Gönderi

takıntılar, takıntılarımız, takıntılarım, takıntım.. (=
ben zamanında uzun süre evde yalnız kalmamdan sebep çok sıkılıyordum, o zamanlar vakit geçirecek oyuncak, atari, tetris falan da yok bende tabii.. o zamanlar ders kitaplarının, öykü kitaplarının cümlelerini tersten okurdum.. bu öyle ileri gitti ki karşımda konuşanı dinlerken cümlelerini içimden ters çevirirdim.. bu şekilde kendimce kendime bir yarış icat etmiştim.. sonra beni bavul gibi alıp otobüsle, trenle, taksiyle hastahanelere, muayenehanelere taşırlardı.. bu sırada da ben taşıtla giderken yolda gördüğüm tabelaların üzerinde yazanları içimden tersine çevirip okurdum, bu da kendimce bir yarıştı.. yürürken de tabelalara bakıp tersten okurdum içimden, bu da bir yarıştı. çünkü beni elimden tutup hızlı yürümem için çekiştiren biri olurdu, o beni tabeladan uzaklaştırmadan okumalıydım. bazen yanından geçene dek tersini okuyamayacağım, üzerinde uzun yazılar olan tabela görünce elimi tutana; burada ne yazıyor diye sorardım. o da aklınca bana yardımcı olmak için, tabelayı okurdu. bu sırada kazandığım zamanla tabelayı tersten okurdum. sonra yaşım biraz ilerleyip on iki on üçe gelince türkçe cümleyi tersten şiveli, vurgulu okuyarak arapça biliyorum diye şakasına yaşıtlarımı kandırırdım.. yerdeki broşürün üzerinde yazanları rüzgar onu uçurmadan tersten okumaya çalışırdım, karşımda gazete okuyan kişinin gazetesinin bana doğru olan tarafındaki seçtigim bir bölümü gazete okuyan sayfayı çevirip katlamadan tersten okumaya çalışırdım.. bu biraz zordu, zira gazeteyi okumuyordu genelde karşımdakiler, resimlerine bakıp sayfayı çeviriyordu.. böyle olunca bazen, tersini okuyamadığım yer içimde ukde kalırdı, gider o gazeteyi alır, o kısmı tersten okur mutlu olurdum.. sonra düz ve ters hali aynı anda içinde barındıran kelimeleri düşünürdüm.. mesela kül, tersi lük= küllük, kılıç, tersi çılık= kılıççılık.. tersi ve düzü aynı olan kelimeleri sekiz dokuz yaşındayken aklıma geldikçe yazdığım bir defterim vardı. ikişer, üçer, dörder.. tersten sayardım.. sonra geriden gelip sıfıra doğru tersten sayardım.. tersten konuşurken tersini dediğim cümlelerin düz halini aynı anda kağıda yazmaya çalışırdım.. bu böyle uzar gider.. bunları niye anlattım? şimdi okuduğum kitapta; çoğumuzun kendimize bile manasız gelen, kimseye söylemediğimiz, söylemekten utandığımız takıntıları vardır, cümlesini okuyunca aklıma geldi.. benim bu halimi en yakınımda bulunanlara, okuldaki sınıf arkadaşlarıma, çevremdeki eşe dosta hemen hemen hiç anlatmadım. utandığımdan değil, bana habire bir yazı gösterip tersini okutmaya çalışmalarından, tersten konuşmamı istemelerinden vb.. sebeplerden anlatmadım ama.. burada anlattım, çünkü burada darlanma riskim çok çok daha az.. öyle.. (= ek; sıkıldıkça uzun uzun kendi kendime tersten konuşuyorum, önüme bir kağıt alıp üzerine rastgele aklıma gelen düşünceleri tersten yazıyorum.. sonra bundan da sıkılınca gidip kitap okuyorum. (tersten değil, sayfaya yazıldığı şekliyle okuyorum tabii..)
·
1,153 views
Grekov Kafkayevski okurunun profil resmi
bunu da hizliresim.com/ajfq2tp şimdi gördüm.. ulan google sana da ne yazsak hastalık.. asdsdas
Beyzâ! okurunun profil resmi
Dergi'de öykü niyetine..
Grekov Kafkayevski okurunun profil resmi
hocam anlamadım desem.. =/ (sorun sizde değil bende ama gece fazla atp yakmasın diye bazen beynimi farkına varmadan tasarruf moduna alıyorum ben. bu gecede böyle olmuş galiba..) (=
2 next answer
Grekov Kafkayevski okurunun profil resmi
#174938581 başkan biz bunlardan bahsettik. (=
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.