Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

168 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tolstoy’u çocukluğunda aramak!
“Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk Hiçbir yere gitmiyor” (
Edip Cansever
Edip Cansever
).   Dünya edebiyatında hayranlık duyduğum en büyük yazarlardan biri de
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
’dur. Nasıl insan ruhunun derinliklerini Dostoyevski’nin eserlerinden öğreniyorsak, bir toplumun ruhunu da Tolstoy’un eserlerinden okuyoruz. O, kendi toplumundan hareketle çocukluktan gençliğe, aileye, eğitime, dine, sanata, adalete, siyasete, savaşa ve barışa kadar insanlığa dair birçok konuya kafa yormuş. Bu konulardaki görüş ve düşüncelerini ise başta “Savaş ve Barış”, “Anna Karanina” ve “Diriliş” gibi birçok kitabında konuşturduğu karakterlerinin hikâyeleri üzerinden anlatmış. • • • Doğrusu bugüne kadar tüm insanlığa mâl olmuş diğer büyük yazarlarda olduğu gibi Tolstoy’un da bu dev eserleri kaleme alırken geçtiği yolları hep merak etmişimdir. O nedenle büyük bir yazar olma yolunda onun kimliği ve kişiliğinin nasıl şekillendiğini anlatan ne kadar eser varsa okumak için gayret gösteriyorum. Kendi eserleri başta olmak üzere onu anlatan eserlerde çocukluğunun, anne babası ve kardeşleriyle ilişkilerinin, aldığı eğitimlerin, huy ve mizacının, etkilendiği yazar ve şairlerin, yetiştiği ekonomik ve sosyal iklimin izlerini sürüyorum. Bu yönüyle onun “
Çocukluk
Çocukluk
” adlı kitabını okumak benim için çok yararlı oldu diyebilirim. • • • Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak büyük bir malikânede dünyaya gelen Tolstoy*, bu kitabında çocukluk yaşantılarını 10 yaşındaki kahramanı Nikolenka’nun ağzından yarı kurgu ve yarı anılar şeklinde anlatıyor bizlere. Özel öğretmeniyle ilişkilerini, aldığı eğitimleri, annesine duyduğu sevgiyi ve bağlılığı, babasına duyduğu hayranlığı ve saygıyı, kardeşleri ve arkadaşlarıyla oynadığı oyunları, masum aşklarını, dine merakını, küçük yaşta annesinin ölümüyle ruhunda yaşadığı acıları ve ölüm karşısında çaresizliğini sade ve yalın bir dille ortaya koyuyor. Yine kendini beğenmeme ve çirkin bulmasının altında yatan nedenleri, kardeşlerinden hep bir adım geride kalışını, birçok konuda hassas ve utangaç yönünü, mütevazı, soran ve sorgulayan özelliklerini satır aralarında dile getiriyor. • • • Tolstoy’un kahramanı Nikolenka’nın ağzından aktardığı anıları her ne kadar biyografisiyle birebir uyuşmasa da onun kimliği ve kişiliğinin şekillenmesinde çocukluk yaşantılarının etkilerini açık ve net ve bir şekilde gözler önüne seriyor. Öyle ki onun anlattıkları, hasta yatağında yatan annesinin “Senin şair olmanı ne kadar isterdim!” sözü üzerine şiir yazmaya karar veren büyük şairlerimizden birinin hikâyesini aklıma getirdi.** Kitabı bitirmeme rağmen hâlâ kendi kendime Tolstoy’un ailesinin söylediği “Şunu bil ki Nikolenka, hiç kimse seni yüzünden dolayı sevmeyecek; bu nedenle akıllı ve iyi bir çocuk olmaya çalışmalısın” (s.84) sözünün, büyük bir yazar olma yolunda onun dünyasını nasıl şekillendirmiş olabileceğini düşünüyorum. • • • Aslında Tolstoy’un bu eseri, “İlk Gençlik” ve “Gençlik” olmak üzere üç seri kitaptan oluşuyor. Tolstoy’u tanımak ve anlamak için serinin diğer kitaplarını da önümüzdeki günlerde okuyacağım. Serinin bu ilk eseri Tolstoy’un kitaplarını okumak için bir başlangıç kitabı olarak da okunabilir. Ancak Tolstoy gibi bir ismin “Savaş ve Barış”, “Anna Karanina” ve “Diriliş” gibi dev eserlerini düşünerek bu eserini okuyanlar, küçük de olsa hayal kırıklığı yaşayabilirler. O nedenle “Çocukluk”u okurken beklentiyi yüksek tutmamakta yarar var. Zira Tolstoy bu eserini, yazarlığının başında kaleme aldığı gibi çocukluk yaşantılarını da derinlemesine ve detaylı değil, kısa ve kesitler şeklinde anlatmış. Ben şahsen Tolstoy gibi bir ismin, en azından ustalık döneminde bu eserini daha derinlemesine ve detaylı bir şekilde yeniden kaleme almasını isterdim. • • • Ama her ne olursa olsun Tolstoy gibi büyük bir ustanın çocukluk yaşantılarından anılar taşıyan bu eserin, onun yazarlık serüveninin izlerini sürmede önemli ipuçları taşıdığını söyleyebilirim. Bu itibarla, sade, samimi ve içten bir dille yazarın çocukluğa bakış açısını, çocukluk hallerini, masumiyetini, doğallığını, utangaçlığını, hayallerini, korkularını ve yetiştiği koşulları anlatan “Çocukluk”u tüm okurlara yürekten tavsiye ederim. “Bir daha geri gelmeyecek mutlu çocukluk dönemi! Çocukluk anılarını nasıl sevmez, nasıl üstüne titremez insan? Bu anılar ruhumu canlandırır, yüceltir ve benim için en güzel zevklerin kaynağıdır” (s.69) sözünü merak eden okurlara… Sağlıklı ve kitap dolu günler dilerim! ………………………………………. *Bknz. "Lev Tolstoy - Vikipedi" tr.m.wikipedia.org/wiki/Lev_Tolstoy. **“Şairliğim on iki yaşında başladı.      Bahanesi tuhaftır:      Annem hastanedeydi. Ziyaretine gitmiştim… Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı, küçük ve eski bir defter… Bitişikte yatan veremli bir kızın şiirleri varmış defterde… Haberi veren annem, bir anda gözlerimin içini tarayıp: - Senin, dedi: şair olmanı ne kadar isterdim! Annemin dileği bana, içimde besleyip de on iki yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Varlık hikmetinin ta kendisi… Gözlerim, hastane odasının penceresinde, savrulan kar ve uluyan rüzgâra karşı, içimden kararımı verdim: -  Şair olacağım! Ve oldum” (Bknz. N. F. Kısakürek, Çile, İstanbul: Büyük Doğu Yayınları, 2013, s.1).
Çocukluk
ÇocuklukLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20107,1bin okunma
··
3.994 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.