Sanat'ın 7 Rengi 2 kitabını da diğer kitap gibi çok sevdim.Yazılan yazı ve şiirlerin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Geçen incelememde yapmamıştım ama bu incelememde tüm yazarlara teşekkür etmek istiyorum:
Emin Herki'nin yazmış olduğu şiiri de çok beğendim:
"İnsan,ölümü görüp hissettiğinde tövbe eder secdeye
kapanarak.
İnsan,ölümünü gördüğü yerdelerde,kaçar her şeyi
geride bırakarak.
(sen benim ölümümdün)
Gözlerin cennet bahçeleri gibiydi, ölümsüzlüğün
şehriydi.
Gözlerinde yaşam vardı senin, ben yaşamak istemiştim.
Tüm gidişlerine rağmen ben hep geldim.
Gitme derlerdi bana "bir insan nasıl bu kadar aşık olabilir
ölüme."
"Ben ölmekten korkuyorum, yaşamak için gidiyorum.
Siz hiç baktınız mı onun gözlerine?"
"onun gözlerinde yaşamak var,onun gözleri meydan
okuyor ölüme!" derdim.
Senin gözlerine bakınca ölüm mü var? Derdim.
Senin gözlerin uzaklaştıkça ölümle katlanırdı derdim.
İnanmak istemedim adını ölüm koyanlara.
Su nasıl ölüm olabilirdi çölde susuz kalanlara?
Bir de gülüşlerin vardı, nasılda yaşam isteği serpiyordu
içime.
"Gözlerine bakmadıysanız hiç mi denk gelmediniz
gülüşlerine?"
"Gülüşlerine şahit olduğumuzdan gitme." derlerdi.
Ama neden? Siz yaşamak istediğinizde göç
etmezmisiniz yaşanılacak yerlere?
Beni hapsettiler gözlerinden ve gülüşlerinden uzak bir
şehre.
Ölmüş gibi oluyordum her nefesimde.
"ALLAH’IM taşlar yağdır, ebabiller cehennemden
çaldıkları közleri koysun her birinin yüreğine."
Diye beddua ederdim her nefesimde.
Öldüm!
Sen benim ölümümdün!
Beni sen öldürdün!
Gamzendeki mezarlığı gösterdiler bana beddularımla
öldüklerinde.
(Yaşamak buydu işte, yaşarken ölmek...)
(Kopuk kopuk kopuk..)"
İncelememi
Jinda yiğit'in yazdığı şiirle bitirmek istiyorum:
"Kalıplara koyup dondurduğum hislerim can çekişiyor
soğukta.
Yara bantlarıyla sarıp sarmalanmış fikirlerim acıyor.
Sevmek acıyor,
Geceler boyu sevişmek acıyor.
Ölen bir ruhu yaşatmak hiç bu kadar acı olmamıştı.
Tesadüfen tenime düşen bir buz tanesi bu kadar küstah
olamazdı usulca .
Titreyen ellerimin arasında hangi çakmak taşı yanmaya
cesaret edebilirdi.
Çarmıha gerilmiş zehirli kelimeleri kim sevebilirdi.
Zihninden parmak uçlarına akan bir dolu körpe sinir.
Kör bir kadının büyülü sessizliği yankılanıyor ,
Dudaklarımın arasında.
Korkak bir melodi çınlıyor yılanların ininde.
Gün,gecenin koynunda usul usul yatıyor.
Yorgun ve hayli bitkince mışıl mışıl uyuyor."
Kitapta yazıları olan ve Hrsanat sosyal sanat ağı projemizde yer alıp destekleyen, aynı zamanda beğeni ve takdirini kazandığımız her okuyucuya da ayrı ayrı teşekkür ederim 🌸
İyi okumalar dilerim:)