Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"bu hayvanların bedenimden haz aldıklarını hissetmek korkunç."
Te c a v ü z Boş sahnenin ortasında tek bir sandalye vardır. Kadın gelir, sandalyeye oturur. Radyo çalıyor. Ama onu biraz sonra duyuyorum. Biraz sonra fark ediyorum birinin şarkı söylediğini. Evet, rad­yo. Hafif müzik: Aşk, tatlı aşk, yıldızlı gökyüzü. Bir diz, arkamda duran birisi, bir ayağını sırtıma diğerini yere dayamış duruyor sanki. Elleriyle benimkileri tutuyor sıkıca, büküyor onları. Özellikle sol elimi. Niye böyle yapıyor bilmiyorum. so­lak mı diye düşünmeye başlıyorum. Olanlardan hiçbir şey anlayamıyorum. Aklımı, sesimi konuşma gücümü yitirmek üzereymişim gibi bir korkuya kapılıyorum. Her şeyi inanılmayacak kadar yavaş kavrıyorum... Tan­rım, kafam çok karışık. Bu kamyona nasıl bindim ben? Adamlar iteklerken, birbiri ardınca kendim mi attım adımlarımı? Yoksa beni onlar mı kaldırıp koydular içeri? Bilmiyorum. Kaburgalarıma böyle gürültüyle vuran kalbim yüzünden düşünemiyorum. Kafam, bu korkunç vuruşlara ve sol elimin gitgide daha dayanılmaz hale gelen acısına takı­lı. Neden büküp duruyorlar bunu? Kıpırdamaya çalışmı­yorum ki. Donmuş gibi kaskatıyım. Şimdi arkamdaki dizini sırtıma bastırmayı bıraktı. Daha rahat yerleşti. Beni arkamdan bacaklarıyla sararak otu­ruyor şimdi... Yıllar önce çocukların bademciklerini alır­ken yaptıkları gibi. Hatırıma gelen tek anı bu. Neden beni çok sıkıyorlar? Kıpırdamıyorum, bağırmıyorum, sesim gitmiş. Neler olup bittiğini anlamıyorum. Neden radyo açık? Neden müzik çalıyor? Şimdi neden kıstılar? Belki de bağırmadı­ğım içindir. Beni tutandan başka üç adam daha var. Onlara bakıyo­rum: Pek ışık yok burada... Geniş bir yer de değil... Bel­ki bu yüzden beni yarı oturur halde tutuyorlar. Sakin gö­rünüyorlar. Güvenli. Ne yapıyorlar? Sigara yakıyorlar. O da ne? İçecekler mi? Şimdi mi? Neden beni böyle tutar­ken sigara içecekler? Bir şeylere hazırlandıklarını hissedi­yorum... Derin bir soluk alıyorum... Birkaç kez daha. Ha­yır beynimdeki bulanıklığı gidermiyor bu. Anlamıyorum. Yanlızca korkuyorum. Biri yaklaşıyor, diğeri önümde diz çöküyor. Üçüncüsü soluma, dördüncüsü sağıma oturu­yor. Sigaralarının kızıllığını görüyorum. Kuvvetle üflüyor­lar. Çok yakınımdalar. Evet, bir şeyler olacak gibi... Beni arkadan tutan kaslarını geriyor... Onu gövdemin çevresinde hissedebiliyorum. Kıskacını daraltmadı, sa­dece daha sıkı tutmaya hazırlanıyormuş gibi kaslarını geriyor. Önümde diz çökmüş olan, bacaklarımı iyice aç­tı. Onların arasına yerleşiyor. Aralarında görüşülmüş gi­bi kararlı bir hareket yaptı, çünkü arkamdaki bacakları­nı beni öyle tutmak istercesine, bacaklarımın üzerine dayadı. Ayağımda pantolonum var. Neden üstümde pantolon varken bacaklarımı ayırıyorlar? Çıplaklıktan daha çok ra­hatsız ediyor beni! Önce ne olduğunu hissedemediğim başka bir şey, aklımı bu duygulardan çeliyor. Sağ göğ­sümün üstünde, önce hafif, sonra güçlü daha sonra da­ yanılmaz hale gelen bir sıcaklık. Keskin bir yanma acısı. Sigaralar... Kazağımın üzerinden tenime değiyor... İnsan böyle bir durumda ne yapmalı diye düşünürken bulu­yorum kendimi. Hiçbir şey yapabilecek durumda deği­lim. Konuşamıyorum, ağlayamıyorum bile. Kendi dışına fırlatılmış, daracık bir pencereden, korkunç bir şeyleri seyrettiriliyor gibiyim. Solumda kıvrılmış