Gönderi

452 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Ağır spoiler içerir.
Efsane olmayı sonuna kadar hak etmiş kitap. İncelememe başlamadan önce yolu bir şekilde düşüp de bu incelemeye denk gelenler olursa diye başlığımı yeniden vurgulayarak ağır spoiler içereceğini tekrarlıyorum. Kitabı henüz bitirmediyseniz bu incelemeden hızlı bir şekilde uzaklaşmanızı dilerim. O halde başlayabilirim, incelemenin de okumak kadar harika olacağını düşündüğüm bu kitaba. Nam-ı diğer The Godfather. Karakterleri incelemek bu kitap namına bana daha çok zevk vereceği için bir kısmını tek tek tahlil etmek suretiyle bir nevi onlarla vedalaşma taraftarıyım. (seriye devam edecek olsam bile, zira Corleone ailesiyle bir sonraki buluşmam uzak bir gelecekte olabilir, bambaşka kitapların sırada bekliyor olmasından mütevellit) * Vito Corleone: Don Vito Corleone. Baba, The Godfather. Kendisinden bazen “Vito Corleone Ayarı” ve bazen de “Vito Corleone Dersleri” adı altında pek çok güzel alıntı yakaladım. Baba zeki, akılcı, sevdiklerine karşı merhametli, Sicilyalı olmasının getirdiği ataerkil, kendi tabiriyle eski kafalı bir adam. Benim için en vurucu özelliği soğukkanlılığı. Bir mafya olduğu için her ne kadar buna şaşırmamam gerekse de. Ona reddedemeyeceği bir teklif yapar ve reddetme cüretinde bulunanın atının başını kesip yatağının baş ucuna koyar. Kontrolünü hiçbir zaman kaybetmez, oğlu öldüğünde ve hatta kızı damadı tarafından dövüldüğünde bile bunu korumayı başarır. Beni en çok şaşırtan detay da buydu. Connie eşinden dayak yemesine ve Don’un kızı olmasına rağmen Babanın “karı-koca arasına Tanrı bile giremez, dayak yemeyi hak edecek ne yaptın” sorgusu. Belki bu yüzden kitapta en çok Connie için üzüldüm. Çünkü diğerleri ya Babanın düşmanlarıydı, ya o yolun yolcusuydu ya da ortada bir ihanet vardı. Connie ise böyle bir babaya sahip olmasına rağmen, bir Corleone olmasına rağmen Vito Corleone tarafından resmen kaderine terk edilen bir yanıtla karşılaştı. Babanın belki kocaman bir kalbi vardı, ölürken bile ‘hayat öyle güzel ki’ diyerek hayata gözlerini yumdu; hayatla, toplumla, sistemle, hukukla, yozlaşmayla ilgili çok şey anlatan cümleleri vardı ancak Connie’yi bu kadar ıssız bırakmasına kırgınım. Okurken kollarımı Connie’ye uzatıp sarılmak istedim. Corleone dahi olsan kadın olmak zor. Babanın aksini söyleyeceğinden eminim gerçi. :) Ölümü demişken, Baba gibi bir adam bile olsanız ölüm ölümdür işte, kalp krizinin kimi ne zaman bulacağını bilemiyorsun. Fakat Michael’ın da söylediği gibi eğer ölürken ‘hayat öyle güzel ki’ diyebilirsek her şey vız gelir. * Sonny Corleone: Nedense en sevdiğim, bana en renkli gelen Corleone. Ve genel kanının aksine mafya olacak son Corleone’nin Michael değil, Sonny olduğunu düşünüyorum. Tez canlı, duygularına çabuk kapılan, bu yüzden de hata yapmaya fazlasıyla müsait bir adam Sonny. Kadın düşkünlüğü sebebiyle kolay ayartılabilme gibi bir zaafı da var. Fakat Fredo gibi umutsuz vaka ve Michael gibi kendini soyutlayan bir oğul düşünüldüğünde Vito Corleone’nin tek umudu. Sonny’nin en sevdiğim özelliği duygusal