Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

132 syf.
9/10 puan verdi
Nasıl başlayayım bilemiyorum. Romanın sonunu yine adaya bağlıyor. Canım Oylum. Oylum Yılmaz edebiyat dünyasında varolan erkliği; kendilerine Yeraltına Çekilmiş Unutulmuş/Unutturulmuş Devrimci Yazar Kadınlar Cemiyeti üyeleri diyen Fatma Aliye, Cahit Uçuk ve Suat Derviş üzerinden eleştiriyor, bazen coşkulandırıyor ve bazen hüzünlendiriyor. Çeşitli sebeplerle unutturulan bu kadınları hatırlatmayı kendine verdiği bir söz olarak görüyor. Kitapta üç kadın yazarı karakterleri üzerinden konuşturuyor Oylum. Bu içselleştirme öyle net ki Suat Derviş'in sinirini hissederken, Cahit Uçuk ile sakinleşiyorsunuz. --- spoiler --- Fatma Aliye ilk kadın romancımız. Hatta 50 liranın üzerinde fotoğrafı var. "Yazdıklarımın bir yarısı imparatorluğun diğer yarısı cumhuriyetin çöplüğüne gitti." diye anlatmaya başlıyor kendini. "Ölmeden önce öldürüldüğüm için konuşuyorum kızım ben, anlattıklarım bitmemişti, ben anlatmaktayken hala, üzerime dualarla toprak serpilmişti. Erkek muharrir öyle mi, söyleyeceklerini söyledi, öldü gitti." diyerek bazen erkek isimleri ile hikayelerini yazdıklarını, bazen "bir hanım" diye imza attıklarından bahsediyor. Erkek egemen edebiyat yüzünden bir şekilde unutturulan başka bir kadın Suat Derviş. Fosforlu Cevriye'nin yazarı. Komünist bir kadın. "Dünyaya eşitlik ve barışın ve dahi adaletin nereden geleceğini çok iyi bilirim. Bu uğurda maphusluk çektim, açlıkla terbiye edildim. Edildim de yine ayaklarımı yere vura vura ben kimsenin karısı değilim, yazar Suat Derviş'im demekten vazgeçmedim." diyor kendisi için. Cahit Uçuk ise bir zamanların Güzin Abla'sı imiş, popüler aşk romanları yazarmış. hatta Fransa'dan Hans Christian Andersen Ödülü almış. Ama ne yazık ki adını neredeyse kimse bilmiyor. Kitapta edebiyatı ataerkil otoriteden kurtarmak için erkek kahramanı öldürmek gerektiğini söylüyor Oylum. Bu öldürmek yok saymak belli ki. Bunu nasıl başaracağız peki diye sorulduğunda dillere pelesenk olması beni aşırı rahatsız eden ama dünyanın en cesaret verici cümlesi olan "Yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın." cümlesi için Virginia Woolf'a bir kere daha sarılmak istedim. Kitap herhangi bir konu romanı değil aslında. Bir edebiyatçı değilim. Bu yüzden risk olup olmadığını bilmiyorum ancak kitabında hem edebiyattaki ataerkilliğe hem trans bireylere hem hayata dönüş operasyonuna vs. bir sürü konuya değiniyor. Ancak kurgu etrafında öyle güzel işliyor ki dikkat çekmek için trans cinayetleri politiktir diye bağırmıyor. Cinsiyet değiştirme isteği ailesi tarafından desteklenen, hatta ameliyatları için Amerika'ya yollanan Ahsen'in hikayesini anlatıyor. Ajite edilmeden sessizce içimize işliyor Ahsen. Mesela bir "neye güldüğünü unutan kahkaha" bölümü var ki. Çaresizliğinden ve kendini sorgulayışlarından çekip kurtarmak istiyorsunuz Leyla'yı. --- spoiler --- Aslında hayaliyle, gerçeğiyle üzerine daha fazla konuşulacak bir kitap. Sanırım her şeyi anlatma ve aktarma isteğimden asla bir yazar olamayacağım. Çünkü okuyucuya anlaması için fırsat vermem her şeyi kendim anlatırım. Uzatmak istemiyorum, alın okuyun. Cicim Oylum.
Gerçek Hayat
Gerçek HayatOylum Yılmaz · İletişim Yayıncılık · 201757 okunma
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.