“Yüce Akhilleus. Zeki Akhilleus, ışıl ışıl Akhilleus, tanrılara benzeyen Akhilleus... Övgü dolu sıfatlar nasıl da üst üste yığılıyor. Biz ondan bahsederken bu isimlerin hiçbirini kullanmazdık. ‘Kasap’ derdik biz ona” Ünlü İlyada destanına hep erkek kahramanların gözünden baktık. Troya Savaşı’nı erkeklerin gözünden okuduk. Pat Barker, Kızların Suskunluğu ile bakış açımızı değiştiriyor ve savaş ganimeti olarak Akhilleus’a sunulmuş, güzeller güzeli Troyalı Briseis’in gözünden anlatıyor savaşı ve onun gölgesinde kalan kadınları. Kardeşlerini ve kocasını öldüren Akhilleus’den delice korkuyordu ama hissettiği sadece korku muydu? Yıllar önce Troya filmini izlemiş ve çok sevmiştim ama filmde Briseis’e sadece bir köle olarak yer verilmişti. Kitapta ete kemiğe büründü ve kadınların suskunluğa mahkum edilmelerinin derin çığlığı oldu. O sesi, yalnızca biz okurlar duyabildik. Mitoloji kitaplarını çok seviyorum. Çoğu okur mitoloji okumanın zor olduğunu düşünerek bu tip kitaplardan uzak duruyor. İşte bu kitap mitoloji sevmeyenlere bile sevdirecek türden. Akıcı ve müthiş kurgusuyla kendinizi olaylara dahil olmuş hissediyorsunuz. Mitoloji sözlüğüne ihtiyaç duymuyorsunuz. Olaylar akıp gidiyor. Kitapta son bölüm beni benden aldı, az çok tahmin ettiğim halde boğazıma bir hıçkırık düğümlemdi. Kitabın bitmesini hiç istemedim bu yüzden bir iki aydır kitaplığımda okunmayı bekleyen Madeline Miller’ın Akhilleus’un Şarkısı’nı bir an önce okumaya karar verdim. 2020’de okuduğum kitaplar arasında 1. sıraya yerleşen bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Okuyun, okutun.

Kızların SuskunluğuPat Barker · İthaki Yayınları · 20201,188 okunma

·

123 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Elvan