Gönderi
BU KİTABI NEDEN OKUMALISINIZ?
246 sayfalık bir kitap 15 günde mi okunur diye sorabilirsiniz belki lakin şöyle bir durum var ki içindekiler bence ilgi çekici olduğu için hemen bitsin istemedim. Hatta içimdeki ses bir kere daha oku bile diyor. Çünkü o kadar güzel anlatılmış ve tarihimize o kadar güzel ışık tutulmuş ki ve gerçekten geriye dönüp Allahım ne olur unutmayayım diyerek tekrar tekrar okudum. Altını çizmediğim satır kalmadı. Alıntılar yapmak istedim ve yapmaya da çalıştım ama baktım ki bütün kitabı buraya yazmam gerekiyor, vazgeçtim.Çünkü hem kahramanlar hem bilgiler öyle üstün körü geçilecek kadar önemsiz değildi. Öylesine bir okuyayım denilecek bir kitap değil bu,sindire sindire beyninize yaza yaza okunacak bir kitap.
Algoritmanın kâşifi "Cebirin Babası" HAREZMÎ'ye mi, 1200'lü yıllarda elliye yakın robot yapmış CEZERÎ'ye mi, bizim rubaîleriyle sadece şair olarak tanıdığımız matematikte "x"i bulan ÖMER HAYYAM'a mı, 1011 yılında kameranın fikir babası olarak tarihe geçen optik bilimci İBNÜ'L HEYSEM'e mi, tüm dünyada Doğu'da ve Batı'da "Doktorların Sultanı"diye anılan, yazdığı El- Kanun fi't kitabı için "EĞER HİPOKRAT VE GALEN YAŞASAYDI, İBN-İ SİNA'NIN BU KİTABI ÖNÜNDE SECDE EDERLERDİ"dedirten İBN'İ SİNA'ya mı, "Eczacılığın Babası"diyebileceğimiz, aynı zamanda matematikçi, coğrafyacı, botanikçi, tarihçi olarak tanınan, aslında Kristof Kolomb'dan 500-600 yıl önce tam keşif diyemesek de, "GELGİT OLAYI GERÇEK FAKAT BUNUN GERÇEK OLMASI İLE BERABER EĞER ASYA İLE AVRUPA ARASINDA BİR KITA YOKSA O ZAMAN DÜNYANIN SULAR ALTINDA KALMIŞ OLMASI GEREKİR. YA GELGİT OLAYINI BEN YANLIŞ BULDUM YA DA ASYA İLE AVRUPA ARASINDA BİR KARA KÜTLESİ VAR"diye fikir sunarak kendisinden 90 yıl önce yaşamış olan tarihçi El-Mesûdi'nin yazdıklarına bu anlatışıyla ortak olan EL-BÎRUNÎ'ye mi, günümüzden sekiz asır önce Yunanlıların kanın kaynağı akciğerdir tezini çürüten, kanın kalpten pompalandığını ve vücudun kan akışını çizerek tıbbın ilerleyip yeni tedavi yöntemleri ortaya çıkartan bilim insanı İBNÜ'N NEFİS'e mi, 1100 yıllarında yaşayan tasarısını kendisinin yaptığı bir araç ile göz ameliyatı yapan, yine kendisinin icat ettiği metal bir iğne ile yumuşak katarakt tabakasını radikal bir şekilde ameliyat eden EL-MEVSİLÎ'ye mi ,hastanelere klinik sistemini yerleştiren, "Visit Sistemi"ni getiren, bu arada da o yıllarda etil alkolü bulan yani parfüm sıkarken hatırlayacağımız bir bilim insanı RÂZÎ'ye mi , bundan bin yıl önce hiç bir teknolojik alet yokken, kanser teşhisi ile bölgeyi tespit edip ilk kanser ameliyatını yapan EL-MECÛSÎ'ye mi , yine binli yıllarda iki yüzden fazla gereç yapan,günümüzde hâlâ bir çoğu kullanılan mesela bağırsaktan yapılan ameliyat ipi ki bu ameliyatı yaparken kullandığı teknik ise KARINCA DİKİŞİ olan, şırıngayı ilk bulan,yazdığı kitap ile "Cerrahinin Babası"unvanını alan ZEHRÂVÎ'ye mi , iskelet sistemini ilk defa inceleyen ve kemik yapısını tam olarak çizen ABDÜLLÂTİF EL-BAĞDADÎ'ye mi,1000'li yıllarda güneş teorisini bulan ve bu konuda zirve yapan, gök bilim dendiğinde