Gönderi

----------- Düşünecek fazla bir şey yoktu, hayat sonsuz ihtimaller toplamı değildi, köyden gelmeseydi üç aşağı beş yukarı kendisi de Hüsnü olurdu. Birazdan üçünden birinin hareketlenmesiyle masa dağılacaktı. Arabaya binecek, şehrin keşmekeş trafiğine dalacak, dakika dakika yıllar içinde değişen kendine doğru hareket edecekti. Yarım saat, bilemedin kırkbeş dakika süren bir yolculuktan sonra arabayı ara sıra uğradığı barın arka sokağına çekecekti. Belki Ayşe’yi, belki Hüsnü’ye benzettiği kendisini, belki de yıllar öncesindeki kendini karşı sandalyeye oturtacak, birkaç tek atacaktı. Ziya’yı aramasına gerek yoktu. Bir telefon uzaklığında olsalar bile bu akşam hiç kimseye ihtiyaç kalmamıştı. Kendisi gereğinden fazla kalabalıktı. Yalnız değildi. Sonra eve gidecek Nermin’le kısa bir konuşma yapacaktı. Her akşam yaptıkları konuşmalardan bir tane daha. Kim bilir belki de bu akşam hiç konuşmazlardı. Nermin’le Ayşe’nin yerine sevişebilirdi hiç konuşmadan. Kendi olarak; Hüsnü’ye benzettiği kendi, Nermin’in yerinde Ayşe, yatakta iki söğüt yaprağı. Keşke söğüt yapraklarını yere atmasaydı… ----------------------2013 Zamana bu öykü kesitiyle noktayı koyalım. Kahramanımız köyden ilk aşkı Ayşe’nin kocası Hüsnü’yle düğünde aynı masaya düşer. Konuşmalar sırasında geçmişe dönmüşçesine Ayşe’nin aşkını bütün yoğunluğuyla içinde hisseder. Geçmişten ödünç aldığı bu duyguyla masadan kalkar. Kafasında düşünceler, şimdiye, rutin yaşamına geçiş yapar. youtube.com/watch?v=IXUudWO...
·
187 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.