bir adam olmasıydı; zaman zaman kontrolünü kaybedip gözüne perde inse bile, Connie’ye somut olarak sahip çıkan, bu uğurda tabiri caizse can vermiş gerçek bir abi figürü. Ölümü o kadar kalleşçe oldu ki Michael abisinin intikamını alırken o soğuk yemeği kendi boğazımda hissettim. Huzurla uyu Sonny; biraz deli dolu da olsan harika bir abi, harika bir oğuldun. * Michael Corleone: Kitabın en başından beri karizmatik bir portre çizen Corleone. Yeni nesil olması, haliyle Vito gibi eski kafalı olmaması da Michael’ı Vito’dan daha karizmatik bir hale getiriyordu. Yüzündeki yaraya rağmen, evet. Zekasından bir an bile şüphe etmedim. Zira dik başlılığıyla kendisini en başından beri aile işlerinden, mafyadan soyutlamış, kendi bildiği yolda yürümüş tek Corleone’nin aptal olmasını bekleyemeyiz herhalde. Michael’ın “yıldırım aşkı” dedikleri şeye tutulması onunla ilgili şaşırdığım bir detaydı. Michael’ı romantik bulmadığımdan değil, aksine bence en romantik Corleone Michael. Belki de Kay’i bu kadar kolay geride bırakabileceğine inanmadığımdan. Fakat Apollonia ile evliliği öyle hızlı oldu ve kadını kazanmasıyla kaybetmesi o kadar peş peşe oldu ki bu aşkı ne özümseyebildim ne de Michael’a tam anlamıyla yakıştırabildim. Eh, bir Corleone en nihayetinde bir Corleone’dir, yani Sicilyalıdır. Gerçi Michael’ın Sicilyalı kanını Apollonia ile kısıtlamak haksız ve yersiz bir duygusal bakış açısı olacaktır, adam Sollozzo’yu bam bam öldürdü yahu! Şimdilik sağ kalan ve aklı başında olan tek erkek Corleone. Vito’nun toprağın altına huzurla uyuduğuna eminim. Ayrıca babasının aksine etkisiz eleman gibi görünüp bu kadar iş bitirici olmasına da Michael Corleone imzası diyebiliriz sanırım. * Fredo Corleone: Bir vasfı varsa da henüz anlayamadığım Corleone. Babasının yaralanma olayından sonra kendisini toparlaması o kadar uzun sürdü ve ondan sonra öyle bir karakter değişimi yaşadı ki eğer Michael olmasaydı Vito’nun ölümünden sonra Corleonelerin sonunun geleceğinin kanıtıdır kendisi. Safını hep yanlış seçmekte uzman gibi görünüyor. Ailesine karşı bile. * Connie Corleone: Tipik bir Sicilya kadını. Kendisini defalarca kez aldatan, kendisini döven adama neden bu kadar katlandı diye tatlı su feministliği yapmayacağım. Kadına sahip çıkan bir aile yok zira, bir mesleği yok, teknik olarak gidecek bir yeri yok ve tek tutulabilir dalı olan abisini de kaybetti. Nereden bakarsak bakalım çaresiz bir kadın. Ancak tipik bir Sicilya kadını dememin sebebi bunlar değil, her şeye rağmen kocasını sevmeye istikrarla devam etme arzusu. Bütün kavgalara, yediği dayaklara ve ihanetlere rağmen ondan vazgeçmemesi. Öğrenilmiş çaresizlik böyle bir şey olsa gerek. Kızınız size ilk sığınmaya kalktığında “kol kırılır yen içinde kalır” derseniz Connie Corleone oluyor işte. En üzüldüğüm Corleone’dir kendisi. Evet, abisinin aksine neyse ki yaşıyor. Allah’ın belası kocasının ölmesine zevkten dört köşe oldum diyebilirim. Bir Michael Corleone yapımı… (: * Kay Adams: Sanırım kitaptaki en sevdiğim kadın karakter. Michael’a duyduğu aşk ve sadakat kitaptaki en güzel aşk hikayesiydi. Onun geri