Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

692 syf.
8/10 puan verdi
Bir Mürekkep Olarak Kusmuk ve Tükürük
| Ay Tutulurken Dans Etmek "Bu mu? Kitap değil bu. Karalama, iftira, haysiyete karşı bir saldırı. Sözcüğün alışılagelmiş anlamında kitap değil, hayır, uzun bir hakaret bu, Sanatın yüzüne tükürülmüş bir balgam; Tanrının, İnsanın, Kaderin, Zamanın, Aşkın, Güzelliğin ve başka ne isterseniz onun kıçına atılmış bir tekme. Şarkı söyleyeceğim sizin için; biraz makamsız belki ama söyleyeceğim. Siz nalları dikerken ben şarkı söyleyeceğim, dans edeceğim iğrenç cesetlerinizin üzerinde…” (
Henry Miller
Henry Miller
, 2012, 9-10) Ah benim, Tatlı ıstırabım! Savaşmanın anlamı yok, Tekrar başlıyorsun. Ben sadece, Değersiz biriyim. O yokken, Sıkıntılıyım. Metroda amaçsızca dolaşıyorum. Son bir dans! Derin acımı unutmak için. Her şeyin yeniden başlamasından kaçmak istiyorum. Kendimi yalnız hissediyorum. Yeni kelimeler üretmeliyim. Hislerimi formüller arasına yazarak aslımı kamufle etmeliyim. Miller benimle taşak geçiyor, yazarken parmaklarını kullandığından şüpheliyim. Ruh bir sıvı olsaydı, Miller onunla gargara yapıp klozete fırlatırdı. Kendisine dair söz söyleyebilmek için sıfatlara tutunmam gerekiyor; oysa onu hangi tanıma dâhil edebileceğimi bilemiyorum. Avangart geleneğin gizli bir halefi mi, bir karşı edebiyat vekili mi? Bir yazar olarak
Pierre Bourdieu
Pierre Bourdieu
sosyolojisinin çizdiği edebi, entelektüel, kültürel alanların hangisi içerisinde? Henry Miller, düz bir adam fakat lineer doğrular çizmeyi bilmiyor. Olayları iplik iplik bölüyor, bir sarmal yapıyor. Düğüm atmıyor, bunun için efor sarf etmek onun için anlamsız. Eski kazaklarını söküp bu iplerle yeni bir paspas örmeye niyetlenen biri gibi. Çözüyor, çözüyor, dağıtmaktan zevk duyuyor, örüntüleri bozuyor, bütünü bir hışımla söküveriyor. Fakat o paspas hiçbir zaman örülmeyecek, başka şeylerin sonuçlarından yeni nedenler oluşturmayı sevmiyor çünkü. Sadece bunu yapacakmış gibi görünmekten hoşlanıyor. Yazarken elleri nemli fakat terden değil. Tükürüyor, kaleme tükürüyor, kağıda kusuyor, mürekkep yerine vücut salgılarını kullanıyor. Yazarken ne sevgi ne de kin duyuyor. Her şey bir kullanım onun için, her temas bir deneyim. Nesnelerin ve metaforların soytarısı o, görünmek için götünü yırtıyor. Yaşamı tene indirgiyor, dibe iniyor, oradan bağırıyor. Herkes duysun için değil, bağırmak istediği için. Örneğin, entelijansiyanın görünümlerini, yüce ruh tasavvurunu Ay simgesi üzerinden metaforlaştırıyor. İnsan ruhunu yücelten aydınları, Ay ışığında görüyor. Onları Ay’ın evrelerine göre değişen, yer yer görünmez yer yer ince bir hilal şeklinde tasvir ederek yeriyor. #174199319 Oysa, bazı insanların yaşamlarında, gerçekten de, gözlemlenebilir tek gizemli fenomenin sürekli tutulma olduğu görülüyor. Ah benim, Tatlı ıstırabım! Gökyüzünü, Geceyi, Günü, Birbirine karıştırıyorum! Rüzgâr ve, Yağmur ile, Dans