Gönderi

392 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Gözlem Kime Göre Doğru?
Öncelikle inceleme belirttiğim kısımdan itibaren kitap hakkında okurken tat kaçıracak ipuçları içerebilir. Kitap hakkında inceleme yapabilmek için hazmetmek, üzerine düşünmek gerekiyor. Tamamıyla gözlem üzerine bir kitap diyorum şahsen. Türkiye'nin genel hatlarıyla bir portresi, tabii yazara göre. Mutlaka farklı yorumların yapılacağı, yazarın bazen haklı bazen haksız bulunacağı, soluksuz okunduğunu iddia edemeyeceğim romandı. Yazarın ''Kardeşimin Hikayesi'' adlı kitabı olay örgüsü ve kategorik olarak farklı sınıfa girse de o kitabın sürükleyiciliği daha yüksekti. Dinlenerek okudum ''Mutluluk''u. Çok keskin çizgileri olan, birbiriyle eşleştirmenizin mümkün olmadığı üç karakter işlenmiş fakat okuduğunuz kitap insanların fikirlerinin, hayatlarının sergilenmesi amacını gütmüyor. Bu üç insan aracılığıyla belki de daha önce hiç rastlamadığınız, ''Hadi canım!'' diyeceğiniz hayatlardan bahsediyor. Bunlar Türkiye'de yaşayan en az üç insanın birbirinden ne kadar farklı olabileceğini gözler önüne seriyor. Her yaşayanın kendince dertleri vardır; misal, kitaptaki henüz gencecik (hatta çocuk denecek yaşta) bir kızın eğitimden uzak, yanlış adetlerin peşinde sürüklenen bir köyde amcası tarafından tecavüze uğraması bir dertken öteki yandan İrfan Kurudal isimli bir profesörün lüks içindeki yaşamından bıkıp her şeyi ardında bırakmak istemesi de bir dert. Türkiye bir yandan hala modern çağda yaşanmaması gereken sorunlarla uğraşırken bir yandan da fazla refah içinde yaşayan insanların bunalımlarını da bünyesinde barındırıyor. (Bu kısımdan sonra kitabın okuma zevkine zarar verecek ipuçları bulunabilir) Bana kalırsa bu noktada dikkat edilmesi gereken kısım kitapta bu çelişkinin ne derece işlendiğiydi. Aşırıya kaçıldığını düşüneceğiniz birçok bölüm var kitapta, en azından okur olarak benim hissettiğim bu idi. Okuduğunuz köy hayatı, kadınların yaşamının hiçe sayılışı derinden yaraladı beni. Tarikat şeyhi olan öz amcası tarafından tecavüze uğrayan bir kız çocuğu ‘’günaha karıştığı’’ gerekçesiyle bir izbeye kapatılıyor. Amcaya suç yok, ceza yok; yüz kızarma hiç yok. Kızın izbeye kapatılması ‘’emrini’’ verebilme yüzsüzlüğüne sahip, hala aramızda kendisinden birçok bulunan adam tiplemesi. Kitap 2002 tarihli fakat tam 20 yıldır hala aynı sorunu yaşamaya devam ediyoruz. Ses çıkarmamak mı sorunu yok etmiyor yoksa içten içe hepimizin sosyal algıları kapalı mı? Çünkü bildiğiniz üzere sosyal medyadan tepki göstermek moda oldu (ki iyi ki oldu), bu tür olaylar eskiden de yaşanıyordu da üstü mü örtülüyordu yoksa toplumca ahlakımız mı bozuldu sorusunu akla getirmesine rağmen tepki göstermemize aracı olan bir icat sosyal medya. Kitabı okurken Meryem isimli tecavüz mağduru kızın yaşadığı iç sıkıntısına ve kendini suçlama içgüdüsüne tanık olduğunuzda anlıyorsunuz ki bu kız doğarken şanssız. Ailesinden hiçbir erkek, hiçbir kadın dahi kızın başına gelenlere ses etmiyor; adeta kafataslarında boşluk taşır gibi yaşamaya devam ediyor. Ve kız bir süre sonra tecavüze uğramanın kendi hatası olduğu fikrine alıştırılıyor. Öyle bir çevrede yaşıyor ki Meryem, kızları ‘’günahkâr’’ eden