- "Neler hissediyorsun " diye sordu?
- "hiçbirşey hissedemiyorum" dedim.
bu hissizlik tatsız bir su yudumu gibi , içtikçe tadını duymuyorsun ... olası beklentiler kapısında , açılmayacak bir kapıyı ısrarla gıcırdarmak gibi..
gizlikten yoksun bir yaşamın tüm hislerini ciltleyip, zaafları sırtlayarak , ruhsuz kitaplıklar oluşturulmuş.....
- "neden inzivaya çekilmiyorsun" diye sordu?
- "her sessizlik, kuru gürültülerle kamçıladı" dedim.
- " neden gitmiyorsun" diye sordu?
- " hiç gelmemiştim'ki " dedim.
- " neden daha çok nefeslenmeyi yani ileriyi arzulamıyorsun " diye sordu?
- " gitmekle yükümlü bir yaşamda daha ne kadar kalınılabilir'ki" dedim.
- " neden durmuyorsun" diye sordu?
- " dünyada durmuyor, başımı döndürmeye devam ediyor" dedim.
- "neden sancıları izlemiyorsun " diye sordu?
- " ben sancının kendisiymişim, buradakiler öyle söylediler" dedim.
- "peki buradakiler dedidiğin kimler" diye sordu?
- " sevdiklerini söyleyip tabulara kıymet verenler ve en çok yaralayanlar" dedim.
- " ne istiyorsun " diye sordu?
- " gitmek" dedim.
- " nereye" diye sordu?
- " geldiğim yere " dedim.
- " gitmeden dünya üzerinde nerede yaşamak isterdin " diye sordu?
- " ispanya da endülüste yada küçük ama yüreği büyük insanların var olduğu bir kasabada " dedim.
- " kendini orada hayal ediyormusun " diye sordu?
- " evet " dedim .
- " o halde gitmek için neyi bekliyorsun " diye sordu ?
- " beklemiyorum, ölümle alay eden ölümsüz bir insanlık sürüsüyle yaşamak gibi tasalarım yok, soğuk bir yaşamda, kendime bir teselli arıyorum. perdahlanamayan her parlaklığı, üzerlerine sahtelikle yansıtmaya çalışıyorlar. bir güç var . ama onu görmek istemiyorlar .kötülükle sessizce örülmüş bu kıyameti mırıldanıyorlar. yazık ansızın kopacak bir hikayenin iplerine sarılmış , akıp giden bu yaşamı itip uzaklaştırıyorlar...
- " peki duyduğun bir koku yahutta kokular varmı" diye sordu ?
- " toprak , ırmak ve şebboy " dedim.
- " neden bu üçü " diye sordu?
- var olma yolculuğunda amaç; aramaksa bir hakikati , aradığıma ulaşmak için bu özdeş varlıkları kendime araç edindim " dedim.
- " son olarak şunu sormak isterim; ne zaman bitecek bu boncuk oyunu " dedi ?
- " boncuk oyununda sıralanan her boncuk,
bir gün kendi hakikatlerine varırlar, bu oyunda benim payıma düşecek boncuk ne zaman sıralanmış bu dizelere sığamazsa o boncuk ne zaman yuvarlanıp düşerse , o zaman bitecek bu oyun" dedim.......
(R.k)