ediyorum! Biraz aşk, Bir tutam bal, Ve, Dans! Dans! Dans! Dans! Dans! Dans! Dans! “Doğduğum bu yer, açlıktan, aşağılanmaktan, umutsuzluktan, öfkeden başka bir şey hatırlamadığım bu yer… Baktığım her sokakta sefalet ve ucubelerden başka bir şey görmüyorum…Nasıl ayakta kaldım, nasıl hala akıl sağlığım yerinde bilmiyorum, aslında uyuyor muyum yoksa uyanık mıyım onu da bilmiyorum, sanki tüm hayatım karabasanlarla bölünen uzun bir rüya gibi…” [Asleep and Awake (1975) belgeselinde Paris’teki bohem yaşamından önce memleketi New York’a dair düşünceleri.] | “Biçem ile ilgili sızlanıp duruyorsun, ben dışarıdan empoze edilen, ölü bir yapı olan biçeme karşıyım; benim kitaplarım filizlenmenin tüm aşamalarını simgeliyor.” (
Lawrence Durrell
Lawrence Durrell
’e yazdığı bir mektuptan) Ne istiyor bu adam? Bir tarafında yücelik olsaydı onu duruşunda, bakışında göremez miydim? Küfür, bedensel bir şeyler, tenin en basit ifadesi. Şiirsel mi? Değil.
Seksus
Seksus
’un erotizmi ne romantik, ne duygulu ne de tahrik edici. Olduğu gibi. Bu onu daha aşağı ya da ilkel kılmıyor gözümde. Kendisi yeni bir akım yaratmış gibi ama bu onun sikinde değil. Kendisini yüce bilinen herhangi bir kabulle maskelemiyor, samimi. Ben üst-insanım demiyor, ben hayvan-insanım diyor. Komik. Havlıyor sonra. #174651699 Tam bir bohemian çapulcusu. Kendisini hayati olarak ilgilendiren tek şeyin kitaplarda bugüne kadar yazılmamış olan her şeyi kayda geçirmek olduğunu söylüyor (Miller, 2014, 19). Kitapları onun yaşamının gerçek bir kronolojisi olmaktan çok bir anlamda “sembolik bir eşdeğeri” aslında.¹ Dolayısıyla Miller’ın anlam evreni çok geniş; anti-sanat yaklaşımında ama dadacı değil. Formları büküyor, esnetiyor, biçimlerin G noktasını buluyor, onlarla oynuyor ve bozuyor. Karmaşanın içinde, Korkuyor, Ve kaçıyorum! Benim sıram mı bu? İşte! Acı geliyor! Tüm Paris'te Kendimden vazgeçiyorum! Ve uzaklara uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Rastgele, aklında kalmış önemsiz bir olgudan yola çıkarak uyduruyor, değiştiriyor, çarpıtıyor, şişiriyor, abartıyor, harmanlıyor, huzursuzluk yaratıyor. "Bir insan biriyle konuştuğu zaman, dediklerinin gerisinde bir yığın vardır ve önemli şeylerdir bunlar." Onun vermek istediği işte bu. Yalnızca söz, yalnızca lakırdı değil, geride olan şeyler, isteyerek ya da istenmeden gizlenmiş şeyler. Hayatından kaçıyor, kaçışı hayatından kılarak. Fransa’ya “bir anne, bir sevgili, bir yuva ve uzun zamandır farkında olmadığım bir esin oldu benim için” derken kendisine yuvalar kurup yıkıyor. Sadece kendisi özne; tüm kadınları, masasında oturduğu dostları, onun imgelemini büyük ölçüde yaratan şehirleri, mekânları, her şeyi nesne olarak görüyor. Nesneleri hırpalıyor. İkonaları kırıyor, kutsalı yıkıyor. Yaşamı kazanmak onun için asla maddi bir anlam içeremez, yaşamını kazanmak için bağlarını koparıyor. Dokunduğu her tekil nesne onun için haz kaynağı, değinimlerden besleniyor. Büyük