Gönderi

Toro Letal’e Ağıt
I PASEO Babam, dedem, büyük dedem, hepisi hepisi, bilir misiniz, Göremeden öldü bunu. Sanırdık yazılmayacak, boğalar lehine bir söz.... Yine de yeminliyim yine de, Yıkacağım başına lanet seyircilerin, Tüm dünyayı, tüm evreni bir fiskede.... II KORRİDA/KUZEYBATI CEPHESİNE En çok sizi sevdim ben inanır mısınız, Mısır yiyip durarak beni izleyen kız.... Anladığım kadarıyla esmer teniniz, Daha da esmerleşmiş güney uçlarda.... Gerçi siz de kimi zaman neşelenmiştiniz, Katil pikadorlar şiş geçirdi mi, Koca dünya karşısında küçücük gövdeme benim.... Keşke bir defalık da gülmeyiverseydiniz.... Lakin artık sizi pek fazla göremiyoruz, Meksika’ya bir kalem geçmiş olabilir misiniz?... Bakıp İspanyol dağlarıyla baştanbaşta çevrili Çöllere, bilmiyorum ne diyedir iç çekmedesiniz.... Size bir sırrımı artık verebilirim: Bugün tüm tabelalara tos vuracağım, Tüm tribünleri bir anda yıkacağım efendim, Sarsılacak borsalar Madrid’den başlayarak.... Yalnızca Madrid mi sandınız efendim, Tüm dünyayı kan kızıla boyayacağım, Ancak kıyamet günü verebileceğim, İsrafil suru olacak son nefesimi.... En çok sizi sevdim ben inanır mısınız, Meksika çöllerinde siz yalnızsanız, Sanmayınız buralarda biz de yalnızız.... Değil mi dost her yerde dost, yalnız her yerde yalnız.... En çok sizi sevdim ben inanır mısınız, Düşüm oldu esmer teniniz sizin, Siz gidiyor iken efendim Yahudi Mahallesi’ne, Bilmezdiniz yol ağzında, kimdi bekleyen.... En çok sizi sevdim ben inanır mısınız, Ondan diyorum sizin olsun, sizin olsun boynuzlarım.... Bugün en çok sizin için, sizin için vuracağım, Beş çeşit yedi çeşit, duvarsı tabelalara.... III BANDERİYERO/KUZEYDOĞU CEPHESİNE Sizin en çok sarhoşluğunuzu sevdim ben, Baştan aşağı, sağdan sola tümden beyaz kız, Bir kez olsun gün yüzü görmemiş olmalısınız, Bunu vurgulamada sanki, beyaz teniniz.... Geceleri ardışık öpüşleriniz, Bir tat bırakır bende, gitmezdi sonra, Çalılara gidelim haydi çalılara, Bu geceyi tüm geçmişle unutmak için birden.... Gelin görün ki siz de, siz de sevinirdiniz, Çekti mi kılıcını o katil toreador, Bir meşrubat daha isterdiniz satıcıdan, Bilmezmişsiniz gibi, ne çok acı çekiyorum.... Ve hep bulunurdu biraz paranız, Fazlası değil ama, ne fazla ne az, Ucuz şaraplardan mıdır hep sarhoş olurdunuz, Bense size katılmaktan geri durmazdım bir an.... Çok ama çok uzaklardan gelmiş olmalıydınız, Başka türlücesine bakardınız yaşama, Başka yaşama bakardınız, belki de bu daha doğru.... Arenada geçerdi benimse kısacık ömrüm.... Yazacağınızı düşünürdüm, gerçekten evet, Boğaların da tarihini, tribünlerden.... Ama yanlış anladım, ben hep yanlış anladım, Doğru ya, arenada yazılır tarih.... Şişeyi atmayınız bana, o boş şişeyi, Tümden bomboş olsa da derinizin altı sizin, Bu demek değildir ki, benimki de öyledir.... Kabuk bağlar yaralarım tüm iç organlarımda.... Sizin en çok sarhoşluğunuzu sevdim ben, Çünkü ancak o zaman sırt çevirirdiniz, Katil matadorlara, kanlı pikadorlara.... Alkış tutardınız bana, yalnız o zaman işte.... IV MATADOR/GÜNEYDOĞU CEPHESİNE Bir sabah kıyıda üşümüşlüğümüz, Bir gece uzun uzun yol almışlığımız, Tomar tomar düş biriktirdiğimiz bir gün.... En çok hatıralarınızla avunuyorum sizin.... Sanırım bir tek siz yanımdaydınız, Ah bir de şu içgüdüler olmasa, Saldırmayacaktım kırmızılara.... Ama elimden ne gelir, bozuk bir kez gözlerim.... Hissederek şimdi sonum yaklaşıyor, Şu katili o duvara mıhlayacağım, Dolaşsın diye boynuzlarımda arenayı baştan başa.... O haini en çok size göstereceğim.... Uzatın elinizi uzatın son bir kez, Kapanmasın sabah olmadan, gün doğmadan gözleriniz, Yarın yok artık bana, size de olmayacak, Çünkü ben bu dünyayı yıkacağım bir çırpıda.... Uzun olsun isterim şimdi bu son gece, Güneşi de parçalara ayıracağım, Üşüdünüz, sokulun, sokulun daha fazla, Daha fazla acı öykü anlatmayacağım.... Turnalar sökün ediyor, farkında mısınız, Ağzınızı her açtığınızda usul usul öylece, Bugün ben gökyüzünü maviye boyamayacağım, Tüm evreni, usanmazca, kanımla donatacağım.... En çok hatıralarınızla avundum, en çok bakışlarınızla, En çok meltemlerden bilirdim bu gece gelmeyişinizi, Size düşlerimi biriktirdim küçücük bir kutuda, Sizin olsun, zaten artık hiç düşüm olmayacak.... Or’da durmayın canım, hadi yanıma inin, Dünyayı yıkışımı tam yanımdan izleyin, Ve benimle verin hadi, son nefesinizi, Hatıranızla yaşadım, onlarla ölmeliyim! V OLE TORO!/GÜNEYBATI CEPHESİNE Ey şair, ölmedeyim, hem de öldürmedeyim, Ya peki bilir miydin, insandım ben eskiden, Belki sen de boğaydın önceden ve bundandır, Ağlardın, o katiller saplarken o şişleri.... Ey şair, sızlarken gövdem, ne diye ağlıyordun? Acı çeken ben idim, sırtımda koca şişler.... Bakarım sana bazen, bir şeyler olur bana.... Kimi zaman, doğrudur, ben sen olur sen de ben.... Kim yıkacak bugün peki, dünyayı tümden? Kim yazacak geride, yıkılırken tüm dünya? Sen misin şimdi yazan, ben miyim, belli değil.... Yıkacak sen mi onu, ben mi onu yıkacak.... Bir şiş gelir boynuna, kana bulanır kumlar, Çoğalır tezahürat, bir kez daha düşersin, Yıkılmaz lanet olsun, zalim’çin dönen dünya, Yitip gider bir ağıt, rüzgarında denizin, Boğa öldüğüyle kalır, şairse yazdığıyla, Yeniden doğarım elbet, yine boğa olarak, Bu döngü böyle sürer, zincirse kırılmaz hiç, Yeniden doğarım, eyvah, yine boğa olarak.... Yine boğa olarak ben herdaim ölürüm.... Ulaş Başar Gezgin Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul, 2001 Kaynak: Gezgin, U. B. (2007). Gezgin Şiirleri (2000-2005) [Gezgin’s poetry]. Lulu.
·
173 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.