dönmesini beklemesini, o gelene kadar başka biriyle olmaktan kaçınıp sevgisini kalbinde hep diri tutuşunu okumak güzeldi. Akıbetinin ne olacağını merak ettiğim karakterlerden. Umarım Michael Sonny gibi davranıp Kay’i aldatmaz. Birlikteliklerini okumak enfes. * Tom Hagen: Adamım Tom. Sicilyalı olmamasına rağmen bu kadar yükselebilmesi, Babanın sağ kolu olması başlı başına bir başarı. Ama Tom’da en sevdiğim özellik bunlardan ziyade yerini her zaman bilmesi, kibrinin, hırslarının esiri olmamayı başarabilmesi. Ne Sicilyalı olmaması ne Michael’ın onu devre dışı bırakması ihanete sürükleyebildi Hagen’i. Bence kitabın başından beri herkes biraz değişti, Baba bile. Baba bile yoruldu, bazen çaresiz kaldı, onun bile değişimini izledik yer yer. Ama Tom Hagen hep aynıydı. Aynı vefa, aynı sorumluluk… Fredo’dan daha Corleone. Hakkında belki de en etkilendiğim kısım Babanın Sonny’nin ölümünden sonra Tom’a kurduğu cümleydi. “Bana iyi bir evlat oldun. Beni avuttun.” * Nino Valenti: Hayatta sevdiği, değer verdiği hiçbir şey olmadığı için adım adım ölüme gitmeyi seçmiş zavallı adam. Nino ne kadar eğlenceli bir karakter olursa olsun Corleoneler bir yana ondan da öğrenecek çok şey vardı. Neşesinin, kaygısızlığının arkasında koca bir hüzün bulutu… Huzurla uyu, Nino. Sen de unutulmaz kitap karakterlerindensin. * Luca Brasi: Kendi bebeğini diri diri yakmayı seçebilen bir cani. Mafyanın ne kadar acımasız, ne kadar sınırsız olduğunu insanın yüzüne yüzüne çarpan lanet bir herif. Corleone’ye ne kadar sadık olursa olsun, yatacak yeri olmadığı kesin. * Jules Segal: Anladığım kadarıyla Sicilyalıların doktorlara karşı duruşu da bizimkinden çok farklı değil. Segal tam da bu noktada doktorluk gururunu ve onurunu hiç kimseye ezdirmiyor. Mesleğini ciddiye almayanlara, kendisine insan gibi hitap etmeyi bilmeyenlere haddini bildiriyor. Üslubu, konuşma tarzındaki muzipliği ve mesleğine duyduğu saygı okurken beni hep gülümsetti. Elbette daha pek çok karakter var ama incelemek istediklerimi bu şekilde bırakıyorum. Hukuk, ihkak-ı hak, yozlaşma, toplum normları ile ilgili düşündürücü alt metinler mevcut. Hukuktan, adaletten beklediğini alamayanın Corleone ailesine gitmesi, adalet teminini yargıçlar yerine Vito Don Corleone’den bekleyen birçok insan. Kitaplarda okuyunca başka bir pencere sunuyor insana, gerçek hayatta tabi ki bunları kabullenmek mümkün değil. Fakat yine de insanları bu düşüncelere (ihkak-ı hak gibi) iten şeylerin dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamasını dilerdim. Sadece bunlar değil, hayatla ilgili güzel detaylar da mevcuttu. Vefa, ihanet, aile kurumu, dostluk, sabır, plan, sevgi ile ilgili muazzam alıntılar vardı. Okurken ne yazık ki biraz ara verdiğim bir dönem oldu, o yüzden tek tek hepsini saymam şu an mümkün değil ancak kitabın sonundaki şu alıntı bile başlı başına epic bir şölen. “Hainler kendi kendilerini asla bağışlamazlar; bu yüzden de daima tehlikeli olurlar.” Son olarak; youtube.com/watch?v=lg9_Sp2...
Baba
BabaMario Puzo · E Yayınları · 19792,425 okunma
·
304 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.