Gönderi

160 syf.
·
Not rated
DİPÇE : Sömürgeciliğin hiçbir zaman sona ermeyeceğini bilen Arap-Afrika entelijansiyası, kolonyal dönem sonrasının  sancısını anlamlandırmanın ağırlığını hissedip, bu süreci mümkün olduğunca edebi düzlemde aktarmaya çalışırlar. Bu edebi  kurguları,  dayandığı tarihi gerçekler ve siyasi platformdan ayrı okumak mümkün olmadığından kurgusal bir kişinin veya ailenin peşinden bir topluma, bir ülkeye, hatta bir kıtaya varırız. Tıpkı Mustafa Said'in peşine takıldığımızda, Sudan'ın kavurucu sıcaklığına ve  bütün bereketine karşın bahtsız Nil'e ulaşacağımız gibi... Sömürge döneminin içine doğan karakterimiz Mustafa Said, okul yıllarında ( elbette İngilizlerin açtığı okulda) zekasıyla dikkat çeker ve sırasıyla Kahire'ye oradan da Londra'ya gider. O Londra'ya  eğitim için giden ilk Sudanlıdır. Mustafa Said ile anlatıcıyı aynı sayfalarda buluşturan Nil'in veya Londra'nın cazibesinin ötesinde sömüren ve sömürülenlerin travmatik yazgılarıdır. Sömürge mantığının içinde kaçınılmaz bir öge olan şiddetin, sömürülenlerin dünyasında görülmesinin ve bu kod diziminin sürerliliği karanlık bir fondur ve eserin başarısı da burada belirir kanımca. Mustafa sevgiden yoksun büyüyen bir çocuk, başarılı ve yakışıklı bir gençtir. Cazibesi o kadar yüksektir ki Avrupalı kızların gözünde ilahlaşır.Zekasının dışında cinsel gücüyle de etkilediği kadınları bir paçavraya dönüştürüp onları intihara sürükler. Bu bireysel oyunda  bereketli ve doğurgan bir kadın gibi düşünülen Güney topraklarının intikamını alır. Artık Avrupa arzu nesnesidir ve Güneyli onu kullanıp kenara atmıştır. Fakat bu intikam hırsı yine de onu çocukluğundan beri şekillendiren Batı'nın cazibesinden koruyamaz. Batılı yazar ve şairlerin dili dizeleri iliklerinde dolaşırken, kalbi haksızlığa uğrayan toprakları için hâlâ canlıdır.Bu ikilem diaspora kültürünün sancılı yazgısıdır. Nihayetinde Jean adlı kadını ve kendisini sona sürükleyen de Batı'nın bozuk saplantılı psikolojisi ile sömürüden arta kalan travmatik bir neslin kaçınılmaz çarpışmasıdır. Kuzeye Göç Mevsimi için eleştirmenler Conrad'ın Karanlığın Yüreği kitabının tersine yolculuğundan söz ederler. Yakın zamanda okuduğum bu eserde Kurtz, Afrika'nın kalbine fildişi mucizesi için gitmiş orada yerli halkın kanına girmiş ve ilahlaşmıştır.Korkunun ve hayranlığın adı olmuştur. Bu eseri bu algıyla okuduğumuzda da Kuzeyin kalbine saplanan bir oktur  Mustafa Said. Londra'da kadınların ilahı olmuş büyüdükçe büyümüştür. Fakat yazar eserde Said'i farklı açılardan da gösterir okura. Sudanlının gözünde Said İngiliz hayranı olup çıkmıştır, İngilizler onu ülkesinin politikasını sürdüren biri olarak görür.Köylü için yabancı, kendi kendisinin gözünde  harcanmış bir bireydir ve onu ancak ölüm temizleyecektir. Yazarın Kuzey-Güney karşılaştırmasının dışında yarattığı sembolik karakterlerde Sudan'ın portresini görürüz. Kadına ve cinselliğe bakışını, kırılıp bükülmelerin elinde değişen veya değişemeyen taraflarını... Dedenin sadeliğinde köklere duyulan ihtiyacı, Mahcub'un değişen düzenden beklentisi ve Hüsna'nın geleneğe isyanını...Direnişin yönü hangi taraf olursa olsun yıkıcı ve sarsıcı kadersel çizgiyi görürüz. Bu yansımalar ve politik duruşlar kurgunun içinde  zayıf kalabilir ama topyekun görünümde postkolonyal tablo ve diaspora gerçeğini yansıtan güzel bir eser Kuzeye Göç Mevsimi... Her göçün içindeki umudun, tedirginliğin ve yenilginin izleriyle... Esen kalın.
Kuzeye Göç Mevsimi
Kuzeye Göç MevsimiTayyib Sâlih · Ayrıntı Yayınları · 2016382 okunma
·
850 views
Gncokuyor okurunun profil resmi
1001 kitap listesinde olduğunu da belirtelim :)
Elizabeth Harmon okurunun profil resmi
Her göç dönme ümidi taşır çoğu bunu gerçekleştiremese de bu umut hiç bitmez😊
Gncokuyor okurunun profil resmi
Her göç geride kalanların içinde kocaman sevgiler büyütür umuttan tomurcukları pembe olan😘
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.