aklımıza ilk gelen isimlerden Kopernik'in bile kendi kitabında onu üstadı gibi gören ZERKÂLİ'ye mi, kendi yazdığı notlarıyla izafiyet teorisine fikir babalığı yapan, gökyüzünü ve denizi neden mavi gördüğümüzün ilk açıklamasını yapan, frekans analizi ve kriptanaliz yöntemi; bu beyin yakan sistemi icat etmemiş ama çözmeyi başaran, sistemi kuran ve frekans analizini ortaya çıkaran kişi EL-KİNDÎ'ye mi, bizim adını hiç duymadığımız ama Avrupa'da en büyük dört gök bilimci olarak tanınan, Andromeda galaksisini ilk keşfeden, o yıllarda yıldızların koordinatlarını hesaplayan, dünyanın eğimini sadece 5 dakikalık sapmayla hesaplayan ES-SUFÎ'ye mi, bir yılın kaç gün, kaç dakika ve kaç saniye saniye olduğunu, yıldızların büyüklüğünü ölçmek için yaptırdığı devasa ölçüde ( Ayasofya Cami'nin kubbesi büyüklüğünde ) duvar kadranı ile sadece 1 dakikalık fark ile bulan, bilgin,astronom ve de bir hükümdar olan Timur İmparatorluğu'nun dördüncü sultanı ULUĞ BEY'e mi, 1000'li yıllarda değil 750'li yıllarda yaşayan, kendisi kimyanın temel teorilerinden olan,Civa Sülfür Teorisini sunan ve bu yüzden Orta Çağ kimyacıların hatta modern çağa kadar uzanan kimyacılarında üstat olarak gördüğü, aynı zamanda kimyasal maddelerin toz haline getirilmesinde ( ki bu da çok önemli)önemli rol oynayan,taa o yıllarda atomun parçalanabileceğini söyleyen CÂBİR bin HAYYAN'a mı hayran kalmalıyım?
Ya da sadece taht kavgasına düşmüş gibi bizi gösteren, bilimle sanki hiç bir alakamız yokmuş gibi senelerce okullardaki ders kitaplarında bize dünyanın yuvarlak olduğunu bulan GALILEO, Amerika'yı ilk keşfeden KOLOMB, inanılmaz çizimleriyle çığır açan DA VİNCİ'dir diye okutan eğitim sistemimize mi, koyun gibi sadece okuyup hiç bir araştırma yapmadım diye kendime mi kızmalıyım?
Yazarlarımız Halil Yaşar Kollu ve Ahmet Han'ın yazdığı gibi "Bu hikayede kahraman çok."
Veeee Fuat Sezgin Hoca...1960 darbesinde kardeşi bir partiye mensup olduğu için Fuat hoca zararlı profesörler arasına alınıyor yani 147'liklerin içine alınarak üniversiteden atılıyor. Bu hatanın düzeltilmesini bekliyor ancak bunun imkansız olduğunu görüyor ve dünyanın üç önemli üniversitesine mektup gönderiyor ve olumlu cevap alıyor sonucunda Almanya'ya gidiyor. Burada cumhurbaşkanı tarafından vatandaşlık teklif ediliyor ama o Türk bilim insanı olarak ölmek istediğini söylüyor ve reddediyor. Hayatı boyunca İslam Bilim Tarihi'ni yazmak için 60 ülke geziyor ve ve ve tam 400.000 el yazmasını okuyor,. İnanabiliyor musunuz? Tam yirmi üç dil biliyor. Türkiye'ye dönünce İslam Bilim Tarihi Müzesi için çalışmalara başlıyor ve çokça emek sarf ediyor.Allah rahmet eylesin.
Bu inceleme kitabın üçte biri bile değil. Aslında yazılacak o kadar çok bilgi var ki buraya sığmaz.O yüzden mutlaka okumalısınız. Zaten yazarlarımız Halil Yaşar Kollu ve Ahmet Han'ın bizden istediği sadece bu bilgileri ulaşabildiğimiz kadar insana aktarmak, geçmişimizi unutmamak, hayatı araştırıp yaşamak.İyi ki okumuşum dediğim bir eser. KALEMİNİZE SAĞLIK...
·
448 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.