Gönderi

Sürgünden Serçeye
Ah serçe, serçe, senin mi Bu yuva, soğuk ve kederli, Bu duldada buldum onu İlk girdiğimde buraya Acı yaşlarla doldu gözlerim Kendi yuvamın da Böyle boş ve sahipsiz Olduğunu düşününce. Ah serçe, dön gerisin geri yuvana, Zarar gelmez benden sana! Bende bir yoldaş bulursun kendine, Bir göçebeyim ben, senin gibi. Bilirim özleyişini kalbin, Bilirim nasıl gözünde tüter evin; Bilirim acılarını en içeriden Zorla sürgüne gönderilenlerin. Mutlusun ey serçe, buldun sonunda Arayıp da durduğun yuvacığını! Artık geçti gitti, geçmişe ait oldu Neyse ki, bu serçenin yolculuğu. Unut ızdıraplarını, çırp kanatlarını! Bırak bana hüznünü, acılarını. Bilmiyorum ben, ne keder, Bu yolculuklar ne zaman biter. Ey serçe, baharın umudu var sende, Yuvana varabilmek için; Kış bitmiyor bende ise, kaybettim baharı, Kaybettim, yurdumu, anavatanımı. Karanlık gelir bu yabancı ışık bana! Soluktur, ölüdür hava, Acıdır içtiğim su, Ve taş gibidir yediğim ekmek. Ey serçe, ne zaman arayacaksın yeniden, Yuvanı, aziz tuttuğun yuvanı, Duyacak mısın yine, titrek sesimi Selamlıyor o, senin buraya gelişini. Bulursan fakirhanemi birgün Boş ve sessiz dururken, Anavatanımdan mezarıma Bir damla çiğ getir lütfen. Beşiktaş Başpiskoposu Horen Nar Bey (1832-1892) Çeviren: Ulaş Başar Gezgin
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.