Gönderi

724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bütün öfkelerimi toprağa götüreceğim. Yaşarken de anlatamadım kimseye.
Tutunamayanlar, uzunca bir zaman okumayı düşündüğüm, her zaman gözümü korkutan, ya yarım bırakırsam kaygısı ile elime alıp kendimi vererek okuyamadığım kitap. Ne desem ne söylesem yarım kalacak kitap ile alakalı.  Belli ki Oğuz Atay'ın da anlaşılma, anlatma derdi o kadar büyükmüş ki sığdıramamış kendini satırlara. Daha önceden Korkuyu Beklerken, Eylembilim romanlarını okumama rağmen hiçbiri Tutunamayanlar kadar zorlamadı beni. Bu kitabı okumadan önce Dostoyevski, James Joyce, Franz Kafka'dan en azından bir eser okumuş olmanız gerek bence, yoksa Oğuz Atay'ın yazım tekniğinde kaybolabilirsiniz ve sayfalar geçerken okuduğunuzdan aklınızda kırıntı kalmamış olabilir. Aynı zamanda kendi adıma da Oblomov'u okuduktan sonra bir kez daha okumam gerektiğini hissediyorum kitabı. Muhakkak ki sonu başka kapılara çıkacak. Kitabın en zor okuduğum bölümü Selim'in ardında bıraktığı şarkılar ve açıklamalarının olduğu bilgi yüklü o kısımdı kesinlikle. İlk okuduğumda bu kısımları okumayı başardıktan sonra nedense kitabın bitmesine 200 sayfa kadar varken bir türlü okuyamadım. Şimdi nedenini anlıyorum. Selim'in günlükleri ağır gelirdi belki bana. Selim ağır gelirdi. Onun hayata tutunamayışında bir parça kendimi görsem o zaman ben de kaybolur giderdim Turgut gibi. Bu yaşamın kötülüğüne dayanamayıp kendini kötülemekle çareyi bulmaya çalışıyor Selim. İçinde istediği gibi sürdüremediği bir yaşamın uktesi ve Günseli ile geç rastlaşmalarının pişmanlığı var belki de. Selim'i öldüren "hep bu inceliklerdi". Kitap boyunca vefalı bir arkadaş olarak Turgut, Selim'in ölümü ardındakini aydınlatmaya çalışırken siz de onunla beraber okuyor ve öğreniyorsunuz Selim'i. Turgut hayatını belli bir düzende yaşamış, büyük-küçük hayatta zaferleri olmuş biri ve Selim'in ölümü ile bu zaferlerin bir önemi kalmıyor. Zamanında yetişemediğinden ona, öldükten sonra anlamaya çalışıyor. Kitabın bazı bölümleri okumak açısından zorlayıcı olabilir. Oğuz Atay farklı yazım biçimlerini iç içe geçirmeyi seviyor ve belki de bir bakıma okuyucusunu da sınamak hoşuna gidiyor olabilir. Her satırda başka bir konunun içinde kaybolmuş buluyorsunuz kendinizi ve roman kesinlikle çok dikkat istiyor. Bunların sonucunda elinizde karmaşık hisler, sorgulayan bir beyin ve damağınızda müthiş bir olay kalıyor. Bu nedenle eminim ki Oğuz Atay'ın diğer kitapları da dahil olmak üzere başta Tutunamayanlar baş ucumda hep duracak. "Bütün hayatım boyunca cezalıydım: durmadan bir kafesin içinde dolaştım. Gittiğim her yere, üstü kapalı, demir parmaklıklı bu kafesi taşıdım."
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062,4bin okunma
·
418 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.