bu olay köyde hangi kızın başına gelirse o kız İstanbul’a yollanıp öldürülüyor, gerekçe ise tecavüzcü amcanın ve daha birçoğunun soyunun ve otoritesinin lekelenmesi, ve İstanbul’a gidişi kesinleşen Meryem köy halkını son kez gördüğünde köylü kadınlar ‘’yolun açık olsun’’ minvalinde selamlamalarla ölüme gittiğini bilmeyen kızla gülerek alay edebiliyorlar. Ne hayattır ki İrfan Kurudal yediği lüks yemeklerden, vakit geçirdiği yüksek sınıf insanlardan ve sohbetlerinden, hatta birçok insanın hayatında kavuşamayacağı üne sahip olmaktan sıkıldığı için kendinden vazgeçmek isteyebiliyor. Öte yanda Meryem yaşadığı onca şeye göğüs geriyor, amcasının oğlu komando Cemal’in onu öldüreceği anda bile yaşamak istiyor. Her insanın derdi kendine deriz, işte onun en güzel örneği bu. Biraz uzattığımın farkındayım fakat uzun bir incelemeyi hak ettiğini düşünüyorum bu kitabın. Meryem’in yaşadığı sıkıntıların hala günümüzde kitapta yansıtıldığı kadar köhne köylerde değil, kuytuda kalmamış ilçelerde hatta şehirlerde yaşandığını biliyoruz ve beni en çok üzen bu. Bunun yanı sıra cinselliğin öğretilmediği ve öğretilmesinin yasak olduğu bu kesimlerde sapkın insanların yoğunlukta olduğu da bir gerçek. Sağlıklı yetişmesi için bireyin vücudunu tanıması gerek. Bahsettiğim komando Cemal, 20’li yaşlarında belli dönemleri atlatmış bir genç fakat kitapta anlatıldığı üzere şeyh babasının (Meryem’e tecavüz eden amcası) korkusundan kendi cinsel organına dokunmamış. Hayalindeki bir kızla rüyasında sevişiyor. Bu çocuğa dini bütün mü dersiniz yoksa ileride babası gibi yeğenine tecavüz edecek sapkınlığa erişecek bir genç mi? Bu figürün dışında kitapta pek yeri olmadığını düşündüğüm, kitap sonunda doğduğundan beri kafasına işlenen kör düşüncelerden yavaşça sıyrılacak olan bir karakterdi Cemal. Cemal karakterinin milliyetçi duyguların ve dönemin birtakım, çoğunlukla askeri, güncel sorunlarını kitaba iliştirmek için oluşturulduğunu düşünüyorum. Tabii düşünce ve yaşayış tarzı da Meryem’le doğup büyüdükleri köyü anlamamızda yardımcı oluyor. Kitabın doğu kısmından yeterince bahsetmişken İrfan Kurudal karakterini de abartı bulduğumu söylemeliyim. Başlarda çağdaş, düzenli bir hayat sürdüğünü düşündüğünüz bu adam bazı noktalarda aşırıya kaçıyor; en azından benim fikrimce. Daha önce Türkiye’de bu denli sivrilmiş, Türklük bağlarını bu denli koparmış birine rastlamadım; belki yaşımın getirdiği bir eksiklik bu. Fakat dilerim ki bu ülkede yaşayan herkes milli değerlerine sahip çıksın. Bunun yanında İrfan Kurudal’ın kitapta geçen birçok tespiti büyük farkındalık yaratıyor ve neredeyse hepsinde haklıya hakkını veresiniz geliyor. Gün içerisinde yaşadığımız olaylar, karşılaştığımız insanlarla ilgili yapılan tespitlere profesör karakterin gözünden bakmak güzel bir deneyimdi. Yazdıkça yazasımın geldiği bir inceleme oldu, faydalı olmasını ummakla birlikte okuduğum bol gözlemli bu kitabın aklımda bir yeri olduğunu belirtmek isteyerek yazdım. Okuyacak olanlara ve okuduktan sonra incelemeleri okumaktan hoşlanan okurlara iyi okumalar dilerim.
Mutluluk
MutlulukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202015 okunma
·
214 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.