Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

90 syf.
10/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
< spoiler içerir > Kendimi fazlasıyla inceleme yazmak zorunda hissettiğim bir sonun ardından etkisi geçer geçmez buraya damladım. Günümüzün bana getirdiği bir acımasızlıkla her suçlunun cezasını aynı şiddette bulması taraftarı birisi olarak okurken bu kadar ürpereceğimi kesinlikle düşünmemiştim, şu an bunları yazarken bile ellerimin titremesini zar zor zapt ediyorum desem yeridir. Nereden başlamam gerektiğini bilemeyerek kitabın benim açımdan en yaralayıcı kısmından başlıyorum : Marie. Kızıyla olan diyalogları beni tam anlamıyla yıkıp geçti. Kızının gerçeği bilmemesi, söylediğinde inanmamasıyla makhûmda oluşan tüm duygular tam anlamıyla bende karşılık buldu. Sürekli düşündüğü kızının onu tanımaması ve yabancılaşması... Makhûm durumunu "Demek yaşamak istediğim tek yer olan o hafızadan da silindim." diyerek apaçık özetliyor. Diğer değinmek istediğim kısım mahkûmun bir diğer kürek mahkûmuyla olan konuşması oldu. O kısmı okurken özellikle Sefiller'in en başlarını okuyormuş gibiydim. Mahkûma verilen sarı kimlik belgesi, bu kimlik belgesiyle dışarıda kabul görememe ve başka bir suça itilme... Jan Valjan'ın Madlen Baba olmasının önünde duramayan bir Hugo vardı Sefiller'de, bu kitapta ise bir mahkûmu ölüme iten Hugo. Sefiller'de Jan Valjan'ın hatrı sayılır bir insan olmasını sağlayan rahip vardı, burada ise kaçınılmaz giyotin sehpası. İkisini kıyasladığınızda kitap sizde daha büyük yankı uyandırıyor, en azından bende öyle oldu maalesef. Bu mahkûm da kendi durumunu içler acısı bir şekilde "Yaşamak için öldürmeye başladım." sözüyle dile getiriyor. Toplumsal ve siyasi açıdan derin bir kitap olup Hugo'nun savunduğu düşünce "cezasız bir düzen" olmaktan ziyade asıl savunduğu mahkemenin giyotin sehpasına, hakimin cellada yeğ olduğudur. Yanlış anlaşılmaktan çekinmiştir Hugo, dolayısıyla ilk baskılarında ismi bulunmaz. Ki basıldığı dönem ne kadar tepki çektiğini "Trajedi Hakkında Bir Komedi" kısmından anlayabildiğimiz gibi çekincesinin pek de yersiz olduğunu söyleyemeyiz. Ölümü sorgulatır. Ölümden korkmadığımı düşünürdüm, ta ki kitabı bitirene kadar, artık ölümden delicesine korktuğumu düşünüyorum. Belki asıl korktuğum "bu şekilde" bir ölümdür, bu konuda yorum yapamıyorum ne yazık ki. Kafanızın içindeki sorulara ve bolca sorgulayacağınız günlere merhaba diyebilirsiniz kitabı bitirdikten sonra. Sadece biri değil birçok şeyi sorgulatmıştır ve mahkûmun duygularını, içinde bulunduğu durumu mükemmel bir şekilde ele almıştır. Hassas bir konuyu çift taraflı incelemiştir, ince düşünülmüştür. Bu zamana kadar okumadığıma üzüldüğüm bir kitap. Özellikle adalet olgusunun bir kelime altı harf olmaktan öteye geçemediği ülkemin çukurlarına varana kadar günahkâr dolu güzel topraklarında idam bu saatten sonra daha ayrıntılı sorgulayacağım bir gerçek olacak, o dönemin Fransa'sında domates/salatalık keser gibi kelle kesilmesine karşı durulmuş olsa dâhi. O zaman bir başka beni yaralayan paragrafla bitireyim incelemeyi : " Ya bağışlansaydım? Bağışlanmak mı? Kim tarafından? Hangi gerekçeyle ve nasıl? Beni bağışlamaları mümkün değil. Her zamanki gibi: Örnek olsun! diyecekler."
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023121bin okunma
·
212 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.