• İyi ama, "Tanrı'nın alay etmesi", O'nun yüceliğiyle nasıl bağdaştırılabilir? Kur'an yorumlarında bu soru yer alır ve üzerinde tartışılır. Bu soru, Fahruddin Râzî'nin tefsirinde şöyle yer alıyor: "Alay etmekte; gerçeği örtmek, tersine çevirmek, gerçekdışılıkla karıştırmak (telbîs) vardır. Bu belli. Buysa Tanrı için düşünülemez. Ayrıca, alay etmek, bilgisizlikle iç içedir. Bakara Suresi’nin 67. ayetinde, Musa Peygamber’in kendisine: 'Bizimle alay mı ediyorsun?' diyenlere, 'Böyle bir şey yaparak cahillerden olmaktan Tanrıya sığınırım!' dediğinin bildiriliyor oluşu da bunu gösterir. Cahillikse Tanrı için düşünülebilecek türden değildir. Öyleyken, nasıl oluyor da, 'istihza' (alay) edeceğinden söz edilerek Tanrı, alay eder olmakla nitelenebiliyor?" (Bkz. Râzî, 2/70.) Fahruddin Râzî, bu soruya beş türlü karşılık verilebileceğini belirtiyor ve cevapları sıralıyor: • Tanrı'nın, inanırlarla alay edenlere yapacağı şey, onların yaptıklarının karşılığıdır. Bir suça, kendisine denk olabilecek bir şey (ceza) ile karşılık verilir. Şûra Suresi’nin 40. ayeti de bunu anlatır. (Bir kötülüğün karşılığı, aynı biçimdeki bir kötülüktür deniyor.) "Size saldırana, size saldırışları türünden siz de saldırın!" (Bakara Suresi, ayet: 194); "Münafıklar, Tanrı'yı aldatmaya çalışıyorlar, oysa Tanrı onları aldatıyor" (Nisa Suresi, ayet: 142); Onlar hile yaptılar. Tanrı da hile yaptı. Tanrı, hile yapanların en hayırlısıdır" (Ali İmrân Suresi, ayet: 54) diyen ayetler de... • Münafıkların "alay etmeleri"nin zararının Müslümanlara olacağını sanmalarının tersine, zarar kendilerine olacaktır. Bu da Tanrı'nın onlarla bir tür "alay etmesi"dir. • Alay etmenin sonucu, aşağılamaktır. Tanrı da münâfıkları, küçültücü cezalarla cezalandırmakta, aşağılamaktadır. "Tanrı'nın alay etmesi", bu anlamda olabilir. Ayette, sonucu söylemek yerine, bu sonuca götüren neden, yani "alay etme" söyleniyor. • Tanrı, münâfıklara öbür dünyada yapacağına hiç uymayan (namaz, oruç, gibi) yükümlülükler yüklüyor bu dünyada. Bu da onlarla bir tür "alay etmek"tir. • Tanrı, münâfıklara, bir "alay eden kimse"nin göstereceği tutumu göstermekte. Gerek bu dünyada, gerek öbür dünyada... Anlatılmak istenen bu. (Bkz. Râzî, 2/70.)
Sayfa 291 - 5.cilt