ilk kitabı sevmiştim ama ikinci kitaba âşık oldum ben. Seri zaten genel olarak favorim oldu ama The Resurrection Of Wildflowers bambaşka bir yerde bende. Seriye puanım 4/5. Bu kitaba puanım ise 4.50/5. Her iki kitabı da çok sevmeme rağmen maalesef tam puan veremiyorum çünkü kurgudaki Thayer-Salem-Caleb durumu pek hoşuma gitmedi. Hatta baya sinirlerim bozuldu, kahkaha falan attım. Ben, bu kadar geniş değilim valla, o yüzden ne kadar denersen deneyeyim başka bir açıdan bakamıyorum. Yine de bir gerçek var ki bu seri beni duygudan duyguya soktu. Sinirden kudurdum; her karaktere kızdım, üzüldüm, anladım. Kısacası asla sevmediğim bir durum olsa da kitapları sevdim ben. Thayer'in pişmanlığı ve çabalamaları, Seda'nın tatlılığı çok güzeldi. Yazar her iki kitapta da "hatasız insan yoktur," temeli üzerinde ilerlemiş. Ve her karakterini bu temel üzerine hatalara sürüklemiş. İlk kitabın bittiği yerden 6 sene sonrasında devam ediyor bu kitap. Açıkçası o 6 sene içinde Salem'in seçtiği yol yüzünden çok kızdım. Evet üzüldüm; büyümesini, Seda'yı büyütme şeklini sevdim ama yine de bir sinir etti beni. Thayer'ın genişliği ve Caleb'in salaklığı -ki bence cidden salaklık, en azından bana göre- da ayrı sinir etti. Seriyi gerçekten çok sevdim. Karakterlerin olgunluğu, Thayer ve Salem'in tutkusu, aşkı falan bana geçti. Hatta bizde çıktıktan sonra da mutlaka alacağım. Ancak okuyacak olanlarınıza eğer belli sınırlarınız varsa hazırlıklı olarak başlayın diyorum. Spoiler vermek istemiyorum ama bir kurguda net çizgileriniz varsa ve o çizgiler aşılınca kurguyu sevmiyorsanız bu seri bence size göre değil. Ancak benim gibi sevmediğiniz yönleri olsa bile sevdikleriniz ağır basınca eleştirirken bile övebiliyorsanız, o zaman hiç durmayın okuyun. Altı dolu dolu, anlamlı bir romantik seri. Aşk, tutku ile beraber yazar okurken duygudan duyguya sokuyor.