bir iştahla her şeyi içine alıyor, zihnini ve midesini doyumsuzca dolduruyor; sonra büyük bir hazla kusmak için. Bir şeyleri tüketerek, nesnelerin hacimlerini dağıtarak doyuma ulaşıyor. Sadece hacimleri değil, sebepleri, yazınının bölümlerini, hem hayatının hem de tek kişilik ekolünün kurallarını, tüm bu kompozisyonları büküyor. Her şeyi bırakıyor. Dada’yı bırakıyor. Karısını, metresini bırakıyor. Beklentilerini ve korkularını bırakıyor. Çocuklarını bir ormanın köşesine ekiyor. Boş bir beklenti için bile olsa, bütün üstünlüklerinden vazgeçiyor. Gerektiğinde rahat bir yaşamı, kendisine gelecek için sunulan bir işi bırakıyor. Yollara koyuluyor. #174647722 Dans ederek yürüyor, adımları asla düzgün bir çizgi çizmiyor. Yılan gibi yürüyor. Yürürken dans ediyor. Bir umutla... Bu yolda, Senin yokluğunla... Boşuna çabam, Sensiz hayatım, Dikkat çekmeyen bir dekor gibi, Anlamsız... Bu tatlı ıstırabın içinde, Tüm günahların bedelini ödedim. Kalbim çok büyük, dinle! Ben sadece bu dünyanın bir çocuğuyum!
Andre Breton
Andre Breton
’un “Otomatik İleti” olarak adlandırdığı, sansürlenmeyen ve bilinç değerlendirmesinden geçmeyen sözcük akışının, daha derin metafizik ve evrensel gerçekleri imleyeceğini savunuyor.² Bu bakış açısını hayata geçirmiyor, yaşamına kazıyor Miller. Yazınında, bilincin sansüründen geçmeyen kelimelerin kâğıda dökülmesi söz konusu. Sözcükleri içsel tartışmayı yaşamadan dışarı taşıyor. Yazınının rahatsız etmesinin bir nedeni de bu bağlamda otomatik yazım tekniğinin içerdiği kontrol edilmeyen gerçeklik. Dilsel bir anarşist. Edebiyat çevreleri tarafından Miller’ın siyasi suskunluğunu, kadınları nesneleştirmesini ve müstehcenliği bir etiket hâline getirip markalaşmasını eleştirilmiş. Doğru.
George Orwell
George Orwell
, Miller için “karanlıkta, dışarıda olanlardan saklanarak, güvende hissettiği yer olan balinanın karnını seçer ve koşulları değiştirmek ya da kontrol etmek adına herhangi bir istek duymaz” demiştir.³ Jonah mitindeki resim gibi balinanın onu yutmasını hoş görmüş yani. Dışarının kaosundan ve çağının geçirdiği toplumsal bunalımlardan muaf tutuyor kendisini. Geleceği düzeltmek için çaba harcamak lügatinde yok. Onunki yalnızca pasif bir duruş. Kavramdan âri olan bir insandır, hamdır, bünyesi kazanımları ve katkıları almaz. “İlerlemek değil gerilemek istiyorum evet gerilemek istiyorum her geçen gün daha cahil bitkilerin hayvanların olduğu gibi cahil olmak istiyorum. 5000 yıllık geçmişin tanrıların dinlerin, kitapların büyük adamların etkisinden kesin olarak kurtulmak… benim istediğim evrimimi durdurmak, kat edilen yolu gerisin geri dönmek çocukluk dünyasına varmak ve onu da aşmak daha da gerilemek bir süre önce kaçtığımız ve kültürel uygarlığın bizden uzak olduğu dünyaya ulaşana dek.”