YouTube kitap kanalımda en çok abartılan kitap olan Gece Yarısı Kütüphanesi kitabını yorumladım: ytbe.one/ADxRNdYqvDk
Spiritüel yolculuklar, evrenle kurulan derin bağlar, insanın sonsuzluğu... EYVAH! Yoksa bu kitap Simyacı vol2 mi?
İncelemeye başlamadan önce yine şunu söylemem gerek. Bu incelemenin altına yazılan her yoruma karşılık olarak daha nitelikli kitaplar önerdim, o yüzden kitap önerilerini incelemek için yorumlar kısmına bakmayı unutmayın.
Son zamanlarda bu kitabı pek çok kişinin okuduğunu görüyorum. Merak edip kitabın sayfasına gireyim dedim. Bir de baktım, başlığında "Goodreads Yılın En İyi Romanı" yazıyor. Dedim oha, demek ki bu kitabın yazarı öyle bir şey yazmış olmalı ki, yıl içerisinde yayımlanan onbinlerce kitabın kalitesini geçmiş olsun. "Yılın En İyi Romanı" sonuçta. Düşünsenize... Fakat sonra ne mi oldu?
Hani Simyacı kitabı evrenin işaretleri, evren işbirliği, evrendeki her şeyin benim için var olması şeklinde kişisel gelişim soslu bir masal anlatıyor ya, bu kitap da buna çok benziyor işte. Al Santiago'yu, yerine Nora'yı koy. Biraz da üstüne spiritüelizm baharatı ekle. Artık anlatıla anlatıla kabak tadı vermiş kelebek etkisiyle birlikte pişir. Al sana
Gece Yarısı Kütüphanesi kitabı. Afiyet olsun.
Ön kapağında "Bestseller" yazısı vurgulanan, arka kapağında objektiflikten uzak "Çok iyi bir hikaye", "Baştan çıkarıcı bir roman", "Bu kitabı herkes alsın!" yorumlarından geçilmeyen kapakları görünce neden bu tür klon kitaplardan uzak durmam gerektiğini de her geçen gün daha iyi anlıyorum. Ben böyle kitaplar okumak istesem giderim Migros'a, ayçiçek yağı almışken bir de yanına Migros Edebiyatı kitaplarından alırım, aynı şey olur yani.
Bu kitabı Yılın En İyi Romanı seçen jüride de Paulo Coelho ve Elif Şafak gibi yazarlar vardı sanırım. Açıkçası yılın en iyi romanı seçecek ne var onu pek anlamadım. Edebiyat dünyasına kattığı yeni bir anlatım tekniği yok. Yeni bir üslup yok. Yeni bir konu da yok. Dil açısından okura gerçekten hiçbir şey vaat etmiyor. İşlediği konu da bundan zaten yıllar önce Zamanda Aşk ve Şahane Hayat filmlerinde işlenmiş, çoktan klişeleşmiş bir konu.
Hatta kitabın konusuna ayrı bir parantez açmak istiyorum. Okuduğum sırada Road Runner çizgi filminin içinde olduğumu falan düşündüm. Hani Çakal sürekli Acme silah şirketinden tuhaf tuhaf aletler alır da Road Runner'ı bir türlü yakalayamaz ve siz de bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini bilirsiniz ya... İşte bu kitaptaki Nora karakterinin kütüphane sayesinde yaşadığı hayatlarda da tam olarak bu var. Kitabın çeyreğinden sonra o hayat seçimlerinin Nora için uygun olmayacağını zaten anlıyorsunuz. O yüzden bu kitabı okumak yerine birkaç saat Road Runner izleseydim daha çok eğlenebilirdim.
Ayrıca kitabın bir yerinde Schrödinger'in geçmesiyle birlikte kitabı kuantum fiziğiyle yorumlamaya kalkışanları gördüm. Hayır arkadaşlar, lütfen bunu yapmayın. Bu kitabın büyük bir kısmı fantastik çünkü. Yani hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir şey olan, seçimleriniz farklı olduğunda yaşayabileceğiniz diğer hayatların ihtimallerini size hatırlatan bir kitap. Kuantum fiziğinin ise bu konuyla gerçekten hiçbir ilgisi yok. Kuantum dolanıklığı böyle bir şey değil. Yemin ederim Schrödinger'in kedisini mamasız bırakır, salarım üstünüze bak.
Romanda sevdiğim tek şey, bu kadar popüler bir kitap olup da kurgusunun sadece aşktan ibaret olmaması oldu. Eğer okumaya yeni başlayan 14-15 yaşlarında bir çocuksanız ve Wattpad kitaplarındaki toksik kurgular yerine daha normal bir kitap okumak isterseniz bu kitap elbette sizin için uygun olabilir. Çünkü içinde toksik bir aşk yok, kaslı bir erkek yok, kendini ezdiren tipik bir Wattpad kadını da yok. Beyninizi hiç yormadan dümdüz okuyabileceğiniz dümdüz bir kitap işte.
Bu şekilde abartılan ve hatta yılın en iyi romanı bile seçilen kitaplar konusunda okları biraz da okurlara çevirmek gerek aslında. Bazı insanlar akıcı ve popüler olan her kitabın mükemmel olduğunu sanıyor. Evet, popüler olup da nitelikli olan kitaplar var. Yani bir kitap çok okunuyorsa o kitap elbette iyi bir kitap olabilir. Fakat akıcı olan her kitabın kaliteli olduğunu nereden çıkardınız?
Kimi okurlar kitaplara bir fast food gibi yaklaşıyor. Okuduklarımızı hemen tüketelim, bizi hiç yormasın diyorlar. Hatta üstüne kitap okumayı kuruyemişçilikle karıştırıp bazı kitapları çerezlik diye etiketleyenler bile oluyor. Hayatımda duyduğum en saçma benzetmelerden biri olabilir bu. Madem öyle,
Gece Yarısı Kütüphanesi ve benzeri kitaplara benim de taktığım bir isim var. Yani fast food'un kitap şubesi: Fast book.
Bu kitabı okumak yerine size esas okunması ve keşfedilmesi gereken, okuması da oldukça basit kitaplar önermek istiyorum. Hatta dediğim gibi bu incelemeye yazılan her yoruma karşılık olarak bu şekilde nitelikli kitap önerileri de verdim aşağıda:
1- Yu Hua,
Ya ben bu kitabı sevmediğim için terlikle kovalayacakmış gibi bakışlarla karşılaştım anlatım vasat, edebi değer olarak yerlerde konudan kurtarır belki diyeceğim o bile sıradan 🤦♀️ Aman Allahım bir tek ben mi böyle hissediyorum derken oh be dedirten bir yorum olmuş teşekkürler 🙏
Yılın en iyi romanı olmayı hak etmiyor, yazdıklarınızın çoğuna katılmakla birlikte çerezlik kitap konusundaki fikrinize katılmıyorum, çerez yemek nasıl keyif veriyorsa bazen bazı kitapları da sadece keyif almak için okuyabiliriz.
ben kitaplara çerezlik denmesinin hala saçma bir benzetme olduğunu düşünüyorum. elbette keyif almak için okuyabilirsiniz de çitlemelik çekirdek mi bu ya haha
kitap önerim:
- bertrand russell, batı felsefesi tarihi