Gönderi

Biliniz ki, mezhep imamlarının meseleleri üç kısımdır:
Birincisi: Görünürde de birbiriyle çelişen meseleleri. Mesela bir imama göre eşlerin birbirinden ayrılması gerektiğine hükmedilirken diğerine göre ayrılmalarının gerekli olmadığına hükmedilmektedir. Bu iki hüküm, görünürde de birbiriyle çelişmektedir. İkincisi: Görünürdeki yüzeyleri uzlaşık ama esasları çelişik olan meseleleri. Şu işlemekte olduğumuz meselede olduğu gibi. Kayıp kişinin karısının İmam Malik’e göre “dört sene” beklemesi gerekmektedir. Zira ona göre hâmileleliğin azami süresi dört senedir. Bu süreden sonra kadın kocasından ayrılmış olur. Çünkü ona göre hâkim bu sürede kocanın durumunu araştırır ve kadının ondan ayrılmasına karar verir. Hanefîlerin bu meseledeki görüşü farklıdır. Bize göre hâmileliğin azami süresi iki senedir. Eşleri birbirinden ayırmayı kâdî, sadece liân’da yapar. Üçüncüsü: İmamların meseleleri arasında ne görünen kısımda ne de esasta bir çelişki olmaz. Ancak çelişkiye benzer bir şey olur. Her ne türden olursa olsun, çelişkiye dini hükümlerde tahammül edilemez. Kayıp kişi hakkında Mâlikî mezhebine göre fetvâ veren kimse, farkında olmadan bir çelişkiye düşer. Bu kişi Mâlikî mezhebine göre fetvâ verirken dolaylı olarak hâmileliğin a’zamî süresini hem iki sene hem de dört sene olarak kabullendiğinin farkında olmaz. Aynı şekilde eşleri birbirinden ayırma meselesinde deçelişkiye düştüğünün farkında olmaz. Eğer bunun farkına varsa, Mâlikî mezhebine göre fetvâ vermekle, sadece bu cüz’î meselede Hanefî mezhebine muhalefet ettiğini zannetse de Hanefî fıkhının bablarından birini yıkmış olduğunu anlayacaktır. İmamların meselelerde verdikleri hükümler arasında bir silsile ve bağlantı vardır. Onlar bu hükümleri rastlantı veya şans eseri vermiş değildirler. Aksine meselenin aslına muttalî olarak, esasını idrâk ederek hükümlerini ortaya koymuşlardır ki, bu zamanda bunu yapmak çok güçtür. Onun için bu gibi yerlerde dikkatli olmak gerekir. Kişi, başka bir mezhebe göre fetvâ verirken buna hakkının olup olmadığına dikkat etmelidir. Ancak mezhep imamlarının meselelerini ve o meselelerin esasını bilen, onların gâye ve maksatlarını anlayan kimseler, onların mezheplerine göre fetvâ verebilirler. Aksi halde insan kör bir hayvanın sırtına binmiş ya da gözleri görmediği için el yordamıyla yürüyen biri gibi olur. Muhammed Enverşâh el-Keşmîrî, Feydu'l-Bârî alâ Sahîhi'l-Buhârî, 5/594-595.
·
752 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.