Hristiyan alemi kutsal savaş adını verdikleri vahşice saldırılarını İslam ülkeleri üzerine yöneltip tarihin yazdığı en çılgınca ve barbarca suçları işlerken, göğüslerinde İsa'nın çektiği acının sembolü olan haçı taşıyorlardı ve bundan ötürü kendilerine Haçlılar denilen bu batılı Hıristiyanların amaçları Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ele geçirmekten çok doğunun zenginliklerini yağma etmekti.
Haçlı orduları 1098'de Ruzbik adında bir Ermeni'nin ihanetiyle Antakya'yı zapt etmişler, duyulmamış vahşetler işlemişlerdi. Kıbrıs'ı kolayca ellerine geçiren Haçlılar 1099'da Kudüs'ü de alıp halkı kılıçtan geçirdiler. Halife Ömer camiinin kapısından akan kanlar Haçlıların atlarının dizlerine kadar yükselmişti. Kıbrıs Haçlıların eline geçtikten sonra Godefroy de Bouillon Kudüs kıralı ilan edildi. Bundan sonra Trablusşam, Sur, Sayda'da Haçlılar'ın eline geçerek halkı katledildi ve zenginlikleri yağma edildi.
Halife'nin nüfuzu Bağdat surların' aşmadığı ve elinde hiçbir güç bulunmadığı için, bu büyük Hıristiyan-Müslüman çatışmasında son günlerini beklemekte olan Abbasi devletinin hiçbir rolü olmadı. Gerek Haçlıları karşılamak ve onları yer yer durdurmak, Haçlılar Kutsal Yerlere yerleştikten sonra onları oradan söküp atmak Selçuklular'a ve onlardan sonra bu bölgelerde kurulmuş olan diğer Türk devletlerine düştü. Onlar da bu vazifeyi büyük bir başarı ile yerine getirmesini bildiler. Haçlıları durdurma konusunda en başarılı komutan Kılıç Arslan’dır. Türklere Anadolu’nun kapısını sonuna kadar açanda Kılıç Arslan’dır.
Bu yüzden Malazgirt savaşı ile Türklere Anadolu’nun kapıları açıldı söylevi sünni bir söylevdir. Alparslan’ın Malazgirt savaşını kazanmasında da daha önceden Anadolu’ya yerleşen Türklerin ve Kürtlerin katkıları çok fazladır. Yoksa Alparslan’ın Malazgirt savaşını kazanması çok zordu. Zaten Alparslan’da, Şii Fatimi devleti ile savaşmak için acilen geri dönmüştür.
Malazgirt savaşından önce mezarı oradan oraya taşınan Süleyman Şah kardeşleri ile birlikte Orta Anadolu’yu tamamen kontrolü altına almıştı. Şimdi Orta Anadolu’yu kontrol altına aldıktan sonra, Batı Anadolu üzerine yürüyen Artuk Bey,1073 yılında İzmit yolu üzerinde bir Doğu Roma ordusu ile karşılaşarak, savaşı yine kazandı. 1075 yılında da Süleyman Şah, başkenti İznik olan Rum (Anadolu) Selçuklu Devletini kurmuştur. Alparslan’ın başında olduğu devlet ise Irak Selçuklu Devletidir.
Kaynak: Anadolu Merkezli Dünya Tarihi 9. cilt: Nevin Esmen Kısakürek-Arda Kısakürek