Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

264 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Sizi Tom’la tanıştırayım: Çocukluk arkadaşım, aynı zamanda tek ve biricik roman kahramanım. Onun kahramanı da Robin Hood. Mutlaka tanıyanlar vardır ama rica ederim ona Tom Sawyer demeyin. Yalnızca Tom lütfen. ------------------------------------------------------------------------------------------ “Becky Thatcher. Senin adın ne? Ama dur, biliyorum. Thomas Sawyer." “O benim ceza adım. Uslu durduğumda herkes Tom der. Sen de Tom dersin, değil mi?" ------------------------------------------------------------------------------------------ Arkadaşım diye söylemiyorum aslında Tom iyi bir çocuk. Hep doğru olanı yapmaya, söz dinler bir çocuk olmaya çalışıyor ama ona müsaade etmiyorlar. Teyzesi, öğretmeni, kilise papazları, çevresindeki kötü niyetli çocuklar ve en çok da bizzat yaşamın kendisi. Durağanlığından, hiçbir yere gitmeyen salınımsız duruşundan bıkmış, usanmış. Çevresinde hareket olsun, zaman hızla geçsin, eğlenceli günler geçirelim istiyor. Gerçek anlamda keyifli zaman uzmanı Tom. Dayanamıyor sıkıcı işler yüklenilmesine, çok geçmeden de yaratıcı çözümler üretiyor. Örneğin herkesin takdir edeceği bir işe kalkışıp günlük tutuyor. Çevresinde olay olmayınca; kim, kaç gün, dayanabilir ki günlük tutmaya? O da müzik gurubu kuruyor, olmadı define aramaya başlıyor. Yaşamın kendisi sıkıcı Tom ne yapsın? ---------------------------------------------------------------------------------------- "Tom, sabırsızlıkla beklediği tatilin artık canlılığını yitirdiğini ve sıkıcı gelmeye başladığını fark edince çok şaşırdı. Günlük yazmayı denedi, ama üç gün boyunca hiçbir şey olmayınca bıraktı.” ---------------------------------------------------------------------------------------- Kilise, okul gibi kerameti kendinden menkul yerleri hiç sevmiyor Tom. Kapalı kutu gibi her an ben buradayım diye bağıran yapılarını doğaya aykırı buluyor. Her fırsatta buralardan kaçıp doğayla baş başa zamanlar geçiriyor. Binaların içinde gerçekleşenleri de insanın canını sıkmak üzere uydurulmuş saçma sapan şeyler olarak düşünüyor. Çalışanlar ise her an tuhaf, gösteri içindeki sıkıcı yapılarıyla Tom’u anlamanın çok uzağında. Korkulması, yeri geldiğinde dalga geçilip gününün gösterilmesi gereken insanlar bunlar. Bir kahramandan bekleneceği üzere Tom’un gelecek üzerine kurduğu düşünceleri de kahramanlara özgü. Öğretmen veya papaz, doktor, bu meslekleri aklının ucundan bile geçirmiyor. Hak veriyorum doğrusu. Bu mesleklerden hiçbir zaman kahraman çıkmaz. James Bond’u öğretmen, Süpermen’i papaz veya imam olarak düşünemiyorum mesela. Kahraman olabilmeleri için mesleklerini bırakmaları; nereden bulurlar bilmiyorum, maceracı bir ruh edinip en azından korsan olmaları gerekli. İspanya’nın Kara intikamcısı Tom gibi. Kahraman olarak Tom’un tek handikabı duygusal yapısı. Her şeyden çabuk etkileniyor. Dertlerine dert katıp içine gömülüyor. Koca dünyada kendini bir başına, yalnız hissediyor. Söylediğim gibi tam bir keyifli zaman uzmanı Tom. Acılarını yanına alıp medeniyetten kaçıyor, ıssız doğayı dinlerken kendine acıyarak keyif almanın yolunu buluyor. Kadınlar ve kızlarla çok ilgili, onlara ihtimamla yaklaşıyor. Tam bir centilmen olmasa da kahraman olmanın gereği onlara daima pozitif ayrımcılık uyguluyor. ------------------------------------------ ---------------------------------------------- "Onların sadece zorbalık etmesi yeter," dedi Tom. "Gemileri ele geçirip yakarlar, paralarını alıp adalarındaki korkunç yerlere saklarlar. Buralarda defineleri hayaletler ve yaratıklar korur. Korsanlar gemideki herkesi öldürürler. Onları kalasın üstünde yürütüp denize atarlar." "Ama kadınları adalarına götürürler," dedi Joe; "kadınları öldürmezler." "Hayır," diye onayladı Tom, "kadınları tabii ki öldürmezler. Böyle şeyler yapmayacak kadar soyludurlar. Ayrıca kadınlar daima güzeldir." --------------------------------------------------------------------------------------- Anadolu çocuğu algılarımdan olsa gerek eskiden Tom’u biraz şıpsevdi bulurdum. Sevgilisini bırakıp görür görmez Becky’e çılgınca aşık olması tuhaf gelmişti. Kızılırmak neresi Mississippi neresi. Mesafe farkı, kültür farkı ve en çok da benim gibi sıradan bir çocukla Tom’un farkı. Kahramanlara özgü duygular bunlar. Elbette bir kahramanın sevgilisi okulun en esaslı kızı olmalı. Ya okula çok daha esaslı yeni bir kız gelmişse? Kahramanlar nasıl davranırsa Tom da öyle davranıyor. Ne eksik ne fazla. Hayat o kadar sıradan ve monoton ki mutlaka bunu aşacak görünmeyen gizli güçler olmalı diye düşünüyor Tom. Cadılara ve şeytanlara, hayaletlere, yaratıklara, ruhların geceleri görünmeden dolaştığına inanıyor. Onlardan hem korkuyor hem de işine yarayacak büyüler öğrenmeye çalışıyor. Keyifli zaman üretirken kullandığı servetini de cebinde taşıyor. Kutu içinde kıskaç böcekleri, keneler, bıçaklar, iğneler, olta ipleri, misketler… Evet Tom, ayrılma zamanı dostum. Bu son görüşmemiz sanırım. Seninle arkadaş olmaktan daima onur duydum. Kendine iyi bak. #174582337
Tom Sawyer’ın Maceraları
Tom Sawyer’ın MaceralarıMark Twain · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202010,9bin okunma
·
541 görüntüleme
merih okurunun profil resmi
#127161446 Cebinde taşıdığı malzemeleri okuyunca... :)
Ayşegün Korkmaz okurunun profil resmi
Çocukluğumda okuduğum bir kitap. Geçen gün alışveriş yaparken alsam mı diye düşündüm, sonra vaz geçtim. Okunacak o kadar çok kitap var ki...
Varsız okurunun profil resmi
Evet haklısınız okunacak çok fazla kitap var… Sayıları insanın gözünü korkutuyor, benimkisi de zaten biraz tartışmasız mağlubiyet hissi, eziklik yani. :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.