Gönderi

İki Masal Bir Misal
Gün geceden habersiz doğarken yeryüzüne, sokak lambalarının yanmasıyla birlikte güzellikleri sorgulanmaksızın, takvim yapraklarıyla saklanıyor geçmişteki anılar. Çekmece içine kapatılmış kutulara kaç duygu sığar bilmiyorum. Verilen sözler, iyi dilekler, sevinçler, üzüntüler, beklentiler… duyguların en somut örneği değil midir? Hediyeler ya da resimler belki de yan yana sıralanmış harfler ne büyük sessizliktir. Yeryüzünde tutulmayan dilekler için bir yıldız daha kendini boşluğa bırakırken, gökyüzü kaybettiğine ağlardı. Beline bağladığın gök kuşağının renklerini göremeyenler, biteceğine inandıkları yağmura bakanlardı. Zamanın sillesine uğrayıp da değişmeyen kelimeler umudun altını çizerken, okur sayfayı değiştirdiğiyle kaldı. Sayfa numarası belirtilmemiş alıntının birinde, aynı cümlenin içinde karşılaştığımızda o kitap mutlaka yeniden okunacaktı. Yayın evleri çıkarları için değiştirse de kelimeleri neticede duygular aynıydı. Yıldızları çalınmış bir gece karanlığı zifiri ile kaplarken ateş böceklerinin varlığı, elbette uğur getireceğini söyleyen böcekleri kızdırırdı. Ağızlarından çıkan kelimeler tek yönü gösteren tabelalarla karşılaştıklarında, geri dönüş için yeni bir rota oluşturulamazdı. Bu iç sesin “Ben sana söylemiştim” deme tarzıydı. Ayak izlerini takip eden sessizliklerin kulakları sağır olsa da taktığı kulaklıkta şarkıların sözlerini okurken yaşarlardı. Enstrümanlar sanat için olsa da, sağır olanların keşfedemeyeceği bir hazdı ve asla cümle içinde kullanılmazdı. Bir masal başka bir masalın içinde anlatılsaydı, gökten üç elma yerine bir düş düşerdi ve bu da iki masala yeterdi. Cihat İNCE
·
182 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.