⁴ Salt kendini yaşıyor, kendisi olarak kendini yazıyor. #172961659 Onun için "kir" olan şey müstehcenlik değil, kurgunun, sınırların ve düzenin kendisi. Kendine bir hayatın içinde rol edinse de bu yeri geldiğinde kaçmak için. Ayakkabılarını daha sonra çözebilmek için bağlıyor. Yine de bu hâliyle duru olmasa da yalın. Başlıksız bir adamı etiketlemek ne kadar yersiz/gereksiz olsa da duygusal anlamda doyumsuz. Bazen sahip olduğu kadınların çığlıklarından edebiyatını duymak mümkün olmuyor. Biraz ahlaki bir ton eksikliği, günlerini dolduran girift sapmalar var. Tüm bunlarla birlikte sefil ve mutlu. #174607882 Yine de onunla sevişir miydim? HAYIR. Gökyüzünü, Geceyi, Günü, Birbirine karıştırıyorum! Rüzgâr ve, Yağmur ile, Dans ediyorum! Biraz aşk, Bir tutam bal, Ve, Dans! Dans! Dans! Dans! Dans! Dans! Dans! Karmaşanın içinde, Korkuyor, Ve kaçıyorum! Benim sıram mı bu? İşte! Acı geliyor! Tüm Paris'te Kendimden vazgeçiyorum! Ve uzaklara uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! Uçuyorum! - | Deep Notlar: (APA Sandviç metodunu yazının akışını bozmaması için dışarı taşırdım, aman edebiyatçılar böyle imlâ olmaz demesin.) 1. Gordon, 1967, 23 2. Blinder, 1995, 36 3. Orwell, 1940, 18 4. Brassai, 2003, 40-41 | Kaynaklar: 1.International Journal of Interdisciplinary and Intercultural Art, Henry Miller'ın Tropic of Capricorn Yapıtının Türkçe Çevirileri Üzerinden Müstehcenlik Tartışması, Arş. Gör. Naciye Sağlam ve Prof. Dr. Emine Bogenç Demirel 2. Türk Dili Aylık Dil ve Yazın Dergisi, İlginç Bir Salyangoz, Sâlâh Birsel 3. The Antioch Review, "The King of Smut": Henry Miller's Tragical History 4. Bookeriada, Review: Henry Miller, Sexus, Joanna Roś 5. Yıldız Teknik Üniversitesi, Bourdieu Sosyolojisi ile Henry Miller Çevirilerini Anla(mlandır)mak: Müstehcenlik, Kısıtlar, Eyleyiciler | Naciye Sağlam (Doktora Tezi) 6. Henry Miller - Asleep and Awake | Belgesel youtu.be/T4cSoR6fOTk || En Deep Not: Araştırma ve yazı süresince kesintisiz İbrahim Tatlıses dinledim (bu önemli). ||| Son Olarak: Yazının içerisinde ara ara görünen şiirimsi metin Indila'nın Dernière Danse adlı şarkısının sözleridir. youtu.be/K5KAc5CoCuk
Seksus
SeksusHenry Miller · Telos Yayıncılık · 1995238 okunma
··
2.941 görüntüleme
Beyzâ! okurunun profil resmi
(site sonradan fark ettiğim yazım yanlışlarını düzeltmeme izin vermiyor, mükemmeliyetçi obsesyonum depreşti.)
Murat okurunun profil resmi
Seriyi bulabilseydim ben de okurdum elbet :(
Beyzâ! okurunun profil resmi
Telos harici yayınlara sahaflarda rastlasam da ben de serinin diğer kitaplarını bulamıyorum. Yine de hâlâ ümidim var. Olmazsa da kütüphanelerden temin edilebilir. Umarım bulursunuz.
1 sonraki yanıtı göster
Avdet okurunun profil resmi
keyifle okudum, senden de herkes duysun diye değil de bağırmak istediğin için yazmışsın izlenimi aldım, o yüzden imla hataları göze batmadı hiç. kalemine ve ibo'ya sağlık.
Beyzâ! okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. (:
Faruk okurunun profil resmi
Eline sağlık!
Beyzâ! okurunun profil resmi
Teşekkürler!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.