Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ravel' in beğenmediği bestesiymiş
youtu.be/E9PiL5icwic Toplama bilgi copy paste "sadece tek bir başyapıt yazdım. ne yazık ki, onun içinde hiç müzik yok".. maurice ravel, eseri bolero için böyle söylemişti ve çok beğenilmesine hep şaşırmıştı. doğrusu, bolero ya çok sevilir ya da ondan nefret edilir. çünkü ravel aynı melodiyi hiç değiştirmeden, intro hariç, tam on sekiz kez tekrar etmiştir. değişen nedir? orkestrasyon.. bir ispanyol ezgisi olan bu tek ve basit melodi, on sekiz kez farklı enstrümanlarla, flüt, klarnet, fagot, obua, trompet, tenor saksafon, soprano saksafon, korangle, trombon, pikolo ve diğerleriyle, trampet, tef ve davulların hiç değişemeyen temposu eşliğinde, her bir enstrümanın her tekrarda teker teker ilavesiyle giderek yükselen (bkz: kreşendo) bir biçimde sürüyor, finalde tepeye varıyordu. trampet baştan sona hiç durmuyordu, güçlü bir şekilde eserin başkahramanı olmuştu. neden ravel trampeti seçmişti? bu eserin hayatı temsil ettiğine dair görüşler var. hayat gibi monoton fakat istenirse ve nasıl bakıldığına göre hayatın farklı olabileceğini anlattığı söyleniyor. ravel birinci dünya savaşı'nı yaşamıştı. yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle orduya alınmamıştı ama ambulans şoförlüğü yapmıştı. hatta 1921’de fransız hükûmetinin verdiği légion d'honneur ödülünü reddetti. bu 17 dakikalık eser, aslında rus balerin ida rubinstein tarafından ravel'den bir bale eseri olarak istenmişti. bir içki evinde ispanyol dansçı ortadaki masa üzerinde dansa başlıyor ve herkesi katılmaya davet ediyordu. bolero da böyle başlıyordu. 1928 yılında yazılan bolero'nun 14 kasım 1929'da carnegie hall'daki amerika prömiyeri çok ses getirdi. the morning telegraph'ta yer alan bir yorum şöyle diyordu; "bolero'nun on dakikası tamamlandığında kalbim sıkışıyor, çarpıyordu. bir beş dakika daha geçti; zihnime hakim olan düşünce şuydu: harikulâde, mucizevi bir müzik. dinleyicilerin duygularını böylesine harekete geçiren bir prömiyer hatırlamıyorum. alkışlar, tezahürat durulmuyordu bir türlü; yer sarsıntısı oluyordu adeta. toscanini bir sonraki parçaya geçtiğinde bile alkışlar tekrar yükseliyordu." ne yazık ki, şef arturo toscanini ile besteci maurice ravel kavgalıydılar. ravel "bu benim tempom değil, çok hızlı" demiş, toscanini ise "senin temponla olmuyor" diye cevaplamıştı. işte bu yüzden carnegie hall tezahürattan inlerken tek bir kişi coşkuya katılmamıştı; ravel.. üstelik toscanini'nin seyirciye dönüp, onu işaret etmiş olmasına rağmen. ünü 1940'lı yıllardan itibaren tüm dünyaya yayılan bolero, pek çok filmin ve 1984'te ingiliz jayne torvill ve christopher dean çiftine saraybosna'daki kış olimpiyatlarında artistik buz patinajı dalında altın madalyayı kazandıran unutulmaz performansın müziği olarak ölümsüzleşmiştir. kaynaklar, mirasçılarına milyonlarca dolar para kazandıran bu eser üzerindeki telif hakkının hazin ve ibretlik bir arapsaçı hikayesine döndüğünü söylüyor. fransa yazarlar, besteciler ve müzik yayıncıları derneği başkanı laurent petitgirard 1 mayıs 2016 tarihinde fransız basınında yer alan açıklamasında, bolero'ya uygulanan telif hakkının süresinin bu tarih itibarıyla dolduğunu söylerken, "artık bolero'yu daha sık duyacağız, reklamlarda veya filmlerde" demişti. lakin bunu söyleyen yetkilinin ofisi bir avukatlar ordusu tarafından basıldı ve karara itiraz edildi. bolero'nun telif hakları ravel'le hiç akrabalığı bulunmayan, kardeşini dolandırdığına inanılan, kardeşinin bakıcıları ve onların sonraki kuşaklarına kalmıştı. ayşe öktem'in söylediğine göre; meğer ünlü balet nijinski’nin mirasçıları ile birlikte, sahne dekorlarını ve kostümleri tasarlayan alexandre benois'nin mirasçıları da, ilk kez bir bale müziği olarak seslendirildiği için, hak iddia ediyorlarmış. son durum nedir, allah bilir. herhalde bolero altın yumurtlayan tavuk olmayı sürdürüyor.
·
203 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.