olan sigarasını yakıyor, iki nefes çek­tikten sonra bacaklarımın arasındakine veriyor. Çabuk bitiriyorlar. Süveterimi delip tenime değen sigaralar... Yanık yün kokusu onları rahatsız etmiş gibi görünüyor. Bir jiletle süveterimi enlemesine kesiyorlar. Sonra sütye­nimi... Bile bile tenimi de kesiyorlar... Doktor raporuna göre yirmi santimlik bir kesik. Bacaklarımın arasında duran, göğüslerimi avuçluyor. Yanıklarımın üzerinde kavuran bir soğukluk hissettim ... Pantolonumun fermuarını açıyorlar ve dördü birden çı­karmaya uğraşıyor: Yalnız tek ayakkabı, pantolunun tek paçası... Beni arkadan tutan heyecanlanıyor, bana sır­tımdan sürtünmeye başladığını hissediyorum. Bacaklarımın arasında duran şimdi içime girmeye çalışıyor. Mi­dem bulanıyor. Sakin ol, sakin olmalıyım... "Kıpırda orospu, tat ver bana". Sadece şarkının sözlerini işitmeye çalışıyorum. Kalbim yerinden çıkacak gibi, şaşkınlığım­dan kurtulmak istemiyorum. Neler olduğunu anlamak istemiyorum. Hiçbir sözü anlamıyorum... Hiçbir dili an­lamıyorum... Bir sigara daha: "Kıpırda orospu". Taş gibiyim. Bir sonraki içime girdi şimdi. Bunun hare­ketleri daha da kararlı. Korkunç bir acı duyuyorum... "Kıpırda orospu, tat ver, zevklendir beni!" Süveterimi kestikleri jilet birkaç defa yüzümde dolaştı. Beni kesip kesmediğini hissetmiyorum. Şimdi sıra üçüncü de. "Kıpırda orospu. Tat ver bana". Kanım yanaklarımdan kulaklarıma doğru yayılıyor. Bu hayvanların gövdemde haz duyduklarını hissetmek kor­kunç. "Ölüyorum" diyebiliyorum, "Ben kalp hastasıyım". İna­nıyorlar, inanmıyorlar, tartışıyorlar. "Atalım şunu, hayır, evet... " Biri suratına bir tokat yiyor. Söndürmek için şurama en­seme bir sigara bastırıyorlar. Öyle kuvvetli bastırıyorlar ki, sönüyor. Sanırım o zaman bayılıyorum. Beni hareket ettiriyorlar. Arkamdaki sert hareketlerle giydiriyor beni, utanmadan o giydiriyor... Bana gelince işe yaramaz bir haldeyim. Soyunmayan tek adam, yani pantolonunu aç­mamış olanı, beni "düzmemiş" olduğundan gergin, mut­suz bir çocuk gibi homurdanıyor. Ama acelesini ve kor­kusunu hissediyorum. Kesik olan süveterimi ne yapaca­ğını bilemiyor, ama sonunda kopuk iki ucunu pantolo­numun içine sokuşturuyor. Kamyonet benim inmeme yetecek kadar duruyor... ve gidiyor. Sol elimle açık olan göğsümü örtmeye çalışıyorum. Hava kararmak üzere. Neredeyim? Ağaçlar bitkiler, çi­men. Bir parktayım. Çok kötüyüm... bayılacak gibiyim... Tensel acıdan değil yalnızca, iğrenmeden, aşağılanma­dan... beynimdeki binlerce tükürükten... bacaklarımdan sızan spermlerden... Başımı bir ağaca yaslıyorum... Saç­larım da çok acıyor. Evet, beni tutmak için saçlarımı çektiler... Elimi yüzümde dolaştırıyorum: Kan içinde. Ceketimin yakalarını kaldırıyorum. Dönüyorum, yürüyorum, eve dönemem... Farkına varmadan bir polis karakolunun önünde oldu­ğumu görüyorum. Binanın duvarına yaslanıp, kapı giri­şine bakıyorum. İçeri girersem nelerle karşılaşacağımı düşünüyorum. So­rularını duymak... Yüzlerini görmek... Sırıtmalarını... Düşünüyorum, tekrar düşünüyorum. Sonra karar veriyorum. Eve döneceğim, eve dönece­ğim... Şikayet için yarın başvuracağım.
açılım yayınları
··
689 görüntüleme
doğa okurunun profil resmi
bir alıntı ancak bu kadar etki edebilirdi. okumama gerek bile kalmıyor. hatırlıyorum ve o günü adam akıllı geçiremiyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.